Baykal’ın Adaylığı Neyin Göstergesi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Haziran’ın hemen ardından davet ederek, 2 saat 50 dakika başbaşa görüştüğü isim olan Deniz Baykal’ın CHP’nin Meclis Başkan Adayı olması dikkat çekti.
Başkent kulislerinde bunu “AK Parti-CHP koalisyonu”nun işareti olarak yorumlayanlar var.
Şöyle ki;
“Başbakan 1. partiden, Meclis Başkanı 2. partiden olacaktır” diye konuşuluyor; partilerin TBMM Başkan Adayları’nın belli olması büyük bir heyecanla bekleniyordu birkaç gündür.
Ve belli oldu.
MHP ve HDP’nin adaylarına karşı, CHP’nin adayına bakınca, bu yorumların güçlendiğini söyleyebiliriz.
HDP’nin adayı, kurucuları arasında yer aldığı AK Parti’den tartışmalı bir şekilde ayrılmış Dengir Mir Mehmet Fırat.
MHP’nin adayı ise, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a rakip çıkarılan çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu.
AK Parti’nin bu partilerden biriyle koalisyon yapıp, adaylarını Meclis Başkanlığı koltuğuna oturtması zor bir ihtimal.
CHP’nin adayı ise Deniz Baykal.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a siyaset yolunu açan isim olarak, AK Parti tabanında kabul görmesi daha kolay biri.
Erdoğan’ın 8 Haziran günü davet edip yaklaşık 3 saat başbaşa görüştüğü isim olması da Baykal’ın adaylığını ayrıca anlamlı kılıyor.
Neticede:
Evet, Baykal TBMM Başkanı olabilir, AK Parti koalisyonu CHP ile kurabilir.
Ve evet, hepsi Erdoğan-Baykal görüşmesinde gündeme gelmiş olabilir.
Ama tüm bunlar sonuçta daha öncekiler gibi “senaryo”dan ibarettir.
Ve bu senaryoların ardı arkası kesilmeyecektir.
Nitekim, Baykal’ın adaylığıyla ilgili, reytingi belki daha düşük ama şu “senaryo” da konuşuluyor:
Deniz Baykal, Meclis Başkanlığı seçiminde CHP’lilerin bile tamamının oyunu alamayabilir.
Çünkü, Sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmeden dolayı CHP Meclis Grubu’nda bir kesimin Baykal’a tepkili olduğu biliniyor.
Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun Baykal’ın adaylığına gönülsüz “tamam” dediği konuşuluyor.
CHP Genel Başkanlığı’ndan kaset olayıyla ayrılmak zorunda kaldığı günden bu yana zaten şişkin olan ve Kılıçdaroğlu’na şüpheyle bakan Baykal, kendi partisinde yaşanabilecek “fire”yi ayrılma gerekçesi haline getirebilir.
Baykal’ın CHP’den ayrılması öyle tek başına olmayacaktır.
Hele ki hükümete ortak olma ihtimali doğuyorsa?
Nasıl mı?
CHP’den kopartacağı 20 milletvekili ile Meclis’te kendi grubunu kurabilir.
Hükümet kurulamaması halinde gidilecek erken seçimde, listeye yeniden girip giremeyecekleri ve yeniden seçilip seçilmeyeceklerini garanti gör(e)meyen kimi isimler, hazır seçilmiş oldukları milletvekilliğini riske atmak istemeyebilirler.
(Salı günü gördüğüm manzara da, bu senaryoyu güçlendiriyor. Özellikle yeni seçilen milletvekilleri, ağızları kulaklarında, göklere uçuyorlardı. “Vekil seçildik iş bitti” havasındaydı kimileri.
Eskiden ise milletvekili seçilen kişiler omuzlarında büyük bir yük ve vebal hissedip, “Bu yük ve vebali kaldırabilecek miyim, vekili olduğum milleti layıkıyla temsil edebilecek miyim acaba” diye kaygılanırdı.
Şimdiki vekillerde bunu pek göremiyoruz.)
Asıl mevzuya dönecek olursak,
Deniliyor ki, Baykal’ın CHP’den 20 milletvekili koparması mümkündür.
Sonra ne olacak?
Bakarsınız Baykal, TBMM Başkanı seçilememiş ama bu vesileyle partisinden kopup, AK Parti ile koalisyon kurmuş ve Başbakan Yardımcısı olmuş!
“Senaryo” değil mi sonuçta?
Bir “film metni”miz daha oldu!
Fena mı?