Mısır’da dün alınan idam kararları sadece Mısır’da değil tüm bölgede travmatik etki yapacak mahiyette. Darbenin 713. gününde, darbe karşıtı küresel ve etkin bir blok oluşmadığı için Sisi ve avaneleri pervasızca bu kararları almaya ve adım adım Mısır’ı çürütmeye devam ediyorlar. Ramazan ayına iki gün kala Cunta mahkemesinin idam kararları sadece Mısır halkına değil tüm İslam Dünyası’na hakaret anlamını taşıyor. 

Hiç şüphesiz bu siyasi kararlar sadece darbe yönetiminin iradesini yansıtmıyor. Darbeyi finanse eden tüm bölgesel ve küresel aktörlerin İslam Dünyası’na yönelik ‘kuşatma planı’nın uygulanmasını sağlıyor. 

Bundan sonra İslam Dünyası’ndaki seçilmiş hiçbir lider, hiçbir hükümet kendini güvende hissetmeyecektir. 

3 Temmuz 2013’te gerçekleşen darbe bölgedeki asker-sivil ilişikilerini asker lehine sivil aleyhine bozmuştu; bu kararlar da başta Mısır olmak üzere bölgedeki demokratik mekanizmaları işlemez hâle getirdiği gibi sosyal hayatı da zehirliyor.

KÖRFEZ’İN KÖRLÜĞÜ

Mısır darbecileri bugüne kadar 140 milyar dolarlık uluslararası anlaşma yaptı. ABD’den, Avrupa’dan ve Körfez ülkelerinden doğrudan yardımlar aldı. Batı’nın çifte standartlı yaklaşımı bir yana Körfez ülkelerinin, bilhassa darbeyi desteklemesi Sisi yönetimini cesaretlendiren en önemli unsur. 

Şayet Suudi Arabistan ve diğer körfez ülkelerinin bu problemli tavrı devam ederse er ya da geç Mısır’daki oluşacak kaos ortamı bu ülkeleri de vuracaktır. 

İdam kararlarıyla birlikte sivil ve demokratik alanın  iyice daralması silahlı mücadele isteyen grupları cesaretlendirecek ve özellikle Sina’daki silahlı unsurlar Mısır’ın kalbine doğru yayılacak, bireysel şiddet teşebbüsleri önümüzdeki günlerde artacaktır. Körfez’in körlüğü tüm bölgenin gözünü açmazsa Suriye, Irak, Yemen ve Libya’daki istikrarsızlık ortamı Mısır’ı da içine alarak derinleşecektir.  

TÜRKİYE’NİN DURUŞU 

Bu süreçte en ilkeli tavrı Mısır halkının yanında bulunarak Türkiye gösterdi. Ancak Türkiye bu konuda maalesef yalnız kaldı ve darbe karşıtı söylemini uluslararası arenada dillendirecek sivil aktörler üretemedi. Diplomaside haklı ve ilkeli olmanız yetmiyor, davanızı sahaya aksettirecek güçlü araçları da oluşturmanız gerekiyor. 

7 Haziran seçim sonuçlarının Türkiye’nin Mısır politikasını etkilemesi ihtimal dahilinde. Umarız Türkiye, yeni oluşacak hükümetle ilkeli duruşundan vazgeçmez, bilakis bu duruşunu besleyecek diplomatik hamlelerini artırır. 

Zira, darbeleri ve etkilerini en iyi bilen, darbelerle mücadele adına ağır bedeller ödeyen ülkelerden birisi olan Türkiye’nin Mısır halkının yanında ve darbe yönetiminin karşısında duran tavrı sadece Mısır halkı için değil, Türkiye ve bölge için de sigorta mahiyetinde. 

Bu sigortanın kıymetinin idrakinde miyiz acaba?