Erbay Kücet

Erbay Kücet

Siyaset-Ahlâk Buluşması

Siyaset-Ahlâk Buluşması

Toplum halinde yaşayan insanlar, birbirlerine karşı ve topluma karşı sorumludur. Bu sorumluluklarını toplumun genel ahlak ilkeleri ve belirli prensipler çerçevesinde sürdürürler ki buna ahlak denilmektedir. Arapçadan dilimize geçen ahlak konusu dünya tarihi boyunca konuşulan bir kavram olmuştur. Bu konuda ciltlerle eserler verilmiş, çeşitli ortamlarda ahlak anlatılmıştır. Neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir kavram olan ahlakla ilgili bir yazıyı kaleme almanın ne denli zor olunduğu bilinciyle yazıyorum. Ancak ahlakın tek başına bir kavram olmadığı, toplumu oluşturan temel değerlere anlam katan bir kavram olduğunu burada belirtmekte yarar vardır. İçinde yaşadığımız çağın diğer konularda olduğu gibi ahlak konusunda da erozyona uğradığını, adeta fırtınadan arta kalan bir gemiyi andırdığının da altını çizmek gerekmektedir.

Belli bir davranış biçimi olarak tanımlanan ahlakın kendimizin ve başkalarının eylemleri hakkında veri¬len yargılar olduğunu ifade ederken ahlak kaygısının eğitim, sanat, spor, hukuk alanlarında zayıf kaldığı gibi siyasi alanda da hissedilmesi normaldir.  

Bu konuda atılacak adımlar ve yapılacak şeyler bellidir. Konuyla ilgili olarak çalışma yapanlar kısaca çözümü ‘milletimizin tarihinde göstermiş olduğu yüksek ahlakı örnek alarak, onlar gibi yaşamaya çalışmamız’ olarak belirtmektedirler.  Yani bir başka ifadeyle ‘geçmişimizde olan hasletlerin özümsenerek ondan sonraki nesillere aktarılması’ olduğunu söyleyebiliriz.

Günümüzde siyaset ve ahlâktan birlikte bahsettiğimizde, siyaset ahlâkından çok siyasetçilerimizin ahlâkı gündeme gelmektedir. Siyasetçilerimizin ahlâkı konuşulduğunda siyaset ahlâkı sorgulanmaktadır. Böylece siyasetçinin içinde yer aldığı siyaset düşüncesi değil, siyasetçinin siyasal davranışı ele alınmaktadır.

Akıl, insana ahlaklı olmayı telkin ederken, kalp de insanın ahlaklı olmasını istemektedir. Hemen herkes dinden veya dini bir konudan bahsederken ahlakı ön plana çıkartmaktadır. Peygamberimizin ‘güzel ahlakı tamamlamak’ için geldiğini beyan ettiği din tanımına filozofların ‘insanın kendini bilmesi’ açıklamalarını da hatırlayalım. Adalet, merhamet, iyilik, güzellik, sorumluluk, görev, dayanışma, dürüstlük, vicdan bütün toplumlarda olması gereken kavramlar olduğunu ahlakın da bu ve benzeri evrensel ilkelerden çıkarıldığını söyleyebiliriz.

Bugün sokağa çıkan, internete muhatap olan, televizyon seyredip radyo dinleyen, gazete ve dergi okuyan herkesin ciddi bir ahlak aşınmasıyla karşı karşıya olduğunun altını çizerken, ahlakın sadece din ile ilişkili olduğunu bilerek bir zamanlar ahlaki değerlerden uzak kalındığını da unutmayalım. İnsan ilişkilerini kanun ve mevzuatlarla düzenlemeye gayret ederken öte yandan temel meselemiz insanı ihmal ettiğimizi de belirtmemiz lazım diye düşünüyorum. O nedenle ahlak ve ahlakın getirisi olan değerlerden uzaklaşmamamız, hatta ülkemizde derinleşen insan meselelerinde ahlaki kaygıyla hareket etmemiz gerektiğini ifade etmeliyiz.

Ahlaklı bir toplum oluşmasını isterken, ahlaklı nesillerin nasıl yetişmesi gerektiği üzerine düşünülmesi gerektiği bilinciyle üniversitelerimizden tutun da en küçük birim olan ailelerimize varıncaya kadar her bireye görev düştüğünü belirtirken özellikle siyasi ilişkilerde toplumun önde gelenleri olarak politikacılarımıza daha çok görev düştüğünü söyleyebiliriz.

Ahlak kavramı genellikle kurallara uymak şeklinde tarif edilirken ülkelerin çıkarları değiştikçe ahlaki bakış açılarının da değiştiğini gözlemlemekteyiz. Ahlak ve siyaset konusu birlikte düşündüğümüzde problemli olduğunu söyleyebiliriz. Siyasetin amacı fertlerin kendileri için uygun gördükleri iyi hayat tarzlarını olabildiğince az sınırlama ile yaşamalarını sağlamaktır. Ahlak elbette vazgeçilmez bir konudur. Hayatımızın her alanında ahlaklı olmak zorundayız.

Hiç şüphesiz insani sorunların başında ahlakiliğin önemsenmesi yatmaktadır. Ahlakın toplumsal ve siyasi yapımızda yeniden ve etkin bir şekilde yer alması için çalışmalıyız. Ahlak siyaseti etkilemeli ve yönlendirmelidir. Zira ikisinin de özünde mutlu olma çabası vardır. Siyasetin ahlakını sadece siyasetçiler tayin etmemelidir. Her türlü zulüm ve sömürüye karşı küresel bir ahlak bilinci oluştumalıyız.

Ahlak, insan eylemlerinin olduğu her alanda geçerli olan bir durumdur. Yaşadığımız çağda siyasi faaliyetlere baktığımızda ahlak ve siyaset bağlantısının var olması gerektiği ve asla vazgeçilmez kavramlar olduğu bilinciyle; ahlakın egemen olması dileğiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erbay Kücet Arşivi