Kerime Yıldız

Kerime Yıldız

Erol Güngör’e Ne Kadar İhtiyacımız Var?

Erol Güngör’e Ne Kadar İhtiyacımız Var?

Rahmetli Erol Güngör, Vedâ Hutbesi’ni her okuduğunda ağlarmış. Ben de kadınlar bahsini okuduğumda gözlerim dolar. Bu toplumun, sürekli İslâm’da kadının yerini tekrar eden hocalar kadar İslâm’ın bugünkü meselelerini tahlil eden sosyologlara da ihtiyacı var. Bu ülkenin geçirdiği târihî ve sosyolojik süreçleri; millî dinamiklerini; evinden çıkmayan dindar Osmanlı kadınının, babası, eşi veya âbisi cepheden dönmeyince neler yaşadığını bilmeden kadının çalışma sürecini sağlıklı konuşamazsınız. Sultan Hamid Han din düşmanı mıydı da kız liseleri açtı? O liseler olmasaydı savaş mağduru Osmanlı kadını nasıl ayakta kalacaktı?

Bu ülkenin sosyolojik gerçeklerini de görmeden olmaz. “Kadın evinden çıkıp dışarıda çalışmasın.” diyen bir hoca, aynı cümleyi, herhangi bir köyde sarf etsin de göreyim. Kadınlar bayram eder; erkekler isyan. Kadının her işi dışarıda ama, gelir getirmiyor ve ev işi kabul ediliyor. Hadi çözün hocam!

Bir önceki yazıma verilen sesli tepkilere alışığım. Alışamadığım sessiz olanları. Sessiz nasıl oluyor derseniz, orası bende kalsın. Seslilerden daha derin ve ağır. Derin tesirler dilsiz olurmuş ya derin tepkiler de öyle. Bazı gerçeklere sessiz tepki veren beyler, o gerçeklerin biz kadınlarda nasıl derin yaralar açtığını biliyorlar mı acaba?

Ben de biliyorum, erkeklerin alkışlayacağı, onların medâr-ı iftiharı olacağım, “Ama bu kadınlar da çok oluyor canım” türünde yazılar yazmayı. Âlâsını yazarım. Hattâ, toplanıp beni Nobel barış ödülüne aday gösterirler. Ama, hayatım boyunca erkekleri kolay kandırılacak, yönetilecek varlıklar olarak görmedim. Kendim misâli birey olarak gördüm ve açık fikirli oldum. Şunu anladım ki erkekler açık sözlü kadınlara alışık değiller. 

Yazar dediğimiz zaman bile erkekleri kastettiğimiz bir ülkede yaşıyoruz. Hiçbir zaman “erkek yazar” demeyiz.

Siyâsî partilerin erkek kolları olmadığı gibi. Bir üniversite hocası, bana şöyle demişti:

“Sizi tanıdığım için çok memnunum. Sizden, ‘kadın yazar’ dememeyi öğrendim.” 

Sürekli ekonomik özgürlüğü olunca yuva yıkan kadınları örnek veriyoruz. Peki, erkeğe muhtaç olduğu için veya Allah rızası için dayanılmaz çileler çeken kadınlar ne olacak?

Azıcık kadın hakkı diyen yazar hanımları, feminist veya âile kurumunu dinamitleyen kadın etiketi ile yaftalamak çok haksızca. Peşin hükümlerimizi, korkularımızı bırakırsak ne güzel anlaşabiliriz oysa. Kendimi bildim bileli feminizme karşıyım. Kadını yüzde yüz koruyan bir dine inanıyorum. Yüzde yüz kadından yana bir Peygamberin ümmetiyim.

Niye feminizmden medet umayım ki.

Ama bir de gerçekler var. Çok acı gerçekler. Buyurun okuyun.

Fakülte yıllarındayken başörtü yasağı gelince, taşradan gelen birçok arkadaşımız maddî sıkıntı çekmeye başladı. Âileleri, okula gitmemekte ısrar ettikleri için para göndermiyordu. Bu duruma çâre arayan öğrencilerden bir kaçı, dindar işadamlarının olduğu bir kuruma yardım istemeye gitmişler. Burs niyetine. Son derece yuvarlak bir teklifle geri dönmüşler. “Ne gerek bunca sıkıntıya?” demiş, bizim işadamları. “Parmağınıza halka takmayı kabul edin. Bütün sorunlarınız bitsin.” Bunun ikinci eş olma teklifi olduğunu anladınız sanırım.

Hepimiz yıkılmıştık. Meğer az yıkılmışız ki ikincisi geldi. Parasızlıktan ortada kalan kızlar oldu. Bunu mişli muşlu anlatmıyorum; çünkü kendi okulumuzda oldu. Mücâhid delikanlılar, ortada kalan bu kızlara tâlib oldular. Hemen nikâh kıyarlarmış efendim. Onları kurtarmaya hazırlarmış. Para verin o zaman… Bu kızların hemen hepsi, dar gelirli Anadolu kızlarıydı. Arkadaşlarla bir araya gelip şu kararı aldık. “Bu okullar bitecek.

Ne eksik ne fazla anlattım. Bu iki hâdiseyi, varın istediğiniz gibi yorun. Bunları yaşayan kızlardaki sarsıntıyı da dikkate alın lütfen.

Yazık! Erol Güngör gibi İslâm’ın bugünkü meselelerini tahlil eden ilim adamları yetişmiyor artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Kerime Yıldız Arşivi