Lütfü Şehsuvaroğlu

Lütfü Şehsuvaroğlu

‘Kaçak’ Diyen Kaçıklar…

‘Kaçak’ Diyen Kaçıklar…

Göçmenlere kaçak diyor bizim medya… Hani Sivas’a Hobbit Vadisi açma gafleti gibi bir gaflet bu…

Hobbitler Türk düşmanı bir Orta Batı figüranı ve Orgları yani Türkleri yaratan ve Batı’ya salan o Saruman’ın askerlerine tezgâh çeviren şövalyelerin üzerine itina ile titredikleri Yahudi gibi seçkin bir ırkı temsil ediyorlar.

Biz de onların vadisini Sivas’ımıza yapmayı marifet sayıyoruz.

Tıpkı mankurtların bilinçsizliği gibi…

NTV kanalını dinliyorum ama diğerleri de farklı değil aslında…

Kaçakları taşıyan bot battı, yok şu kadar kaçak kurtarıldı, şu kadar kaçak da öldü. 

Kaçaklar şöyle yaptılar, böyle yaptılar.

Kaçakların bulunduğu köye baskın düzenliyor bir başka sefer de STV…

O da Müslüman geçinen bir tv kanalı…

Orta Batı’nın menfaatleri söz konusu olunca Müslüman liberal fark etmiyor bizim medya onların borazanı…

Göçmen meselesi şu anda Avrupa’nın birinci meselesi…

Nostrodamus’dan beri takip edilen kehanetin korkusu Avrupa’da bir tehdit algısı ve güvenlik stratejisi meydana getirmiş.

Bütün mesele Avrupa’yı işgal edecek üç milyon kara adamın önünü kesmek…

Avrupa’da imigration yani göçmen sorununun terör sorunundan bile öncelikli oluşu boşuna değil.

Kehanetin izini sürmek..

Avrupa buna asırlardır inanmış, şimdi de bu inancını takip ediyor.

Büyük Ortadoğu Projesi bir anlamda bu sorunun mütemmim cüzü…

Avrupa medeniyetinin içinde bir anlamı olan demokrasinin aslında diğer coğrafyalar için bir anlamı yok.

Avrupa ülkelerin demokrasi ile yönetilip yönetilmemesini gerçekte hiçbir zaman sorun etmiş değil.

Bizim mankurtlar sadece sorun ettiğine inanıyor.

Yok Arap baharı, yok demokratikleşme dalgası, yok diktatörlerin gitmesi, yok liberalizm filan…

Avrupa, göçmenlere kaçak dedirtiyor bizim gibi ülkelere…

Ve dünyanın en büyük suçu imiş gibi muamele ettiriyor zavallı insanlara…

Kaçak ne demek yahu?

Ne suç işlemişler? Hangi hapishaneden kaçmışlar? Kaç kişiyi öldürmüşler? Ne yapmışlar?

Kaçakmış…

Bu kadar aptallık olmaz…

Aynı aptallığı ilk göçmen furyasında da yaptırmışlardı bize…

Billboardlarda üzerinde Türk ve Avrupa bayrakları bulunan afişlerde ‘insan ticareti suçtur. Kaçakları yakalatın’ gibi ifadeler içeren sloganları havi duyurularda bulunmuşlardı.

Bizim polisler de o garipleri yakalamayı marifet saymışlardı.

Ben bir zamanlar çok konferans veriyordum polis akademilerinde, üniversitelerde, şehirlerde filan. Hepsinde de lafı oraya getiriyordum. 

Mesela Necip Fazıl anlat diyorlardı, anlatıyordum sonra da Büyükdoğu ülküsüne getirip lafı, o büyük doğunun önünü tıkayan gaflet çukurlarını izah ediyordum. 

‘Niye yakalıyorsunuz, bırakın gitsinler Avrupa’ya’ diyordum.

Yok efendim insan ticareti yapanlara ne diyecekmişiz?. Türünden savunmalar…

İşte siz böyle yakaladıkça ve güya bundan geçinenleri önlemeye kalkınca esas o zaman onların fiyatları artıyor. Her zorluk fiyatı daha da artırıyor. Yol parasına gitmesi lazım değil mi bir insanın gideceği yere. Niçin daha fazla ödesin?

Aslında insan ticaretçilerini teşvik eden bir mekanizma bu…

Türkiye enerji hatlarının geçit ülkesi…

En büyük enerji insan değil mi?

İnsanın seyahati önünde niçin engel oluyorsunuz?

İnsan haklarına aykırı..

Yok eğer insanın seyahatinin önünde engeller ile bir hükmü yoksa insan hakları evrensel beyannamesinin ne işe yarar o beyanname?

Evet yeni bir insan hakları evrensel beyannamesi yazmalıyız.

Para ve bilgi serbest dolaşıyor da insan niçin serbest dolaşamıyor. İnsanın seyahati önündeki bütün engeller bugünden itibaren kaldırılmıştır demeliyiz.

Sınırları açmalıyız. İki taraflı gelen gelsin de gitmek isteyen niçin gidemesin.

Türkiye aptallar ülkesi mi?

