Hürriyet’in küfürbazları
Gündem aynı. Başbakan Erdoğan’ın Aydın Doğan’a getirdiği eleştiriler. Doğan grubunun verdiği cevaplar.
Yalnız grubun kimi yazarları işi öyle bir noktaya getirdi ki, hakikaten okumak bile utanç verici.
Aslında seviyenin bu kadar düşebileceğini tahmin etmek zor değildi. Çünkü Hürriyet Gazetesi epey zamandır böyle bir uslupla okuyucuya hitap ediyor.
Başbakan Erdoğan’ın Aydın Doğan’a yönelik eleştirilerine cevap vermek adına, bu kadar küçülmek, bu denli bayağılaşmak, böylesine kendinden geçmek, çalıştığı grubu ya da şirketi savunmanın çok ötesinde bir ruh hali olmalı.
İşin tuhafı, hemen her Pazar yazısını, aşka, şaraba, bir şekilde kaybolan değerlere duyduğu özlemi anlatmakla geçiren Ertuğrul Özkök’ün yönettiği gazete, her gün yeni bir ‘küfürbaz’ üretiyor.
* * *
Daha önce bir başka yazarı üzerinden sormuştum.
Şimdi Mehmet Y. Yılmaz’ı da dahil ederek soruyorum.
Ertuğrul Özkök...
Bu kadar küfürbaz, böylesine sokak ağzıyla yazı yazan adamları aynı gazetede nasıl bir araya getirdin?
Millete ‘bidon kafalı’ diyenler, ‘göbeğini kaşıyan adam’ diye hakaret yağdıranlar senin gazetende.
Çanakkale kahramanlarına dil uzatanlar senin gazetende.
Ağzı bozuk ve cahil şairleri sen ‘düşünce adamı’ diye pazarlıyorsun.
‘Allah ile aldatmak’ deyip ‘şahane’ işler çevirenler, senin sayfalarında hayasızca benzetmeler yapıyor.
Hatırladın mı, şöyle yazıyordu köşesinde:
‘Ülke, aydınlanmanın önünü açanlardan biri olan adamın anıtlaşmış eserlerini yaratan açıktaki o büyük kafasını bırakıp fermuarının arkasındaki küçük kafasıyla uğraşıyor.’
Hüseyin Üzmez’in kepazeliğini eleştirmek adına kendi fantezilerini dile getirenleri hiç saymıyorum.
Bize bu cevabı borçlusun Ertuğrul Özkök.
Aydın Doğan’ın gazetesinde köşe sahibi ve yönetici bir adamın ‘Benim, Aydın Doğan’ın talimatlarıyla fikir değiştiren ve sadece onun istediği doğrultuda yazılar yazan birisi olduğumu ispatlayamazsanız, şerefsizsiniz!’ satırlarını, ülkenin Başbakan’ına hitaben nasıl yazdığını açıklamak sana düşer.
* * *
Aydın Doğan, kuvvetle muhtemel olup bitenin farkında.
Geri çekilmesi gerektiğini, kendisine ayrılan yerin geçmişten çok farklı olduğunu görüyor.
Ama eski alışkanlıklarını terkedemeyen kurmayları, belden aşağı bir üslupla ayakta durmaya çalışıyor.
Onlara yardımcı olalım.
Şunu kabul etmekle işe başlayabilirsiniz.
Bu yeni dönemde sahip olduğunuz medya gücünü, geçmişte olduğu gibi şantaj, tehdit, manipülasyon, hükümet düşürme, bakan tayin etme, iş takibi ve milletin değerlerine saldırı aracı olarak kullanamayacaksınız.
En azından eskisi kadar rahat olamayacaksınız.
Avazınız çıktığı kadar yalan ve iftirayla yayın yapıp, kısık sesle özür dilemeyeceksiniz.
Yani sözün kısası, gazeteci olacaksınız.
Hepsi bu kadar.
* * *
Unutmadan.
Bu hengamenin ortasında gözden kaçırmış olabilirsiniz.
İstismar ettiğiniz, istediğiniz gibi sağa sola çekiştirdiğiniz, kendinizi sözcüsü ilan ettiğiniz kapılar yavaş yavaş kapanıyor.
Siz kaybediyorsunuz.
Türkiye kazanıyor.
Bu kadar açık.