Sonuçta HDP’li bakanın çıkışı, bazıları tarafından gizlenmeye çalışılan hakikati gün yüzüne çıkardı.

Netice itibariyle kim ne derse desin; kurulan hükümet, HDP’li bir hükümetti.

MHP ile CHP’nin yer almadığı ise malûm.

O halde Tuğrul Türkeş ile BBP’nin eski geçici başkanının hükümette neyi temsil ettiğini izaha lüzum var mı?

Bütün ülkücüler sert tepki vermişken kendi kendine gelin güvey olan sözde araştırmacılarla siyaset bilimcilerin maksatlarının üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi olduğu pek anlaşılamadı demektir.

Hiçbir faydaları olmayacaksa ne diye bakan yapıldılar o zaman?

‘Ne diye’ olduğu belli değil mi?

HDP hükümeti damgası yememek için.

Ama yedi.

Bal gibi yedi.

İlk defa kurulan böylesi bir seçim hükümeti garabeti, sonuçta bölücü çetenin de içinde yer aldığı bir hükümet formülü oldu.

Oysa bir sürü hükümet formülü denenmeden duruyordu.

Duruyordu ama artık kadük oldu.

550 vekil kendini ofsayta düşürdü.

Taha Akyol Hürriyet’teki köşesinde yazdı. Keşke Ak Parti - CHP hükümeti kurulsaydı diye…

Bunu ana muhalefet lideri Devlet Bahçeli de istiyordu.

TÜSİAD istiyordu, MÜSİAD istiyordu, velhasıl iş dünyası istiyordu. Ayrıca uluslararası camia istiyordu, komşular istiyordu, iç güçler dış güçler istiyordu. Herkesin istediğini yapmak kötü mü?

O  kadar mı “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” şizofrenine ihtiyacınız vardı?.

Bütün dünya bize küsmüş müydü?

Hatta Türklerin kahır ekseriyeti de nedense her türlü hükümet formülüne düşmandı; dolayısıyla HDP’li hükümet formülü kaçınılmaz oldu. Öyle mi? Oradan bakınca öyle mi gözüküyor?

Bu akıl tutulmasını üstelik hâlâ “üst akıl’ın oyununa gelmedik” şeklinde açıklamaya kalkışan bedhahlar nasıl da okuyucu bulabiliyordu?

Ekonomi için CHP’li formül ehvendi. Suriye politikasının düzeltilmesi için ehvendi. Dahası çözüm sürecinin bu şekilde kanla bitirilmemesi için ehvendi. Ayrıca CHP’yi HDP’nin kucağına itmemiş olurdunuz.

MHP’li hükümet formülü bile son tahlilde geçerliydi.

Yapılmaması sadece Bahçeli’nin suçu olabilir mi?

Eğri otur düz otur ben anlamam. Bana hükümet kurma görevi verecekler ve özellikle kurmayacağım? Hiç olacak iş mi? Kuramazsam kul hakkı yemiş olmam mı?

Bunu dünyaya izah ettim de öte tarafta Hakkın huzurunda nasıl ifade vereceğim?

İnsan bunları düşünmez mi?

Siyasette daha yaratıcı, daha çözümleyici, daha iyimser olmak gerekmez mi?

Artık vesayetten kurtulmanın vakti geldi de geçiyor Sayın Başbakan.

Aksi takdirde Türkiye’yi bekleyen karanlık günlerin vebali omuzlarınızdadır.

Sadece saraya vebali atarak bu işten kimse kurtulamaz.

Devletin bütün kurumları da vebal altındadır.

Benden uyarması…

Darbe suçlaması korkusuyla Türkiye’nin bugün bile en itibarlı kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetleri iç ve dış güvenlik stratejimizi ve tehdit algılarımızı ilgilendiren bir meselede nasıl görüş bildiremez hâle gelebilir ki?

Bugün ABD’de silahlı kuvvetler siyasette etkili değil mi?

Sonra MİT… Her şeyden haberi ve her şeye karışan hatta kendi adamlarını devlette bir takım mevkilere getiren bu kurum vebal altında değil mi?

Korkularımızla, ötekileştirmelerimizle, kendi kendine krallığımızla, bütün akıl sahiplerini dışarıda bırakan çok bilmişliğimizle siyaset yapamayız.

Türkiye’nin önündeki güzel bir fırsatı teptiniz.

CHP ehlileşecek, Türkiyelileşecekti. Dağdan inip siyaset yapsınlar dediğiniz HDP belki terör ile arasına mesafe koyabilecekti, MHP doğru dürüst muhalefet yapmayı ve çok arzuladığı ana muhalefet partisi haline gelme tecrübesi kazanacaktı. Dar alanda kısa paslaşmalar yapmayı marifet sayan paralel yapı ile hiçbir farkı olmayan İslamcı siyasetler ötekini tanıyacak, korkularından kurtulacaktı. 

Sosyolojimiz ve siyaset dünyamız için çok büyük bir fırsat kolaycana tepildi.

Türkiye’nin sosyoloji, siyaset bilimi, iş, medya ve akademya dünyasının kapasitesi bu kadarcık mıymış?

O zaman kendi dünyaları içinde hepsi birer IŞİD’çi olsun…

Ne yapalım… 

İlerde anlarsınız, Türkiye’yi karıştırmak isteyen asıl global üst akıl sizinle çelik çomak gibi nasıl oynamış?..