Okyanus Ötesindeki Adam
Arzunun pençesinde kavrulan yalnız adam
Bir kafeste hayâlin perdesinde buluşur
Yıllardır görmediği nâzenin sevgiliyle
Ve birden odasına binbir vuslat doluşur
Nice günahlarını sarıp sarmalar adam
Koşar yıldızlarını bulmak için yeniden
Unuttuğu yerde ki, asırlar geldi geçti
Bir şarkı hatırladı belki o zamanlardan
Bir lazer topu gibi ruhunu deldi geçti
Kendi öz şuasına sarışıp durdu adam
Gülüp durdu şarkılar, şarkıcılar beriden
Salonlar ve meydanlar seyirciyle ürperdi
Arındılar genç kızlar dantelli tülbentlerden
Mavi cadı düğüne kompetiler serperdi
Güveysi tereddüde sığınıp durdu adam
Bir daha mı, asla, tövbeler olsun dedirten
Erguvan heyûlâlar sarınca etrafını
Bu sahte zaferlerden bu nedâmet hissinden
Kalıp da ortalarda seçmeyip tarafını
Pejmürde bir iç çekişe karışıp durdu adam
Arzunun pençesinde kavrulan yalnız adam
Işıktan günahları, mütereddit vahları
Buluşturur gizinde okyanus ötesinin
Artık kime ne fayda çektiği eyvahları
Şimdi bedbîn binevâ nârıyla yanar adam
Bu şiiri yıllar evvel yazmışım.
Herkesin okyanus ötesindeki adama ram olduğu yıllarda.
Uyarılarımıza kimsenin kulak asmadığı yıllarda…
Ama bugün okyanus ötesindeki adama veryansın edenlerin de üslubunu çok çirkin buluyorum.
Bunlar muhtemelen okyanus ötesindeki adama gidip de nemalanamayanlar olmalı…
Yahut da karşı tarafın beğeneceği lafları etmenin dayanılmaz rehavetini yaşadıklarından dolayı bu çirkin üsluba sarılıyorlar.
Bunlardan birisi Cem Yılmaz’ı sollayacak bir komedi sanatçısı gibi bir gazeteci…
Şüpheleniyorum ondan..
Ne yalan söyleyeyim; bilirsiniz, her şeyi açık açık konuşmayı severim, şüpheleniyorum evet. Mutlaka bir yerlere çalışıyor olmalı…
…
Neyse biz şiirimize dönelim.
Güveysi bir iç çekişe sığınıp duran ve şimdi bedbin, binevâ narıyla yanan bu okyanus ötesindeki adamın Türkiye’ye geleceği daha doğrusu getirileceği gün üzerinden bir planın İngiliz Yahudi medeniyeti tarafından hazırlandığını biliyorum.
Bunun gün ve saati üzerine sayısız senaryolar yazılıyor.
Bu senaryoların muhtemel karşı senaryoları da devrede…
Kaçınılmaz Koalisyon
AKP - CHP Koalisyonu Olmazsa AKP - MHP Koalisyonu olur.
Hiç merak buyurmayın efendim.
Sayın Öneş açıkladı.
Ak Parti ile CHP koalisyon yapacak.
Kürt sorunu çözüm sürecinin mimarı Erdoğan idi.
Bütün yandaş ve yanaşma medya ballandıra ballandıra çözüm sürecinin mimarının yüksek hasletlerini yazmakla memur idiler.
Gerçekten çözüm süreci üzerine oturmuştu Ak Parti’nin yeni Türkiye planı. Çözüm süreci üzerinden huzur devşirildi.
Meğer yapmaymış.
Bütün bu süreçler saçma imiş.
Sayın Erdoğan inkâr edince medyamız da paralel açıklamalara girişmeyi marifet saydı.
Aman Allahım meğerse Sayın Erdoğan’ın hiç haberi yokmuş…
Bence de öyle…
Çözüm süreci aslında Cevat Öneş’in dayattığı bir şey…
Yani MİT’in…
Hatırlayın.
Sayın Erdoğan “idamlar geri gelsin” diye bir açıklama yapmıştı.
Çözüm sürecinin arefesinde, hatırladınız mı?
O gece televizyonlara çıkarak derin MİT’in görüşünü beyan eden biri vardı: Cevat Öneş…
Yavaş yavaş sakin sakin sürecin önemine işaret etti ve eğer çözüm süreci olmazsa birden bire yumuşak bir üslupla konuşan Öneş’in kesin hükmünü açıkladı: AKP dağılır.
Hemen o gece çözüm süreci inşa edildi.
Eğer Öneş televizyona çıkıp konuşuyorsa bilin ki bir yerler konuşuyordur.
Seçimden önce de konuştu. MİT tırları meselesinde…
Anladım ki, seçim sonrası sürpriz gelişmelere gebedir ve AKP tek başına asla iktidar olamayacaktır. Zira tırların yakalanması meselesinde hiç de klasik iktidar savunması yapmıyordu.
Her ülkede böyle şeyler olur ama yakalanan cezasını öder mealinde sözler sarf etti…
Öyle ya devletin bir kesiminin dış politikada gelinen süreci yeniden yapılandırma gayreti olmalıydı.
Esad’ın gitmesi üzerine senaryolar boşa çıkmıştı ve biz ABD’nin Suriye politikasındaki değişikliği keşfedememiştik.
Şimdi bunun ya ceremesi çekilecekti ya da diplomasimiz yeniden dış politikadaki sapmaları rehabilite edecekti.
Bu anlamda CHP ile koalisyon aranıp da bulunamayan büyük bir fırsat çıkarıyordu devletin önüne…
Bugün bu fırsatın değerlendirilme gönüdür.
Ak Parti’nin yalnız başına yapamayacağı bu rehabilitasyonu CHP kanadına sahip bir milli koalisyon modeli pekala deruhte edebilir…
Bu anlamda Öneş’in Ece’nin programında söyledikleri de ilginçti.
Yine herkesin gözünden kaçtı.
Esas devlet yavaş ve derinden konuşurdu.
HA OLMAZSA NE OLUR?
Evet, öngörüm: Sayın Öneş’in yani her zaman dediği olan, zaman zaman Davidlerle iş tutan asıl mesuliyet hissindeki yapının da öngördüğü CHP’li koalisyonun kaçınılmazlığı…
Yok bunu bile beceremezse Türkiye yeni krizlerle çalkalanıp sonra farklı bir biçimde tekrar durulanacak.
Bu arada acı kayıplar verilecek.
Kime rast gelirse artık…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.