Diyarbekir’de örgütün madama kontenjanından belediye başkanı Kaşınak buyurmuş: “Tahammül sınırları (nı) zorlayan bir noktaya gidiyoruz. Bunu yapmasınlar, kazdıkları kuyuya düşerler. Kazdıkları kuyu ne kadar derin olursa, düştükleri çukur da o kadar derin olur.”

Adeta hikmet yumurtlamış! Esasında bizim hislerimize tercüman olmuş!

Evet, gerçekten tahammül sınırlarını zorlayan bir noktaya gidiyoruz. Kazdıkları kuyuya düşecekler, ne kadar derin kazdılarsa, o kadar derin çukura düşecekler!

Daha ne demiş Kaşınak?

“Devlet, gelip benim belediye başkanımı gözaltına alırsa, ben de özerklik ilan ederim”

Hadi ne duruyorsun? Özerklik ilan et. 

Senin özerkliğin şehid kanları üzerine mi kurulacak?

O zaman unut onu! Daha bu millet son sözünü söylemedi!

Sen Artuklu’nun, Akkoyunlu’nun bin yıllık başkenti Diyarbekir’de, Kara Amid’de oturup millete kafa mı tutuyorsun? 

Özerk takılacaksın, özünü mü yöneteceksin? 

Bunda gerçekten samimi misin? Samimiysen, biz de samimi olalım. 

Yarın Türkiye’nin birçok vilayetinde, “benim vergimden teröristleri besleyen belediyelere pay verme!” eylemleri başlayınca ne yapacaksın? 

Yeter ülkeyi tükettiğiniz!

Bir taraftan insan unsurunu tüketiyorsunuz, gencecik fidanları kalleş tuzaklarla şehid ediyorsunuz, diğer taraftan millî geliri berhava ediyorsunuz. 

Üretin, yapın, kendinizi böylece gösterin! Siz habire yiyerek-içerek ve öldürerek kendinizi ispat ediyorsunuz. 

Millet buna bir gün “dur” der! O zaman kaçacak delik ararsınız.

Hani bir zamanlar bölgenin petrolünden pay istemiştiniz... Neden ısrar etmediniz? Bölgenin petrolü ne ki? Türkiye’nin enerji ihtiyacının kaçta kaçını karşılıyor?

Sizin siyasetinizde akıl yok, mantık yok, hesap yok, kitap yok... Ülkenin büyük çoğunluğuna saygı yok... Her halükârda düşmanlık var; şiddet var, kan var. Vicdan yok, ahlâk yok. Senin vicdanın olsa, Silvan’a gittiğinde oyuncak tüfekle oynar gibi özerklik hendekleri açan asalaklara seslenir, onları güvenlik güçlerine teslim olmaya davet ederdin. 

Sen hendek kazarak, silah kullanarak mı özerk yönetim kuracaksın? Diyarbakır’ın hendekleri ve surları hazır zaten, hadi durma özerk yönetime hemen geç!

Ama benden bir şey isteme! Elektrik, gaz, su ve elbette devlet yardımı!

Gerçekten tahammül sınırlarını zorlayan bir noktaya gidiyoruz. Alçaklık, haysiyetsizlik, hıyanet sürüp gidiyor. 

Bu ülkenin hangi temeller üzerinde kurulduğunu, nasıl bir tarihe varis olduğunu bilmiyorsunuz. Size bunu eğitim sistemi öğretmedi. Fakat öğreneceksiniz! Hayat öğretecek. İddialarınızı bir bir terk edeceksiniz. 

Hendeklerinizi ya kapatacaksınız, ya da cesetlerle dolacak!

Verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü özür dilemeyeceğiz.

Sende üç kuruşluk feraset olsa, sesini keser, devletin sağladığı imkânlarla şehrini yönetirsin. Fakat senin derdin bu değil ki... 

Gelelim asıl özerkliğe: Senin özerkliğin PKK’ya rest çektiğinde başlar! 

Hadi göster özerkliğini!