Mankurtlar ülkesi mi?

Hobbitler ülkesi mi?

Suriye’den gelen göçmen sayısı üç milyona yaklaştı. Avrupa üzerine düşen yükümlülüğü yapmadı. 

Bu, elimizde en büyük koz oysa…

Sınırları açacaksın ve göçmenlerin yarısı da Avrupa’ya gidecek. İşte o zaman Merkel de diğer Avrupa hâkimleri de hizaya gelecekler.

Sen Avrupa’nın bekçi köpeği misin?

Sen Avrupa’nın eşiğindeki dilenci misin?

Sen sarayın müştemilatında odacı mısın? Bahçıvan mısın?

Sen Avrupa’nın güvenlik stratejilerini yerine getiren polis misin?

Giren niçin çıkamayacak?

Hangi hudut kapısından çıkarsa çıksın…

Size ne kardeşim?

Kaçakları yakalamayı marifet sayan Müslümanı gâvuru ile gazoz medyamız ancak Sezen’in şarkılarıyla gerçeğin farkına varabilir.

O yüzden kaçak göçmen sorunu şiirimi Sezen’e ulaştırın ve o da bu sözleri bestelesin, bir şarkı yapsın…(yer darlığından yarın yayınlayacağım şiiri)

O zaman mankurtlaşan medyamız garibanlara kaçak demeyi bırakır ve insan ticareti yapanların ekmeğine yağ sürmez belki…

Yıllardır uyarıyorum; Türkiye’yi uluslararası göçmen kampı yaparak Avrupa’yı rahatlatmak istiyorlar.

Düşünün biz beş yüz bin peşmergeyi misafir ettiğimizde İtalya’da bin beş yüz peşmergeyi denize dökmüşlerdi. Şimdi İtalya’da gösteriler var. Göçmenlerle aynı mahallede yaşamak istemiyormuş İtalyanlar. Göçmen sorununu en çok hisseden İtalya diğer Avrupa ülkelerinden yardım istiyor. Yalnız bırakıldığını düşünüyor. Ya Türkiye? Türkiye etrafı karıştırılan bu kadar problemli komşulara sahipken onun güvenlik stratejisini hazırlayanlar hobbit zekâsı ile salaklığı sürdürmeye mezunlar mı?

Artık Türkiye’yi yönetenler akıllarını başlarına devşirmelidirler. Medya da öyle…

Hobbit merakından ve mankurtlaşmadan kurtulmalıdırlar.

Avrupa’nın bekçi köpekliğini de bırakmalıdırlar.

Tayyip Bey tarihe geçmek istiyorsa, Ahmet bey tarihe geçmek istiyorsa yapacakları bir şey var:

Acilen insan hakları evrensel beyannamesi yeniden yazılmalı deyip bir şura toplamalıdırlar.

Bütün dünya ülkelerinden temsilcilerle bir hafta sürecek bir toplantı…

Herkes gelir nasıl olsa İstanbul’a onları bir hafta misafir edin ülkemizde…

Birkaç yazar ve çok bilmiş entel de konuşma filan yapsın. Liberaller de geyik muhabbetlerine devam edebilirler…

Televizyon yorumcusu yeni yetme İslamcılar da iki üç lakırdı edebilirler… Arap baharı, demokrasi, filan…

Ama sonunda şu üç madde bütün dünyaya açıklanmalı ve sınırlar hemen açılmalı.

Osmanlı zamanındaki gibi.

Horasan’dan İspanya’ya kadar sınır tanımamalıyız.

Küreselleşme gereği bilgi ve para serbest dolaşıyor.

Bilgi ve para kimin için? İnsan için. İnsan niçin serbest dolaşamıyor?

İnsanın seyahat özgürlüğü önündeki bütün engeller kaldırılmıştır.

Tayyip Bey elinde telefon hudut kapısını arıyor:

“Alo evladım açtınız mı sınırları”

“Açtım sayın Cumhurbaşkanım.”

“Hayırlı olsun…”

İşte o zaman Batı’yı, şımarık Merkel’i, Holland’ı filan dize getirebilirsiniz.

Gece hemen Avrupa Konseyi toplanır. Komisyonlar toplanmadan… Malum önce komisyonlar toplanır, sonra konsey kararı alınır, bu da birkaç ay sürebilir.

Ama durum acil olduğundan hemen toplanırlar ve Konsey kararı alırlar.

Türkiye’nin bütün borçlarını silelim. Ne rüşvet verirsek verelim de yeter ki Nostrodamus’un kehaneti olmasın…

Paraları onların olsun. Diye cevap vermeli Sayın Başkan.

Ertesi gün yeni bir konsey toplantısı.. Bu sefer üyelik müzakereleri başlasın derler.

İşte o zaman üye olduğumuz zaman Avrupa kararlarına ortak olan bir ülke olarak birlikte dünya barışı için yeni bir şeyler yapabiliriz…

Üst aklımız var mı?

Bunları hiç düşünüyor mu?

Yoksa herkes mankurt ile hobbit mi olmuş?... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Lütfü Şehsuvaroğlu Arşivi