Aydın Doğan sorunu ve hükümet
Başbakan ile Aydın Doğan kavgasını iyi anlamak gerekiyor.
Bu, işini büyütmek isteyen doyumsuz bir iş adamının başlattığı kavgadan başka bir şey.
Bir iş adamının en son yapacağı iş,hükümetle kavgadır… Çünkü, hemen her işin gelip dayandığı yer,hükümettir. Onun için, akıllı bir iş adamı, asla hükümetle, hele, hele onun başı ile kavga etmez.
Doğan’ın yedi düveli doyuracak kadar mal varlığı var.
Medya’dan,turizm’e, enerjiden, hizmet sektörüne, hemen her alanda büyük yatırımlara sahip.
Bu çapta bir iş adamı asla yatırımlarını riske edecek atraksiyonlara girmez.
Nitekim, Doğan’dan daha büyük firmalar, daha zengin iş adamları TÜSİAD şemsiyesi altında yaptıkları cılız muhalefetin dışında, münferit çıkışlardan özenle kaçındılar. Kimse eline kılıcı alıp hükümete savlet etmeye kalkmadı..
Öyleyse, Doğan, bu savaşı niçin başlattı?
Bu sorunun cevabı Doğan medyasının son yirmi yıllık macerasında yatıyor.
İş dünyasına girdiği günden beri Aydın Doğan hiçbir zaman klasik bir iş adamı olmadı… Elindeki imkanları daha çok kazanmak kadar, daha çok yönetmek için kullandı. Zenginliğini bir iktidar aracı haline getirdi. Kendisine ram olmayanları gazete ve televizyonlarında yerden yere vurdu. Çıkarlarını korumak için kriz çıkarmaktan, ülkeyi kaosa sürükleyecek yayınlardan kaçınmadı. Kimini irtica diyerek vurdu, kimini yolsuzluk diye vurdu.
Vura, vura, zamanla iktidarın en güçlü ortaklarından biri oldu.
28 Şubat’ta Çevik Bir’in, 28 Şubat’tan sonra Mesut Yılmaz’ın iki de bir kapısını aşındırıp, talimat aldığı kişi oydu.
Şato’suna gelen dönemin Başbakan’ı Yılmaz’ı tişört ve pijama ile karşılayacak kadar rahattı.
Hemen her iktidarı önce, sert bir muhalefet ve kriz politikası ile korkuttu, sonra onları teslim alarak, evire çevire kullandı.
Kaç zamandır Doğan, bu hükümeti istediği gibi kullanamıyor. Bir vuruşta milyar dolarlar kazandıracak projelerini yıldırım hızıyla geçiremiyor. İmar tadilatlarını belediyelere eski metotları kullanarak onaylatamıyor. Bu da Aydın Doğan’ı çıldırtıyor. Bir kaç Milyar dolarlık servetinin, top bataryası gibi kullandığı gazetelerinin işe yaramaması Doğan’ın bütün güç ve cephanesini seferber ederek hükümete karşı topyekün savaş açmasına vesile oldu.
Savaşın sebebi budur, Doğan’ın iktidarını kaybetmesi…
Doğan elindeki eski tüfek Marksistlerle bu savaşı kazanamaz.
Güç ve imkanlarının bilincinde olan bir hükümet, Aydın Doğan’ı muma çevirir. Çünkü Aydın Doğan Karun olsa bütün yollar Ankara’ya çıkıyor, hem iktidarını, hem parasını kaybetmeyi göze alamaz. Kısa bir süre sonra Ertuğrul Özkök ile Başbakan’a beyaz bir mendil gönderip barış çubuğu tüttürmek isterse kimse şaşmamalıdır. Savaşların kaderi budur, dik durursanız eğilirler, dik durmazsanız üstünüzden atlarlar. Bu defa AKP’nin sırtına binemediler, ama bu hiç binemeyecekleri anlamına gelmiyor. AKP bu tip salvolarla bir daha karşılaşmak istemiyorsa,
Bir, Temiz siyaset yapmalı, akçalı işlere karışan, iktidarın gücünü nefsi için kullanan kim olursa olsun hiçbir komplekse kapılmadan kapı dışarı etmelidir.
İki, asla hiçbir şantaja boyun eğmeyeceğini her icraatında göstermelidir.