Seçimler bitti. Ancak tartışması bitmedi. Gerek iktidar, gerekse muhalefet seçim sonuçlarını analiz ediyorlar. Muhalefet kendini başarılı gördüğü için ben biraz hükümet cephesine yönelmek isterim. AK Parti’nin seçimlerde tek başına iktidarı kaybetmesi ile birlikte bu kaybın nedeni kim ya da kimler araştırması başladı.

Ankara’da bazı dostlar suçluyu bulmuşlar. Suçlu Erdoğan’mış. Bir grup gazeteci ve yazar zaman zaman bir araya geldiklerinde Erdoğan sahaya inmese biz daha başarılı olurduk diyorlarmış.

Ama vatandaş da bu gazetecilerin aksini söylüyor. Erdoğan sahaya inince oylar daha da arttı diyor. Neyse bu konuyu geçelim.

Benim derdim Uluslararası Medya ve Siyonistlerin değirmenine su taşıyanlarla. İtalyan gazeteleri Erdoğan için bin yılın Selahattin Eyyübi’si durduruldu diye manşet atıyor. 

Bizim dost görünümlü gazeteciler de bu değirmene su taşımak için Sayın Erdoğan’ı eleştiriyorlar.

Erdoğan’ı eleştirirken de direkt eleştirmek yerine Yiğit Bulut’u eleştiriyorlar. Ethem Sancak’ı eleştiriyorlar. Ben bu iki isimle de hiç görüşmedim. Tanımam. Haklarında bir kanaat sahibi değilim. Ama asıl amaç Erdoğan olunca Jöleli Yiğit muhabbetleri yapıyorlar.

Şimdilerde Ahmet Sever’in yazdığı bir kitap üzerinden Sayın Abdullah Gül’ü yerden yere vuruyorlar. Sanki Gül kadar davaya hizmetleri var. Bulundukları mevzi ve çıkar grubu adına bunu yapıyorlar. Elbette bu eleştiriyi yapanlar içerisinde samimi olarak konuya bakanlar var. Dava için eleştirenler var. Bunlara saygım var. Ancak bu kitabı, Gül’ü yıpratmak için kullananlar samimi değil.

Kendileri bu mahalleye gelmezden önce Gül vardı. Bundan sonra da bu mahallede Gül yine olacak. Rahmetli Necip Fazıl ile başlayan bir serüveni var Gül’ün. 12 Eylüllerden, 28 Şubat süreçlerinden geçti. Muhtıralara, darbelere karşı Reisle direndi. Ahmet Sever üzerinden Gül’ e vuranlar Yiğit Bulut üzerinden Erdoğan’a vuruyorlar.

Oysa bizim birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Kaybedecek çok şeyimiz var. Bu memleketin yanı başı Suriye cayır cayır yanıyor. Kuzey Suriye’de PKK devleti kurulmak üzere. ABD ve Batı, İslam Dünyasını kan gölüne çevirmiş durumda.

Güvenli son ada Türkiye, İslam aleminin gözü burada. Bizler birlik ve bütünlüğümüzü koruyarak ayakta kalırız. Kaybedecek bir tane kardeşimiz yok.