Ali Osman Gündoğan

Ali Osman Gündoğan

Din Felsefesi ve İlahiyat

Din Felsefesi ve İlahiyat

Din fel­se­fe­si ve ila­hi­yat kav­ram­la­rı gün­de­lik dil­de yer­li yer­siz kul­lan­dı­ğı­mız kav­ram­lar ola­rak gün­de­mi­mi­zi hep iş­gal eden kav­ram­lar­dır. Bu kav­ram­la­rın ya­nın­da ke­lam, te­olo­ji gi­bi kav­ram­lar da ay­nı şe­kil­de lü­gat­le­ri­miz­de yer al­mak­ta­dır­lar.

Din fel­se­fe­si di­nin te­mel kav­ram­la­rı, amaç­la­rı, id­di­ala­rı kı­sa­ca­sı din üze­ri­ne fel­se­fi bir dü­şün­me­dir. Al­la­h’­ın var­lı­ğı, Al­lah ile kâi­nat ara­sın­da­ki iliş­ki, ya­rat­ma prob­le­mi, di­nin kay­na­ğı gi­bi so­run­lar üze­rin­de de din fel­se­fe­si fel­se­fi bir ta­vır­la ref­lek­si­yon­da bu­lu­nur. Bu­ra­da fel­se­fi dü­şün­me­den ka­sıt, fel­se­fe­nin tav­rı olan ras­yo­nel, man­tık­sal ola­rak tu­tar­lı, ak­la da­yan­mak su­re­tiy­le ken­di­si­ni meş­ru­laş­tı­ran eleş­ti­rel bir dü­şün­me bi­çi­mi­dir. Din fel­se­fe­si, her­han­gi bir din üze­ri­ne de­ğil ge­nel ola­rak din fe­no­me­ni üze­ri­ne olan bir dü­şün­me bi­çi­mi­dir. Bun­dan do­la­yı da din fel­se­fe­si, şu ve­ya bu di­nin fel­se­fe­si de­ğil, din kav­ra­mı ile il­gi­li bir fel­se­fe du­ru­mun­da­dır. Bu ma­na­da İs­la­m’­ın fel­se­fe­sin­den söz edi­le­mez. Bun­dan do­la­yı da din fel­se­fe­si de­nil­di­ğin­de, en il­kel din­ler­den en ge­liş­miş din­le­re ka­dar bü­tün din­le­rin or­tak kav­ram­la­rı, amaç­la­rı, id­di­ala­rı üze­ri­ne bir dü­şü­nü­şü an­la­mak da­ha doğ­ru olur. An­cak din­le­rin bir­bir­le­rin­den ay­rı­lan yön­le­ri­ni de he­sa­ba kat­mak ge­re­kir. 

Me­se­la ba­zı din­ler­de Al­lah, va­hiy, öte dün­ya inanç­la­rı yok­tur.

Din fel­se­fe­si, bü­tün din­le­re kar­şı ay­nı me­sa­fe­de ol­mak ba­kı­mın­dan ol­du­ğu gi­bi ken­di ma­hi­ye­ti ge­re­ği de din kar­şı­sın­da yan­sız bir tu­tum içe­ri­sin­de­dir. Din fel­se­fe­si ve te­olo­ji ya da ila­hi­yat kav­ram­la­rı sık sık ka­rış­tı­rıl­mak­ta ve bir­bir­le­ri­nin ye­ri­ne kul­la­nıl­mak­ta­dır­lar. Teolo­ji ve­ya ila­hi­yat, ge­nel­de bel­li bir di­ne iliş­kin ge­niş kap­sam­lı araş­tır­ma­lar ya­pan, o di­nin inanç sis­te­mi­ni, ge­nel il­ke­le­ri­ni ak­la ve­ya vah­ye da­ya­lı ola­rak açık­la­ma­ya ve sa­vun­ma­ya ça­lı­şan bir di­sip­lin ola­rak dü­şün­me ve yön­tem ba­kım­la­rın­dan din fel­se­fe­sin­den fark­lı bir ma­hi­ye­te sa­hip­tir. Me­se­la İs­lâm di­ni söz ko­nu­su ol­du­ğun­da ke­lam ola­rak da ad­lan­dı­rı­la­bi­le­cek olan bu di­sip­lin, Al­lah inan­cı­na, vah­ye kı­sa­ca­sı İs­lâm di­ni­ne kar­şı yan­sız bir tu­tum içe­ri­sin­de ola­maz. Bu di­sip­li­nin ha­re­ket nok­ta­sı, di­nin va­hiy yo­luy­la oluş­muş inanç sis­te­mi­dir.

Te­olo­ji ya da ila­hi­yat, ele al­dı­ğı prob­lem­le­ri bel­li bir di­nin sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de de­ğer­len­dir­mek, o di­nin bil­gi sis­te­mi­ne baş­vur­mak zo­run­da­dır. Din fel­se­fe­si ise her­han­gi bir di­nin bil­gi ve inanç sis­te­min­den ha­re­ket et­mez. Din, ma­hi­ye­ti ge­re­ği ak­lı aşan kı­sım­la­ra sa­hip­tir. Din fel­se­fe­si di­ni, ak­lın ko­nu­su ya­par. İla­hi­yat­çı, fi­lo­zof­tan fark­lı ola­rak din ile iç­ten bir iliş­ki ku­rar ve di­nin inanç ve il­ke­le­ri hak­kın­da her tür­lü şüp­he­den uzak­tır. 
Fi­lo­zof ise dış­tan me­sa­fe ala­rak ve üst bir ba­kış ser­gi­le­ye­rek eleş­ti­rel ve şüp­he­ci tav­rı­nı din ko­nu­sun­da da sür­dü­rür.

Din fel­se­fe­si ile ila­hi­yat ara­sın­da­ki bu fark­la­ra ba­ka­rak bu iki di­sip­li­ni bir­bir­le­ri­ne kar­şıt ola­rak al­gı­la­mak ha­ta­lı­dır. Ön­de ge­len fi­lo­zof­la­rın ço­ğu sı­kı bir ila­hi­yat eği­ti­mi al­mış­lar­dır. Ül­ke­miz­de fel­se­fe ile uğ­ra­şan­la­rın ço­ğun­lu­ğu ila­hi­ya­ta kar­şı ka­yıt­sız hat­ta olum­suz bir tu­tum içe­ri­sin­de ol­duk­la­rı gi­bi ila­hi­yat ile uğ­ra­şan­la­rın ço­ğun­lu­ğu da fel­se­fe­yi “ka­fa ka­rış­tı­rı­cı ve bu­lan­dı­rı­cı, inanç­la­rı za­yıf­la­tı­cı bir zın­dık­lı­k” ola­rak gör­me eği­li­mi­ne sa­hip­ler­dir. Oy­sa saf­sa­ta­dan, yo­baz­lık­tan uzak güç­lü bir ila­hi­yat sağ­lık­lı bir din fel­se­fe­si­ne, sağ­lam bir din fel­se­fe­si de güç­lü bir ila­hi­ya­ta ih­ti­yaç du­yar.

İna­nan ve ila­hi­yat ko­nu­la­rı­na il­gi du­yan­la­rı fel­se­fe ya­pa­maz di­ye dış­la­mak ne ka­dar yan­lış­sa, fel­se­fe ile uğ­ra­şan­la­rı da din ve ila­hi­yat ile iliş­ki ku­ra­maz­lar di­ye dış­la­mak ay­nı de­re­ce­de yan­lış­tır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Osman Gündoğan Arşivi