Bu Ateş Söner, Ama Nasıl Söner?
Anadolu tarih boyunca ihanetlerden çok çekti. Hele de İngilizler…
İttihatçıların hüküm ferman olduğu devirlerde, İngilizler Arapları Osmanlı’ya karşı kışkırtarak bulundukları bölgelerdeki petrol kuyularına sahip olmak istiyorlardı.
O günlerin en görkemli ve de başarılı casusu Lavrens devrede.
Bu kişi Arapça’yı iyi öğrenmiş, aynı zamanda Arapların tarihine de vakıftı…
Lavrens (Lawrence), Arap milliyetçiliğinden girerek Osmanlı Arap düşmanlığını körüklemiştir. Ona göre Osmanlı, Arapları sömüren bir emperyalist devlet…
İttihatçıların havası; uygarlık, hürriyet gibi içi boşaltılmış sloganlar.
Buna karşılık, Lavrens’ın hem istihbarat tecrübesi, hem de İngiliz taktiği gibi elinde oldukça kuvvetli argümanları vardı. Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal’ı kullanarak çöl taktiği yapmış olduğu tüm savaşları Osmanlı Ordusu başlıca istihbarat zaafı yüzünden kaybediyordu… Sonunda Arap dünyası bugünkü perişan haline geldi.
Artık köylerde bile taş taş üzerinde kalmadı. Canını kurtaranlar yine de Anadolu’ya sığındılar. Başımızdaki PKK belası aynı oyunların devamıdır.
Yine parçalanma, yine Kürt ve Türk çatışması.
Devleti yıllardır uğraştıran bu belanın uhdesinden gelemeyişimizin nedenlerinden en önemlisi, ülkenin bir bütün halinde terör karşısına çıkamayışıdır.
Muhalefet bir yana çekiyor, cemaatçisi diğer yana çekiyor…
Cemaatçi ekranlarda her akşam terör bağlantılarının gövde gösterilerini izliyorsunuz.
Müzmin muhalefet keza öyle…
Askerin ve polisin kırılması bir bakıma da muhalefet ile intikam peşinde koşan cemaatçilerin pek de zorlarında değil. Savcılık şirket araması yaptırdı diye ellerindeki pankartlarla sokağa nasıl fırladıklarını gördük, be adam bir sefer de şehit Mehmet için sokağa fırla da niyetini anlayalım. Onu yaparsa HDP’yi küstürür, İsrail kızar..
Bu terör yeni değil, bunun başlangıcında Doğu Devrim Kültür Ocakları var. O zamanlar bu kesimin sırtını CHP sıvazlıyordu. Onun otağına büyüyerek bu hale geldi…
1978’lerden başlamak üzere yakıp yıktıkları köyler ve de katlettikleri binlerce Kürt ailesinin acıları var. Öcalan’ın idam olayı var…
Şimdi herkes idam diye bağırıyor.
Geçmişte “Örgüt bir daha olay yaparsa idamı da yaparız” şeklinde halkı uyutanlar bugün de kenara çekilerek şartlı şortlu muhalefet yapıyorlar, başka yaptıkları bir iş yok.
Neden doğrunun yanında olmuyoruz?
AK Parti iktidar olduğunda tam 30 bin insan bu terörün kurbanı olmuştu. Şimdi gelinen noktada ateş kesiliyor bağırıyorlar, operasyonlar yapılıyor yine bağırıyorlar.
Peki nasıl olacak bu iş?
Bunun üçüncü şıkkı; ver kurtul, bunu mu istiyorlar?
Ülkede teröre karşı birlik olmayışı bir tarafa, son olaylarda istihbarat zaafının olduğu görülüyor. İstihbarat oldukça önemli… Yöre halkı bu konuda ketum davranıyor, zannediyor ki bu ateş sadece askeri yakar, yarın başına geleceklerden habersiz.
O yüzden halktan istihbarat gelmiyor, gelmeli...
Biliyor musunuz? İsrail’in ülkemizde resmi-sivil 30 bine yakın ispiyoncusu var.
Etek aldığınız mağazadan tutun da araba parçası satana kadar kendinden olan kim varsa hepsine aşağı yukarı istihbarat görevi verilmiştir.
Bizim ise en başta canlı istihbarat olmak üzere görüntülemelerde bir zaaflık var.
Hendek kazıyor, mayın döşüyor; hiç gören eden yok mu?
Veya o güçlü kameralar ne işe yarıyor?
Doğrusu bu kadar başarılı hava operasyonları şimdiye kadar yapılmamıştır.
Ancak, şehir örgütlenmesinde başarı sağlanamıyor. Asker gidince çıkıyorlar, gelince yine saklanıyorlar. O yüzden bu belayı birlik olmamız halinde kısa sürede aşabiliriz.
Değilse, devleti daha çok uğraştırır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.