Mescid-i Aksa Bizimdir
Filistin davası bizim davamızdır.
İsrail’in Filistin ülkesine el koyması bağışlanacak bir şey değildir.
Hele hele Mescid-i Aksa’ya terbiyesizce girişleri ve ortalığı kirletmeleri hiç de bağışlanacak bir tutum değildir. Bunun hesabı elbette sorulacaktır.
Yahudi derin aklının aslında Filistin yurdunu işgal planı tek tercihleri değildi.
Kıbrıs asıl hedefleridir. Sonra Selanik çevresi… Dahası var.
Filistin şüphesiz İsrail’in Nil’den Fırat’a kadar Büyük İsrail hevesinde önemli bir argümandır ama…
Ebediyyen orayı yurt tutmaları mümkün değildir.
Gün gelecek Filistin yine Filistinlilerin olacaktır.
Bundan zerre-yi miskal kuşkum yoktur.
Osmanlı’nın çöküş döneminde bir kısım iç ve dış düşmanların yapıp ettikleri bugün yaşananların silsile-yi meratib müsebbipleridir.
Herkes ettiğini çekecektir.
Fakat gün gelecek yine mukadderat tecelli edecektir.
Bizim iman tılsımından ümidi kesmemek gibi bir hasletimiz olmalıdır.
İsrail bölgede arkasına aldığı Orta Batı’nın korkularını ve vehimlerini kullanarak ortak bir dünya stratejisine, güvenlik ve tehdit algısına imkân hazırlamıştır.
İsrail’in güvenliği AB’yi ve ABD’yi kendi güvenliklerinden bile önce ilgilendirmektedir nedense…
Bu sebeple bölgede ikinci bir İsrail’in oluşturulması handiyse İsrail’in varlığı kadar önemli olmuştur.
Bunun adı Büyük Kürdistan’dır.
Lafı eğip bükmeğe gerek yok.
Kim bu plana hizmet eder, o aslında Yahudi derin aklının hizmetkârıdır.
Kürt Sorunu Çözüm Süreci, zaman zaman yerli ve milli aklın çaresizlik içinde kabul buyurduğu bir plan gibi gözükse de bu derin aklın mütemmimi olmaktan öte bir anlam taşımamaktadır.
Büyük Kürdistan adım adım gerçekleştirilmeye çalışılıyor. ABD buna de-Facto filan diyor.
Güya himayemizde bir Kürdistan kurulmasının lehimize sonuçları olabileceğini ima ediyor.
İçimizdeki bazı aklı evveller ve yarım aydınlar da buna çanak tutuyorlar.
Irak’ta oluşturulan de- facto Kürt devletinin biz istemesek kurulması mümkün değildi.
Ne yazık ki bazı iş adamı heveslilerini kandırdılar. Güya bizim kontrolümüzde bir Kürdistan kuruldu.
Şimdi Suriye planı devrede…
Sayın Başbakan bir sohbetimizde “o 150 kilometrelik arada bir tek Kürt yok nasıl kuracaklar?” diye savunma yapmıştı.
Suriye politikasını eleştirmiştik de…
Ben de demiştim ki; “IŞİD’i görüyorsunuz kamyonlarla minibüslerle taşınıyorlar. O bölgede kimin olup olmadığı değil global statükonun, Orta Batı’nın derin güçlerinin kararı önemli…
Onlar ne diyor? Ya da onların planlarını bozacak bir stratejimiz var mı”?
İşte bütün mesele bu aslında…
Ne yazık ki ben haklı çıktım…
Şimdi Türkiye aklı, Türkiye’yi yönetme şansına sahip olanlar inzivaya çekilip, çile tecrübelerimizden, Yunus dersinden yaralanıp; kendilerini sigaya çekip yeniden bir milli plana fırsat tanımalıdırlar.
Bizden bu kadar…
Mescid-i Aksa
Kudüs’te Mescid-i Aksa’da bir sabah namazı
Filistin’in, Müslümanın o canhıraş niyazı
Uzar uzar asuman cenk a cenk durur kıyama
Ne vakt gelir kutlu şehrin ne vakt baharı, yazı.
Kim İçin
1 Kasım’da oy kullanacağız.
Bütün partilere ilham veren Muhsin Yazıcıoğlu’na oy kullanmak fikre hürmet ve fikri takip bakımından şerefli bir iş olsa gerektir.
Çünkü CHP’nin Önce İnsan, Önce Türkiye sloganları ona aittir.
Sonra MHP’nin vicdan borcu yok mu?
Sonra AKP’nin Sen Ben Yok Türkiye Var lafının ardında yatan ana fikir de rahmetliye aittir.
Eee, bize de düşen emanete hıyanet etmemektir.
Ne diyelim.
Yazdık davet ettik. Bize bir adım yaklaşana on adım yaklaşmak boynumuzun borcudur dedik.
Kafes vizyonda hâlâ dedik.
Kafes’e kim giderse ona iade-i selam, aleyküm selam demek sünnete mugayir olmaz.
O bakımdan liderlerden herhangi biri Kafes’e gitseydi çok önemli bir yaklaşım ortaya koyacaktı.
Önemli ve tesirli…
Ama tereddüt ettiler. Gitmediler.
Yani bizim çilemizi paylaşmadılar.
Bizi anlamak istemediler.
Destici Gala’ya gelmişti.
Liderlerden gelen tek oydu.
MHP yöneticileri geldi; hepsine teşekkür ederim ama ne yazık ki Devlet Bey gelmedi…
Nasipse biz de oy kullanacağız.
Ülkücü irade tecelli edecek…
Ya Hakk…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.