Adı Konmamış Savaş
Ülkemizde çok yakında bir seçim var. Ama bu seçimin etkileri sadece ülkemizde kalmayacak, en yakından en uzağa kadar bütün dünyayı az çok etkileyecektir. Ya da bütün bir dünya, bu seçimlerden nasıl faydalanacağını düşünecektir diyelim.
Bu büyük bir sorumluluktur. Bireysel olduğu kadar, toplumsal sorumlulukları da içeren bu sıcak gündeme karşı tavrımız, bizi tarihin ve medeniyetin önünde hesap vermeye kadar götürecektir.
Bir güçlü İslam devletinin etrafına da faydası çok olacaktır kendisi kadar. Böyle bir morale şiddetle ihtiyacımız var. Düşmanlarımız büyük düşünürken ve büyük oynarken, bizim basit ve sıradan seçimlerimiz, başımıza büyük gaileler ve belalar açabilir.
Batılı emperyalist güçler, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayıp ortadan kaldırdıktan sonra o toprakların üstünde kurdurup ilân ettikleri sözde İslâm devletlerine, Lozan’da da Türkiye’ye ve tüm dünya devletlerine bir yalanı kabul ettirdiler.
Nedir mi o yalan?
Hemen söyleyelim:
“Artık haçlı seferleri bitti ve tarihin derin dehlizine kondu.”
Bazı Avrupa Hıristiyan devletleri de Haçlı Seferleri’nin 900. yıl dönümünde özür dilediler ve İslâm ülkelerine göstermelik gönül alma gezileri düzenlediler.
Bizim yeni kurulan Batıcı cumhuriyetimiz de gerek Milli Eğitim, gerekse her düzeyde şu yalanı söyleye söyleye milleti kandırdılar. “Artık haçlı savaşları tarih sayfalarında kaldı. Biz de Batılı bir devlet olduk. Batılı Hıristiyan ülkeleri ile artık dostuz. Bir daha din kavgaları yaşanmayacaktır.”
Hatta Çanakkale Savaşları ve İstiklâl Savaşı Cumhuriyetten önce olan apaçık haçlı savaşları olduğu hâlde, tarih kitaplarımızda haçlı savaşları olarak yazılmamıştır.
Hatta Rum ve Yunanlıların Kıbrıs savaşları da haçlı seferidir. Ve şu anda Afganistan, Irak savaşları da, tıpkı daha dün Bosna’da olduğu gibi hep haçlı savaşlarıdır.
Hıristiyan dünyası Haçlı Seferlerine değişik isimler ve değişik taktikler içinde devam edilmesine karar aldılar. Çünkü başta petrol olmak üzere, tüm sanayi madenleri, altın ve elmas İslâm coğrafyası topraklarındaydı. Amerika’ın, Avrupa’nın ve NATO’un başını çektiği “Yeni Dünya Düzeni” gerçekte Haçlı Seferleri’nin kamuflajıydı.
Çağdaşlık, Batılılaşmak, modernleşmek, misyonerlik faaliyetleri, serbest piyasa ekonomisi, AGİT, Birleşmiş Milletler, Büyük Orta Doğu Projeleri Haçlı Seferinin yan kuruluşlarıdır. Avrupa Birliği Merkezinin Brüksel’deki binasının havadan görünüşü olan “Haç”, o devletlerinin bu inancını sembolize eder.
Hatırlayanlar olacaktır, ABD Başkanı Bush beyninde, şuur altında gizlediği için yaptığı Irak işgal savaşını Haçlı Seferi” olarak ilân etmişti. Aklı yetenler o ahmak adama, “ne yapıyorsun? Sen buna ‘haçlı savaşı’ dersen, bütün Müslümanları karşında bulursun. Oysa biz onları uyuttuk, uyuşturduk, kandırdık. Bunu bir medeniyet götürme, terörle mücadele etme, komünizmin yayılmasını önleme vs. bahanelerle gizliyoruz. Yoksa Müslümanların sarhoşları bile “bu din meselesi” diyerek karşımıza çıkar da bizimle savaşır” dediler de o ahmak adam hemen kıvırdı, “dil sürçmesi” diye ve özür diledi.
Fakat ne çare, hakikat gizli kalmaz. Bush’un bu sözlerinin İslâm coğrafyasında korkunç yankısı devam ederken hemen İtalya Başbakanı Berlusconi daha net bir beyânla “Haçlı Seferi” olduğunu ilân etti. Tüm Batı, Atlı ve zırhlı krallarıyla, şövalyeleriyle İslâm coğrafyasına yaptıkları Haçlı Savaşları’nı değiştirerek kendi refahları için, başta parçalanan Osmanlı coğrafyası olmak üzere, Asya, Orta Doğu ve Afrika’da katliamlarla, zulümlerle sömürgecilik yapmaya başladılar ve yaptıkları bu sömürgeciliği de gizlemek için ismini küreselleşme dediler.
Bu yalanın büyüsü ne zaman bozulur?
Bu bizim çok bilinçli seçim yapabilme başarımızla bozulabilir. Bu fırsatı iyi kullanmalıyız. Yoksa nimet nikmete (şiddetli cezaya) dönüşebilir.