Seçim sonrasındaki ilk yazım “Türkiye Kazandı” başlığını taşıyordu.

Zira bir kısım insanlar yeise düşmüşlerdi.

Yandaş ve yanaşma medya gibi…

Sandılar ki memleket battı…

Sandılar ki bütün kazanımlar ortadan kalkacak.

Belki de rahatları bozuldu.

Niye bozulmasın ki…

Durduğu yerde yan gelip yatıp iktidar olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyorlardı.

Paylaşıyorlardı…

Hem de ne paylaşma…

Keyifleri kaçtı, biraz ders çalışmak icap ettiğini anladılar.

Kötü mü oldu?

Hiç kimse adam yerine konmuyordu, biraz bilenler artık adam yerine konacak, kötü mü oldu?

Öbür taraf da lüzumsuz bir sevince kapıldılar.

Boş gurura…

Sandılar ki yüzde altmış diye bir blok var…

Meclis başkanını seçti, kötü mü oldu?

Deniz Baykal olsaydı ülke mi kurtulacaktı?

İsmet Yılmaz seçildi battı mı?

İsmet Bey benim arkadaşım, üstelik hemşehrim. İki fakülte bitirdi. İyi bir eğitim aldı. Bürokraside de beraber çalıştık. Çalışkan bir arkadaş. Geldiği yerlere hep hak ederek geldi. Kirlenmedi de…

Şimdi seçildi.

Neymiş MHP lideri verdiği sözde durmamış.

Yahu size ne zaman söz verdi ki?

Ayrıca parti liderlerine danışmadan yukarılardan tezgah kurma iması bile biz halktan kişileri bile sarmalamadı mı? Biz bile başkan önceden planlanmış. Deniz Baykal olacak filan dedik kendi aramızda…

Ne güzel oldu…

Oyun bozuldu.

Şimdi bazı MHP’li arkadaşlar bile kızıyor Bahçeli’ye…

Bence siyaset öğretti bütün Meclis’e ve dışındakilere…

İlkeli davrandı ve sonunda hayırlı oldu…

Sahte bir biraradalık zaten yanlıştı…

Hem cumhurbaşkanlığı meclis başkanlığından daha mı önemsiz?

Çatı adayınıza niçin oy vermediniz?

Niçin Ekmelettin Beyi seçmediniz.

Ekmelettin Bey de seçilse ben yine aynı başlığı atacaktım:

Türkiye Kazandı…

Artık düz mü oturur düz konuşursunuz; eğri mi oturur düz konuşursunuz bilemem; ama mesele bundan sonra tekrar seçim gibi bir kepazeliğe götürmeden milletin tayin ettiği istikamet doğrultusunda çalışmak… Çalışmak…

Bir hükümet çıkarmak…

Parlamento esastır diye yazdım hep…

Herkes başkanlık lakırdısı ediyordu. İçini doldurmadan.

Biz rahmetli Özal ile çok çalıştık bu konuda…

Ama bugün (daha doğrusu artık dün olan bugün) tartışılan başkanlık yanlış zeminde ilerliyordu. Yine daha doğrusu ilerlemiyordu.

Millet de zaten içi boş tartışmayı boşa çıkardı.

Parlamenter sistem kendini kurtardı. Cumhuriyet parlamenter temeller üstüne kuruldu. Savaşı milli savaşı parlamento yaptı. Tek adam diktatoryası değil.

Öyle sağlamdır Türkiye’de parlamenter yapı…

Avrupa’dan bile ilerdedir.

Şimdi meclise sesleniyorum. O kadar adam içinden bir hükümet çıkaramazsanız birinci meclise, şehitlere, ervaha hıyanet etmiş olursunuz.

Tarih de sizi lanetler haberiniz olsun…

İnşallah hükümet kurulunca da Türkiye Kazandı diye başlık atarız…

Medya Saldırıya Geçti

Ne olmuş…

Devlet Bahçeli kendi adayını desteklemiş…

Hayda, bütün bir kısım yazarlar ve basın saldırıya geçti.

Mehmet Y. Yılmaz. Yalçın Doğan, yani Aydın Doğan medyasının bir kısmı ile Cumhuriyet ve Sözcü yazarları olmadık hakaretler ettiler Sayın Bahçeli’ye…

Sanki bir and içmişler de anddan dönülmüş…

Ahmet Hakan’ın dediği gibi sitem de değildi o yazılar.

Düpedüz hakaret içeriyordu.

Ne hakaretler…

Koltuk değneği tabiri bu hakaretlerin en basiti idi…

Çok bilmiş yazar şöyle yazıyor:

Tarih bu tür anti politikaların sahiplerinin sonunda güldüklerini hiç yazmıyor…

Allah Allah hangi tarih bu?

Anti politika dediğin ne?

Mübarek siyaset bilimine katkıda bulunuyor…

Sözcü yazarlarının saçma sapan hakaret ve eleştirilerini geçiyorum.

Yalçın Doğan AKP Kurtarıcısı diyor kendince…

Ahmet Tan ise MHP’lilerin Deniz Baykal’ın seçilmesini önlediğini düşünüyor.

Ve devam ediyor: “Oysa aynı MHP, CHP ile ortak cumhurbaşkanı adayı çıkarmıştı.”

Şimdi bu cümleyi şöyle yazmak da mümkün: Oysa aynı CHP, MHP ile ortak cumhurbaşkanı adayı çıkarmıştı.

Öyle değil mi ama?

Ortak cumhurbaşkanı adayı çıkarmadılar mı?

Şimdi bu aday MHP’nin Meclis Başkanı adayı değil mi?

Yakışmaz mıydı?

Hem Deniz Baykal ile yukarısının gizli ittifakını da boşa çıkarmak istemez miydiniz? Bu adaylık zaten sizin için de oldu bitti değil miydi?

Velhasıl bir kısım medya maalesef eski hastalığından kurtulamayacağını gösterdi yine…

Allah bunların eline, diline düşürmesin…