TSK Zayıfladı Örgüt Güçlendi
Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999 yılında Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirilmişti.
Müjdeli haberi dönemin Başbakanı Bülent Ecevit açıklıyordu. Bu haber bile DSP’nin oylarına doping etkisi yapmıştı.
Yapılan genel seçimlerde DSP birinci parti, MHP ise ikinci parti olarak çıkıyordu.
Öcalan için yargılamalar başlamış, idam kararı verilmişti.
Öcalan’ın yargılandığı mahkemedeki bir görüntü ise yıllarca akıllardan çıkmayacaktı.
Yargılanma esnasında; mahkeme salonunda bulunan, PKK’nın mayınlı saldırısında ayağını kaybeden gazi, Öcalan savunmasını yaparken öylesine sinirlenmişti ki..
“Lanet olsun sana” diyerek protez bacağını çıkarıp Öcalan’a fırlattı.
Öcalan’ın darbelere dayanaklı ifade odasının camına çarpan protez bacak, Öcalan’ı korkutmuş, tedirgin etmişti.
O sırada salon karışmış, şehit aileleri, gaziler bölücübaşına yönelik tepkilerini artırmışlardı.
Bu görüntü bir dönemin kapandığını gösteriyordu.
Bölücü terör kaybetmiş, dış güçlerin beslediği terörist idam cezasına çarptırılmıştı.
İdam kararı sonrası, örgüt içinde dağılma başladı.
PKK’nın tamamen bittiği, Türkiye’de terör sorununun kalmadığını gören ABD ve AB acilen konuyu masaya yatırdı. Örgütteki kamplaşmalar, dağılmalara set çekildi.
Öcalan’ın idam edilmemesi için dönemin medyası seferber oldu.
Nasıl bugün HDP’nin barajı geçmesi için çalışıldıysa o gün de idamın engellenmesi için çalışıldı.
Bu sırada Türkiye’de bir gecede ekonomik kriz çıkarıldı. 2002 yılına gelindiğinde Türkiye’nin siyasi yaşamı da aniden değişti.
Meclis’e CHP ve AK Parti girdi, onlarca parti baraj altında kaldı.
%34’lük oy oranıyla AK Parti tek başına iktidar oldu.
2003 yılında ise ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi planı yeniden depreşti.
Irak işgali başladı.
Bitme noktasına gelen PKK silahlandırıldı, Barzani’nin kontrolüne bırakılan Irak’ın kuzey bölgesinde adeta yeniden üretildi. Türkiye sadece izlemekle yetindi.
Öcalan’ın İmralı şartları sürekli gündeme getirilmeye başlandı.
AB ile müzakereler kapsamında Leyla Zana gibi siyasi örgütçülerin salınmasına imkân sağlandı. Terörle mücadele yasaları değiştirildi.
TSK zayıfladı, örgüt güçlendi.
Türk kimliği tartışmaya açıldı.
Türklük tartışmaya açılınca, Kürtçülük uyandırıldı. Doğu ve Güneydoğu’da doğan herkesin Kürt olduğu ve Türklerden farklı oldukları manipülasyonu yapıldı.
Açılım süreci ve sonrasında çözüm süreci ile birlikte eli kanlı katiller muhatap alındı.
Türk düşmanlığı diye bir kavram bu dönemde üretildi. Yolsuzluk tartışmaları aldı başını gitti.
Şehitler geldi, korucular vuruldu, helikopter kaldırılmadı, askere kışlanızdan çıkmayın talimatı verildi.
***
Apolitik üniversite gençliğine “HDP aslında PKK’nın uzantısıdır” denildiğinde karşılık bulamıyorsanız, bunun tek sebebi terörü normalleştirenlerdir.
Göz göre göre memleketin ayarlarıyla oynanmıştır.
13 yılın muhasebesi öyle 2 günde bitmez, bitmeyecek de...
2000 yılında tek amacı Öcalan’ı idamdan kurtarmak olan dağılmış bir örgütün bugün Meclis’te 80 vekili (hazineden de 27 milyon TL alacaklar), şehirlerde binlerce silahlı militanı var.
Bu vatanın öz evlatları kampüste, dağda, şehirde can verirken tek kelam etmeyip, devlet kurumlarını işletmeyenler,
Gencecik vatan evlatlarını şehit edenleri muhatap alıp, örgüte operasyon yapmayanlar,
Öcalan’ın yargılanması sırasında protezini fırlatan gazi gibi yüzlerce kahraman gaziye protez parasını geri ödemedikleri bahanesiyle haciz gönderenler,
Evladının şehit gelmesi karşısında feryat eden şehit babasına “Başbakan’a hakaret etti” diye dava açıp hapse mahkum edenler, bu yaptıklarının vebalini ödeyemeyeceklerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.