Neyi Seçiyoruz?
Yeni bir seçime giderken ülkemin sıradan insanlarına bu soruyu sorsak, sanırım şunları söyler:
Ülkemin güvenliğini, barışı, huzuru, istikrarı seçiyoruz. Daha iyi bir ekonomi, daha dengeli bir paylaşım, daha adil bir yargı, daha bayındır bir memleket, daha milli bir eğitim. Yollarımız da güzel olsun, hastanemiz de. Şehirler temiz, parklar cıvıl cıvıl. İnsanımızın hayat boyu güvencesi olsun. Bir de dünyada itibarımız elbette.
Bunlar güzel düşünceler. Bular mutluluk sebebi az çok. Bunlar her insanın talebidir. Bunları sağlayacak donanıma sahip bir partiye oy verilir elbette.
Ama bir de dinimiz var bizim. Sosyal hayata yön veren, ölçü veren, değer veren bir dinimiz ve geçmişte bunun pratiğini yaşamış bir medeniyetimiz var. Eğer biz, kendi din ve değerler sistemimize sahip olmazsak, dünyada asimile olmaya, yabancı din, ideoloji ve sistemlerin sunduğu hayat içinde yaşamaya mecbur ve mahkûm oluruz. Bu ise dinimiz ve değerlerimizle çatışma demektir. Kendi zihniyet ve şahsiyetimizden kopma demektir. Bu kopma ve çatışma ise buhran demektir, kargaşa demektir, bela demektir. Asla istenmez.
Demek ki dünyamızın mamur olması sadece maddi zenginlik ile sağlanamıyor. Maneviyatımızı da hesaplamak zorundayız. Bu ise yerli bir parti, milli ve manevi değerlere sahip bir partiyi seçme zarureti demektir.
Bu açıdan bakıldığında CHP ve HDP solcu, sosyalist partilerdir. Bu ülkenin dinine ve değerlerine yabancıdır. Batılıdır. Bu ülkeye zaten dayatma ile girmişlerdir. Öyleyse şuurlu bir seçmen, listeden bu iki partiyi daha baştan siler atar.
Neden mi?
Batı medeniyeti ve onun ülkemizdeki uzantısı olan Batıcılık, doğrudan dinimize ve yaşam tarzımıza düşmanlık yaparak manevî hayatımıza kast etmiştir. Bugün bütün şikâyetlerimizin, sosyal, siyasî, iktisadî buhranlarımızın kaynağında, İslâm’ı inkâr vardır. Yaşanan sosyal depremin altında açıkçası İslamsızdık yatıyor. Batıcılığı yürekten destekleyen partilerden bu ülkeye fayda gelmez. CHP ise bu ülkeyi zorla Batılılara yamayan, mahkûm eden partidir ve bununla övünmektedir. Buna nasıl oy verilir?
Azıcık düşünelim, biz müstakil bir millet ve medeniyetiz. Neden Batılıların yaşam biçimini taklit etmek zorundayız? Batı bunu yapar mı? Batılılar bir Müslüman gibi yaşar mı? Değilse biz niye bir Hristiyan gibi yaşayacağız?
Mesela birisi çıkıp ta Almanlara, “kurtuluşlarının ancak Alman kültür, medeniyet ve irfanını bırakmakla kabil olacağını” söylemiş olsa, acaba nasıl bir karşılık görür? Böyle bir iddiada bulunan "Alman" hele de bir "Alman ıslahatçısı" sayılır mı? Böyle söyleyen bir parti Almanlardan oy alabilir mi?
Asla!
Peki, bizden nasıl alsın? Bizim aklımız, iz ’anımız yok mudur?
Bir Alman, bir Fransız, bir İngiliz, bir Yunanlı için asla olmayacak olan bizim için niye olsun?
Nerde bizim aklımız, fikrimiz, irfanımız, tecrübemiz?
Ama maalesef bizde geçmişte bir dayatma ile bunlar oldu.
Kimin eliyle?
CHP’nin eliyle. Öyleyse bu dayatmaya ve zulme hayır demeliyiz. Çektiğimiz hep onların yüzünden.
Ya HDP?
Daha dün Diyarbakır’da Peygamberimize hakaret içeren karikatürler afiş olmuş asılmış yani Hollanda gâvurlarının yaptığını yapmış HDP’li belediyeler. Oluklardan kan akıtan musluk resimleri unutulmadı. Müslüman Kürtlerin çocuklarını Marksist, Leninist ederek kâfirleştirip dağa kaldıran, haksız yere katil yapan PKK ile işbirliği içinde. Bu partiye bu ülkenin insanı oy verebilir mi? Ölümle ciddi tehdit haricinde asla…
Anayasa gereği bütün partiler laik, demokrat ve Atatürk milliyetçisi olmak zorunda. O zaman partiler ikiye ayrılıyorlar. Bir kısmı bu ilkelere gerçekten sahip çıkıyor. Onların CHP ile farkları yoktur.
Bir kısmı da Anayasal zorunluluk sebebiyle öyle görünüyor. Aslında Batılılaşmaya karşıdır. Çareyi kendi yerli düşünce ve medeniyetinde arıyor. Bize bu düşünce ve değerlere yürekten inanmış, çalışkan, dürüst, fedakâr insanlar lazım.
Eğer ölçüleri böyle ortaya koyarsak, “Kimi veya neyi seçiyoruz?” sorusunun cevabı çok kolaylaşacaktır. Allah dinimiz ve ümmetimiz için hayırlı olanı ihsan eylesin.