Koalisyon Pazarlıklarında ‘Medya’ Ön Şartı!
Bir yanda; on üç yıllık tek başına bir iktidar tecrübesinin avantajlarını ve imkânlarını kaybetmenin neden olduğu tüm riskleri kollayan ve tehditleri savurmaya odaklanmış Ak Parti… Diğer yanda; on üç yıllık bir iktidarın yıpranmışlığı ve ciddi izolasyona muhtaç sorunları beraberinde taşıyan bir siyasi partiyle iktidar nimetini paylaşırlarken onun ağır vesayetine ortak olmak istemeyen baraj üstü partiler…
İşte bu vaziyet “erken seçim” ihtimalini her zaman diri tutuyor. Hatta Ak Parti’nin içinde olduğu bir koalisyon hükümeti kurulsa dahi, fazla uzun ömürlü olmayacağı ve tekrar “erken seçimin” gündeme geleceği fikrini besliyor!
Bunun içindir ki, koalisyon görüşmeleri öncesi CHP ve MHP, Ak Parti’ye “ön şart” veya “kırmızı çizgiler” içeren listeler sunmaya başladılar. Genellikle “yolsuzluk iddiaları karşısında idari ve adli sürecin başlatılması, kurumlar arası çatışmalardan kuvvetler arası çatışmalara evrilen yapısal sorunlar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek başına ürettiği iktidar kapasitesinin çift başlılık yarattığı gerekçesiyle dışlanması” gibi talepler ön şart olarak Ak Parti’ye iletilmiş durumda…
Bu taleplerden sadece birisinin detayına gireceğim. Gerek MHP’de gerekse CHP içerisinde bu konularda istikamet tayininde bulunan ve partilerinin karar verme sürecine etki edecek bilgi servisinde bulunan dostlarımdan aldığım malumatlara göre; MHP’nin de CHP’nin de “kırmızı çizgi” listelerinde, Ak Parti’nin mevcut “medya etkileşimi” ve “medya hâkimiyeti” konuları önemli bir yer tutuyor!
Baraj üstü tüm partiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidar temerküzünde eş anlı olarak işletilen, kamuca beslenen, aşırı dikteci ve adeta siyaset kurumunun dağıtım şirketi haline getirilen “Medya” ile alakalı şartlar öne sürüyorlar.
Mevcut medya-iktidar ilişkisi ve bunların finansmanı meselesi konularında, başta TRT olmak üzere, halihazırdaki yapıyı ilga edecek şartlar öne sürüyorlar.
Maalesef ülkemizde medya-iktidar ilişkileri Ak Parti öncesinde nasıl sert ve katı biçimde yapılandırıldıysa, on üç yıllık Ak Parti döneminde de aynı şekilde yapılandırıldı! Bir türlü siyaset kurumu ile toplum arasında “düzgün” bütünleşme sağlayacak bir işlevlikte medya-iktidar ilişkisi kurulamadı. Ak Parti döneminde de siyasi kutuplaşmalara, çekişmelere ve keskin ayrışmalara sebep olacak şekilde işlevsizlik örnekleri sergilendi!
Tamam, iktidarlar güçlü bir iktidar tesis etmek isteyen iktidarlar dünyanın her yerinde medya işlevini lehlerinde kullanmak isterler. Lakin medyanın kamu imkânlarıyla destekli ve bağımlı işleyişte olması, abartılı ve gına getirici hacimde kullanılması, manipüle edilmesi, sıkça müdahalelere uğraması, “iktidar gözcülüğü” rahatsızlığı bizzat medya sektörünü rahatsız etti. Ayrıca Ak Parti iktidarı ile kamuoyu etkileşiminin kırılganlaşmaya başlamasının nedenlerinin başında da bu gelir!
Bu nedenlerden ötürü Medya-İktidar etkileşiminin yapılandırılması, kurulacak yeni koalisyonun güven harcında ana katkı maddesi haline getiriliyor! Koalisyon teşkil ettirilirken gerek MHP gerekse CHP, mevcut medya-iktidar işlevselliğine neşter atmayı koalisyonların sağlıklı-düzgün yürütülmesi için şart koşuyorlar. Eğer bu duruma vaziyet edilmeden yapılacak bir koalisyon protokolü, kurulacak koalisyonun da siyasi intiharı olacaktır!
Hülasa,
Akılcı siyaset kurumu düşman üretmez. Kötü iyinin düşmanı değildir. ‘İyinin düşmanı daha iyidir’ diyerek kötüyle mücadeleyi öteleyemeyiz. Kötü özünde kötü olduğu için ortadan kaldırılmalıdır. Kötüyü ortadan kaldırmaktan imtina eden siyaset “sahici” değildir ve bir gün mutlaka o kötünün kurbanı olur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.