Bir şekilde okumaya devam ediyoruz. Hayatımızın olmazsa olmazları arasında önemli bir yer tutan kitapları seviyor, okuyor ve tavsiye ediyoruz.

Fatih Vural’ın söyleşisiyle yayına hazırlanan ‘Yaralı Ceylanlar Kulübü’ kitabında gönlünüz yanmadan girilemeyeceği uyarısı yapılırken Mim Kemal Öke’yle ilgili bazı bilinmezlerin bilinmesine yardımcı olunuyor.

Mason bir dedenin torunu Mim Kemal Öke’nin down sendromlu Nazlı kızının doğumuyla birlikte hayat çizgisindeki değişim anlatılırken aynı zamanda Öke’nin tasavvufi eğiliminin başlaması, Demokrat Partili bir çevrede yetişmesinin ardından  İslâmî duyarlılığını üniversite yıllarında kazanması konuları Öke ile yapılan sohbette  aktarılırken Türkiye’nin farklı bir yönüne de parmak basılıyor Sufi Kitap imzasıyla Yaralı Ceylanlar Kulübü’nde.

Bir başka yayın ise, Âtıf Bedir’in Cümle Yayınları’ndan çıkan Yarasını Saklayan Şehirler. Yeryüzünde yolcu olduğunun bilinciyle yaşayanların evleri kalpleridir. Yani aslında insanın çabası kendi evine doğrudur. Yazarımız ‘Yarasını Saklayan Şehirler’de gezdiği, dolaştığı veya okuduğu birçok şehri kendi nazariyesinden aktarırken edebi dili de ihmal etmemiş. Özellikle İstanbul, Ankara, Kahramanmaraş ve Kudüs’le ilgili izlenimlerini Nuri Pakdil ve Cahit Zarifoğlu’nun ekseninde yazmıştır. Âtıf Bedir belgeselci gözlüğüyle gördüğü yerleri sanatçı duyarlılığıyla kaleme alırken yazı ustalığını da konuşturmuş.

Aynı yayıncının ‘Ömrüm Ateşten Gömlek’ Dr. Ahmet Cebeci ile yapılan Nehir Söyleşisi. Bulgaristan’da başlayıp Türkiye’de devam eden hayattan kesitleri yaşayan birinden dinlemenin hazzını yaşıyorsunuz satır aralarında. Soydaşlarımızın geçtiğimiz yıllarda asimilasyon karşısında çaresizlikleri içinde ürettikleri çareleri bugünün insanına aktarmanın ne denli zor olduğunu görüyoruz. Ahmet Cebeci’ni sıkıntılı ve acılı hayat hikayesinde kendimizi bulurken ona uygulananların çoğunu bu ülke insanına da reva görüldüğü yılları hatırlıyorsunuz. Balkanlarda Osmanlı ve İslam tarihi gibi eserlere imza atan Cebeci anlattıklarıyla tarihin derinliklerine sayfa açarken öte yandan dünyanın sessiz kaldığı olaylara da ışık tutuyor. Belene kampında yaşanılanlar, öğretmenlik günleri, ailesinin çektiği eza ve sıkıntılardan sonra Türkiye’ye kaçış öyküsü sinema diliyle anlatılırken Türkiye’deki dostlarıyla yapılan görüşmeleri akıcı bir dille okumuş oluyorsunuz.

Son kitabımız ise Fuat Eren’in Şule Yayınları arasında yayımlanan Kokusuz Bahçeler’inden bahsetmek istiyorum. İşletme mezunu şairin ilk kitabı. Karabatak dergisinde şiirleri yayınlanan Fuat Eren ‘epeydir başka dua bilmiyor avuçlarım/ayrı ritim bu, aynı nefes aldığım/hangi mevsimdeyiz, hangi tarih daha yakın/ mıknatısı fırlamış, yönsüz bir pusulayım dizelerine benzer düşüncelerini şiir ritmiyle ifade anlaşılmazlar içinde anlamaya çalıştıran şairlerimizden biriyle daha karşılaştık Kokusuz Bahçeler de. Susmuyor şair ‘rüyamda gördüm yaşadığımı/kelimeler ıslanmıyor suya düşse de…mısralarıyla devam ederken anlaşılır olma gibi bir derdinin de olmadığı bilinciyle okumaya devam ediyoruz.