Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Demokrasi Liderin Sözünden Çıkmaz

Demokrasi Liderin Sözünden Çıkmaz

Gidişata evrensel boyutu ile bakıldığında, sermayeyi elinde tutanların geri kalmış ülke yöneticilerine kaç takla attırdıklarını görebiliyoruz...

O yüzden, dünya alem birkaç güçlünün elinde oyuncak gibidir.

Diğerleri aktör, verilen rol ile bağımlıdırlar...

Demokrasinin “olmazsa olmazlarından” sayılan siyasi partilerde durum aşağı yukarı aynıdır. Lidere olan bağımlılık, bir nevi mürit şeyh meselesine benzer.

Aralarında “uçurma” yarışı vardır.

Başaramadıklarında parti içi huzursuzluklar başlar.

Lider genelde kendisine parmak hesabı olabileceklerle çalışmayı tercih ederek otoritesine bir kavis çizer. Öyle olması bir bakıma da liderin kabahati değildir.

Demokrasi dedikleri teorinin yapısı öyle...

Osmanlı ve Selçuklu yapılanmasında, devletin değerlerinde etkin olan, liyakat ve de kişiliktir. Liyakati ile kişiliği olanların itibarı vardı.

 Kavuk sallama işi sonradan icat edildi.

İtaat ve sadakat çıkara bağlı değildir, aksine gönülden ve de inançtan kaynaklandığı için riyakarlığa asla yer vermez. O yüzden, bu toprakların devlet adamları ile bilim adamları tarihin hafızasından kolayına silinmiyor. 

İz bırakıyorlar, eserler bırakıyorlar...

İthal ettiğimiz yapılanmada, genelde çapsızların ön saflarda yer alması lider çevresindeki yapay ve de yalakacı halkanın davranışlarından kaynaklanıyor.

 Mesela, belediye başkanı seçtiğimiz kişi imardan, plancılıktan, şehri yönetmekten ne kadar anlar? Aynı şekilde, meclis üyelerinin şehir bilgisini sorgulayan bir usul ve esas yoktur.

Dağdakini de, teröristini de, geçmişinde her haltı yiyeni de tutup getirip milletin vekili yapıyor bu sistem. Ondan sonrası, emme basma tulumbası, kaldır indir...

Onun için bu sistemde dürüst ve şahsiyetli kişiler,   “Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten” diyerekten köşelerine çekiliyorlar...

Tarih 4 Temmuz 2014. Egemen Bağış Mannheim Atatürkçü Düşünce Derneğini ziyaret ederek konuşma yapıyor: “Atatürkçü Düşünce Derneği ortak paydamızdır.(...) Biz Türkiye’de Atatürk gibi bir cumhurbaşkanı olmasını istiyoruz.”  

Ortak payda ortak pasta, hem sendenim hem ondanım.

Gazeteci Atılgan Bayar:

 “Halife-i ruyi zemin” tanımlamasını yaparak biat ettiğini da açıkladı. 

AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin: 

“Erdoğan’a dokunmak bile ibadettir” demesin mi.

Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser çıtayı daha da yükseltti:

“Başbakanımız bizim için adeta ikinci peygamber gibidir.”

Söyleyene mi bakalım, söyletene mi?

Seçmen hep sorar: Nereden bulurlar bu antikaları?

 “Dar pantolon cinsel teşhirdir” adlı bir makalem, Ahmet Hakan’ın CNN tv’deki programında konu olunca ben de telefonla katıldım.

Hakan dar pantolonu Yasin Aktay’a sorduğunda, onun da “gözünü kapatsın bakmasın” şeklinde vermiş olduğu cevap bana çok ilginç gelmişti.

İşte o kişinin seçim çalışmalarında söylediği ve söylettiği:

 “Serok (lider) Recep Tayyip Erdoğan, Salli Ala Muhammed.” 

Peygamberimize getirilen salavatın yanıbaşına başka bir isim!

Benim diyen bu kadar renkli cümbüş çalmayı beceremez.

Görürsünüz şartlar değişsin, liderin çevresinde hiçbirisi kalmaz, başka alan ararlar, hatta bazıları aleyhte dilli düdük kesilirler. İşte bu hava ola ki başkanlık sistemine çevrilirse o zaman da başımız ağrır, dikiş tutmaz dökülürüz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi