Samimi çağrı F tipi devlet
F tipi cezaevlerinin F tipi devlet yapılanmasına evrileceğini kim ileri sürebilirdi bundan birkaç yıl evvel?
İşte oldu…
Devlet o kadar tehdit altındaymış ki, sonunda -hukuksuzluk mukuksuzluk- bu tehditten kurtulmak adına olur olmaz işlere başvuruyor.
Bunu Güneyimizde de yaşadık.
Az daha küresel güçlerin ittifakından bölgede bir Kürdistan yani İkinci İsrail teşekkül ediyordu.
Bunu Irak’ta da de-facto möfakto diyerek gerçekleştirmeye ramak kalmıştı.
Şimdi Irak Kürdistan’ı, Suriye Kürdistan’ı oldu da bitti maşallah diyerek himayemizde bir büyük İsrail planı devreye sokulacaktı ki; devlet aklı geç de olsa uyandı ve bu sefer de yine telaşla şuna buna sarıldı…
Oysa devlet aheste gerektir diyor Cârî…
Devlet işleri telaşı kaldırmaz.
İçerde de dışarda da…
Cumhurbaşkanımıza zamanında, yıllar evvelinden ‘erk paylaşılmaz, ayrıca aksakal da Amerika’da olmaz’ diye uyarıda bulunmuştum. Oğuz Kağan’dan beri devlet tecrübemiz bunu salık verirdi çünkü… ‘Osman Bey’in yanında Edebalı, Fatih’in yanında Akşemseddin’, her sağcının hoşuna giden bir hikâyedir ama tam da öyle değildir. Ülkeler fetheden fatihler 24 saat bir aksakalın dizinin dibinde durmazlar… Hele hele erklerini paylaşmazlar…
Bunda en güzel örneklerden biri de Birinci Ahmed’dir. Sultan Ahmet (Sultanahmet Camii yaptıran, Kösem Sultan’ın efendisi Ahmet) malum devrin büyük evliyası Aziz Mahmut Hüdaî hazretlerinin de mürididir. Eşi Kösem ile birlikte Üsküdar’daki dergâhta vird bile alırlar.
Padişah bir gün sadrazam atar. Fakat sadrazam boğazı geçerken boğulur.
Kayıktan düşüp boğulmuştur Devlet-i Âli’nin sadrazâmı…
Padişah şeyhinin karşısındayken şeyh, minderinin altından ıslak Mühr-ü Humayûn’u uzatır sahibine…
Der ki: “Bu emanet sizin padişah hazretleri…”
Ne yapar on altısındaki genç padişah? İki alternatif var: ya sadrazamı boğup mührü getirip şeyhe veren koca bir teşkilat var karşısında yahut da kerameti müthiş bir evliya gerçekten…
Her iki ihtimal de ürpertici değil mi? kim teslim olmaz?
Böylece şeyhin tavassutuyla bir Manisalı sadrazam atanır.
Fakat görevine iki ay gecikir yeni sadrazam. Üstelik Aziz Mahmut Hüdaî hazretlerinden torpillidir.
Bugün olsa…
Demeye dilim varmıyor…
Neyse efendim; Celali isyanları mevzubahis… Sadrazam vazifeye gecikmiş…
Sadece iki ay…
Ne yapar genç padişah?…
Devletin (Devlet-i Ebed Müddet’in)ne yapması gerekirse onu…
Dileyen bizim KÖSEM SULTAN’IN YÜZÜĞÜ romanımızda ayrıntısı okur. Osmanlı’yı meme sultanlığından ibaret gören yeni dizide bu gerçekler işlenecek mi bilmiyorum.
Fakat devlet adaletle yaşar…
Ahlâkla kurulur, adaletle yaşar… Adanmışlıkla payidar olur…
Biz öyle biliyoruz…
Bin yıldır en azından…
F TİPİ GAZEL
Zindana gir dersen girem put-haneye dersen varam
Baş oynayam meydanda ben çün baş u can meydanedir
Abdal olam sevdan ile rüsvay olam âlemlere
Tek câm-ı aşkı sun bana ta göresin rüsva nedir
Gel kalma gurbetlerde bak yurdun ne hallerden geçer
Sensiz cemaat, gör yetim; sensiz bu yurt virânedir
Hesap soran versin hesap gel kim kurulsun mahkeme
Sensiz ümidim daima gayri kuru efsanedir
Gelmez isen şimden gerû, Allah için hep orda kal
Can almağa san’at eder ol sagir-i sehpa nedir
Efsûs ki, saklar sanma dâim okyanuslar sırrını
Bilmem zâhir Allah içün sütre nedir, deryâ nedir
Terk et şu gâvur ülkesin, çün fitne orda kördüğüm
Emrikaya hizmet bilen Dallasların sâzendedir
Vaktinde gel, bekletme sırlar âşikâr olsun bütün
Bir aşkına dil vermişiz lâl-i lebin peymânedir
“Ben Hakkı Hak anlamışam” dersen eğer dön yurduna
Hayrette kaldın bilmedin dünya nedir ukba nedir
Devrinde lal ettin bütün âlim, yazar, başkan ne var
Seyr eylesen bir hot nazâr kalp hepsinin puthânedir
Yaz Şehsuvar kim kahraman saysın muzaffer kendini
Gurbette olmaktansa zindanında hür pervânedir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.