Hayırlısı Neyse O Olsun!
Öncekilerden daha farklı ve daha yoğun bir genel seçim süreci yaşadık. Siyasetin yeniden formatlanacağı aşikâr bir dönem öncesinde, bir seçim süreci nasıl gerçekleşirse öyle gerçekleşti! Kimi siyasi partiler yürüttüğü propaganda sürecini “istiklal mücadelesi” içine sokarak ve “bizden sonrası tufan!” havası yaratarak seçmen tercihini etkilemeye çalıştı..! Kimileri verilecek oyu “ahiret azığı” yaptı! Gelecekle alakalı tasavvurların içerisi “kaygı ve korkularla” dolduruldu. İktidarından muhalefetine kadar tüm siyasi organizasyonlar bu gelecek tasavvuru üzerinden usul ve üslup geliştirerek seçmenin oyunu kendilerine tahvil etmeye çabaladılar! Maalesef bu seçim öncesinde de, siyasilerimizin birbirlerine “kavli leyyin” bir üslup kullanmaya azami gayret etmesi yönündeki temennilerimiz gerçekleşmedi! Siyasiler gerdi, toplum gerildi! Aynı aile içinden insanlar dahi siyasi parti tercihlerinden ötürü ayrıştı hatta birbirini kırdı…
Gördüğüm kadarıyla, önceki seçimlerin sokaklardaki en güçlü partisi olan iktidar partisi bu seçimde kapı kapı dolaşmaları ve esnaf ziyaretlerini önceki seçime oranla minimum düzeyde kullandı. Daha çok afiş, pankart, billboard vb görsel reklam ve tanıtım araçlarına yüklendi. Evveli hiç görülmemiş bir hacim ve tekrarda TV reklamlarına girdiler… Her zamanki gibi kalabalık mitingi meydanları seçmen algısına “milletin ekserisinin numunesi” olarak sunuldu! Muhalefete gelince… Önceki seçim süreçlerinin aksine bu seçim öncesi “proje” ve “vaat” muhtevalı bir seçim süreci yürüttüler. İktidar partisi bu kez muhalefetin oyuna soktuğu “top”lara girişmek zorunda kaldı!
Kamuoyu yoklaması yapanların kararsızların oranının %17’lere ulaştığı ve bu yüksek oranın tahmin sırasında partilere adil bir şekilde dağılımını mümkün kılmadığını vurgulamaları çok önemli… Bırakın tahmini, manipülasyonları bile güçleştiren bu durum haliyle seçmen tavrının sandığa nasıl yansıyacağı ile alakalı spekülasyonları artırdı! Mevcut gerilim ve kutuplaşmaların 8 Haziran sonrası nasıl bir şekle ve tavra bürüneceği konusundan tutun, algı operasyonlarından başı dönmüş seçmenin tercihini belirleyen etkenlerin neler olduğu tartışmaları seçim sonrası gündemimizi hayli işgal edecek gibi…
Diyarbakır’da patlayan ölüm ve yaralanmalara neden olan; ilkinin düşük profil panik yaratan ikincisinin ise hasar yaratıcı olan bombaların patlaması gerçekten kaygı vericiydi. Tam da seçim öncesi, bazılarının “derin” bazılarının “sığ” nitelendirmelerle karşıladığı bu eylemler toplumsal barışa zeval verecek ve ‘olağanüstü yönetim düzeni’ni devreye sokacak boyutlara ulaşmaz inşaAllah!
Hülasa,
Gerçek demokrasinin, ülkemizde olduğu gibi “Sandık Demokrasisi”yle sınırlı olmadığını bilenlerdenim. Benim önceliğim; ganyancılar gibi “kazanacak ata” oynayan ve tutuğu takımın kazanması yahut kaybetmesi sonucu verdiği tepkilere benzeyen tepkiler veren fanatik tribün adamları gibi refleks üretenlerden çok farklı… İçinde yaşadığımız düzenin; toplumsal, ekonomik ve kültürel yapısı hakkında olumlu yönde düşünce ve beklentiler üretip üretmediği yönüyle bu seçimi değerlendireceğim…
Netice itibariyle millet tercihini yapacak. Herkes “ilahi ilke” gereği “layık olduğu şekilde yönetileceği” yöneticilerini seçecek. Mühim olan, herkesin sandıktan çıkan sonuca razı olacak bir vatandaşlık ve birlik-beraberlik olgunluğu göstermesidir. Seçimden önce yaşanan bir arada yaşama hakkında kaygıları arttıran barışa zeval veren hava mutlaka dağılmalıdır…
Tekrar ‘7 Haziran 2015 Genel Seçimi’nin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Cenab-ı Allah ülkemizi, birliğimizi ve bütünlüğümüzü korusun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.