Batuhan Çolak

Batuhan Çolak

Soydaşa Sahip Çıkmak Suç mu?

Soydaşa Sahip Çıkmak Suç mu?

Açık ve net konuşalım; korkuyorsunuz… 

Bir milletin uyanmasından kendi bilincini, öz benliğini geri kazanmasından, soydaşlarına sahip çıkmasından korkuyorsunuz. 

Doğu Türkistan dalgasının sizi yutmasından korkuyorsunuz.

Bu korku öyle bir noktaya sevk ediyor ki sizi “çekik gözlülere saldırıyorlar” diyerek yaşananları küçümsüyor, manipülasyon yapıyorsunuz.

Çünkü Türkiye’de son 15 yılda kitlesel eylem yapabilecek tek grubun PKK olduğunu düşünüyorsunuz ve onları “hakları ellerinden alınmış bir halk” olarak tanımlıyorsunuz. 

Ellerinde Türk, Türkmen ve Doğu Türkistan bayrakları ile yürüyen gençlere alışık değilsiniz. Hem Türk, hem Müslüman nasıl olunur bilmiyor, bilmek istemiyorsunuz.

Tarih de okumuyorsunuz. Avrupa’da yüzyıllar boyunca Müslüman denildiğinde Türk, Türk denildiğinde Müslümanların akıllara geldiğini unutuyor, anlamak istemiyorsunuz.

Türk’ü Müslümanlıktan ayrı tutup, kafese koyup, üzerine “ırkçı” yaftası vurmak istiyorsunuz. 

Olmuyor, başaramıyorsunuz.

Her denemenizde daha da büyüyen bir bilinç sizi yutuyor.

Sokaklarda kardeşlerine sahip çıkmak için yürüyen gencecik çocukları dinlemiyorsunuz, onları “yönlendirilebilir kitle, içi boş” olarak tanımlıyor, ötekileştiriyorsunuz.

Ve yanıldığınızı çok iyi biliyorsunuz.

Aslında maksadınız belli.

Türkiye’nin milli devlet yapısından duyduğunuz temel rahatsızlıklarınız var. 

Kendinizi “Türk” olarak tanımlamak istemiyorsunuz, sanki bunun size giydirilmiş bir kılıf, sentetik bir kimlik olduğunu düşünüyorsunuz. 

Tüm bunları reddederek kendinizi “aydın” sınıfına sokup, toplumda; mevki, makam kazanacağınızı, farklı olacağınızı, adınızdan söz ettireceğinizi düşünüyorsunuz.

Ancak şunu unutuyorsunuz. 

Türk; zaman zaman atıl, bilinçsiz gözükse de tarihi bağları güçlü olan, askeri yetenekleri ve örgütlenme gücü yüksek bir millettir.

Türkler, ekranlarda BBG, sonra gelin-kaynana şimdi de evlendirme programları ile uyutabileceğiniz kadar basit, akılsız, mankurtlaşmış, bilincini kaybetmiş bir toplum değildir. 

İşte içinde taşıdığı bu bilinç, zaman zaman dışa vurur, binlerce kilometre uzaktaki soydaşı için ölümü bile göze alır.

Çünkü o kardeşinden ayrı düşmüştür, çünkü o tarihinin ortak olduğunu bilir, çünkü o mazlumun yanındadır.

Tıpkı Doğu Türkistan’daki kardeşleri için çırpındığı, çabaladığı gibi…

Şimdi birileri çıkıp binlerce yıllık Türk coğrafyasının adı Doğu Türkistan’ı “Sincan Özerk Bölgesi” diye tanımlıyor.

Coğrafyayı bilmediğine yanmıyoruz da, temsil makamından bunların söylemesine ve ısrarla söylemesine dayanamıyoruz. 

Tayland’taki; çaresiz, ellerinden kelepçelenmiş, sıra sıra dizilmiş öz be öz soydaşlarımızın görüntüsünden rahatsız olmayanlar, hatta bunların yalan olduğunu söyleyenler var.

Çin zulmünden kaçarken Tayland’da yakalanan, tek amaçları hür olmak isteyen soydaşlarımızın, iade edilme ihtimalleri ortaya çıktığında (28 Aralık 2014/Dünya sussa biz susmayalım) bu köşede şunları yazmıştım:

“Artık susmayalım, tek umutları Anadolu toprakları olan bu 300 insanı, Müslüman kardeşimizi, soydaşımızı sahipsiz bırakmayalım. 

Günlük politik hesaplarla, idareyle, denge politikasıyla rahatlayacaksa vicdanımız üç maymunu oynamaya devam edelim.

Hiçbir denge, hiçbir yaşamdan üstün değildir. İnsan yaşamı önceliklidir diyen modern dünya sussun, biz susmayalım.”

Tüm küçümsemelere, tüm manipülasyonlara, tüm değersizleştirme çabalarına rağmen… 

Doğu Türkistan’ın tek umudu Türkiye’dir… Susmayalım…

Susturmaya çalışanlara, “ırkçılık yapmayın oturun artık” diyenlere inat haykıralım…

Tayland Başkonsolosluğu’nda gözyaşlarıyla Doğu Türkistan sancağına sarılan kardeşlerimiz, müsterih olun…

DÜNYA SUSSA, BİZ SUSMAYACAĞIZ…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Batuhan Çolak Arşivi