Seçimin Tek Sorusu: AK Parti Tek Başına İktidar Olacak mı?
7 Haziran seçiminin en diri sorusu, PKK’nın siyasî uzantısının barajı geçip geçemeyeceği idi; 1 Kasım’ın en diri sorusu, “Ak Parti 276’yı geçecek mi?”
7 Haziran’daki diriliği iyi kullananlar ve o sorunun tecessüs ve merak boyutunu çok iyi kontrol edip hayat uygulayanlar, Doğan medyanın da desteği ile amaçlarına ulaştılar. 1 Kasım kampanyasında artık o soru eskidi ama bu defa kampanyanın en çok merak edilen hususu, Ak Parti’nin durumudur. Taraftarın da muhaliflerin de merak ettiği bir husus olduğu için, bütün antenler, Ak Parti’nin çıkaracağı milletvekili sayısına endeksli. Bu yüzden 5 aydan beri, sabah akşam herkesin sorduğu soru bu. Etkin ve diri bir soru yani… “Ak Parti 276’yı geçecek mi? ”
7 Haziran’dan önceki “Barajı geçebilecek mi?” merakı, çok iyi kullanıldı ama 1 Kasım öncesi “276’yı geçecek mi?” sorusu ve merakı, Ak Parti tarafından yeteri kadar kullanılamadı. Kendiliğinden oluşan bu soruyu, Ak Parti zenginleştiremedi ve yoğun bir elektrik oluşumu için kıvılcımlar çakamadı.
***
İşte 3 gün sonra seçim var. Hiçbir parti değiştirici, dönüştürücü projelerle toplumu etkileyemedi. Hepsi, statik seçmen kitlesi merkezli bir propaganda stratejisi güttü. PKK’nın siyasî uzantısı bile aldığı emanet oyların rehavetiyle hareket eti.
HDP PARANTEZİ
Burada bir büyük parantez açmak lazım: PKK uzantısı parti, bütün solun çatı partisi olduğunu söylüyor. Bu çatı hikâyesi, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve 7 Haziran’da görüldü. CHP dahil merkez ve marjinal sol-sosyalist gruplar, oylarını PKK uzantısı partiye verdiler. 1984’ten beri açıktan süren daha önce de fraksiyon çatışmasıyla binlerce insan öldüren PKK’ya sırtını dayayanlara, güya hümanistlik yapanlar, barıştan söz edenler, savaş karşıtları, takır takır oy verdi. Sol-sosyalist grupların bu durumda PKK uzantısı bir partiyi desteklemeleri, siyasî bir sorun değil, ahlâkî bir sorundur. Sol-sosyalist gruplar, etik değerlerini gözden geçirmelidir.
Parantezi kapatalım…
Ak Parti’ye dönelim…
Bu seçim kampanyası döneminde Ak Parti, mesela 2011 havasını gene yakalayamadı. O zamanların Ak Partisi, değiştirici-dönüştürücü ilke ve tavır konusunda ikna ediciydi; şimdi bu yok. Yani, Ak Parti, 7 Haziran’da da şimdi de câzibesinden değil, diğer kızların güzel olmamasından kaynaklanan bir ilgi görüyor.
5 aydan beri PKK’nın yaptığı saldırılar ve toprağa emanet edilen şehitleri gördükçe, halk 13 yıldır yaşanan istikrarı arar oldu. Ak Parti’yi câzip kılan diğer husus da budur. Yani vaatleri değil, 13 yıldır yaptıklarının bazılarıdır.
HHH
Halk, PKK uzantısına asla oy vermez; oylarının büyük kısmını beyaz Türklerden aldı. Bu halk, demokrasi tarihinde hiçbir zaman beyaz Türklerle beraber hareket etmemiştir.
MHP, klasik genetiğinden koptuktan sonra, kucaklayıcı tavrını bir daha gösteremedi ve büyük bir halk kitlesinde tedirginlik yarattı. Bu tedirginlik, oy artmasını engelliyor. Buna bir de “hayır”cılık eklenince, MHP kendini hepten muhalefete mahkûm etmiş görünüyor.
CHP desen 1950’den beri, müzmin muhalefet olmaya kararlı.
MHP de CHP de iktidar olmak için uğraşmıyorlar. Şu anda iktidara en yakın parti, Ak Parti olduğu için, 20 Temmuz’dan beri yaşanana terörün tedirgin ettiği çekimserler, istikrarı; yani Ak Parti’yi destekler gibime geliyor. Başta Doğu ve Güneydoğu merkezli bir yüzde 5-6’lık artış da Ak Parti’yi tek başına iktidara taşır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.