"Çalışma, Çatışma ve Fedakarlıklardan Sonuç Almak"
Bizde birkaç söz var, sokakta dahi söylenen; “Biz tarih yaparız ama yazmayız.” “Muharebe meydanında kazanırız, masada kaybederiz.” Maalesef bu sözleri övünürken söyleriz. Her iki sözden de çıkan sonuç ne peki? Çalışıyoruz, emek veriyoruz. Çatışıyoruz, şehidler veriyoruz. Fedakârca paylaşıyoruz. Ya sonuç? Canım sonucu Allah takdir eder. Elbette takdir eder. Ama sen muvaffakiyetin, verdiklerinin sonucunu da planlamazsan, zaferinden, başarılarından aldığın sonuçları da aynı şekilde yönetmezsen…
İslam Dünyası’na, mazlum insanlığa en büyük düşmanlığı yapan İngilizler. Tarihleri sömürge ve vicdansızlıkla dolu. Ama bizde oluşmuş söze bakın: “Asılırsan İngiliz sicimi ile asıl.” Düşünebiliyor musunuz?
Gayretlerden sonuç almak çok önemli.
Malum Diyarbakır Baro Başkanı Elçi, PKK’nın planlı bir suikastı ile öldürüldü. Hem de kameralar önünde. Delil toplamaya giden savcılar tarandı. Adli araştırma yapılamadı. Yetmedi. Aynı bölgeye bir kadın militan saldırdı. Polisi vurdu. Çatışmada öldürüldü. Bu da kameralar önünde.
Şimdi HDP/PKK ve bir kısım medyada haber ve demeçlere bakın.
Üniversite öğrencisi bir genç kız öldürüldü.
Baro Başkanını polis öldürdü.
Sonra…..
Baro Başkanı’nın cenazesinde devlet yok. Katil paçavrasını tabutun üzerine serdi. Mesajı da verdi. “Katil Devlet!”..
Diyoruz ki, vali ve devlet ricali neden bu cenazeye sahip çıkmadı? Çatışmalarda bunca şehid neden verdik? İnsanlar günlerce neden mahallelerinde mağdur oldu. Korku ve ölümle baş başa kaldı? Dostlar, diyorlar ki “Zamanında Uludere Kaymakamı taziye ziyaretinde linç ediliyordu. HDP’li vekiller kaymakamı kovdu, rencide etti, vs.” Çok doğru. İşte tüm bu alçakça ihanetlerden de ders alınarak Elçi’nin cenaze merasiminde devlet olmalıydı. Hatta Kaymakamımıza yapılan alçakça linç girişimi o cenazede söz arasında Mülki Erkânca anılmalıydı.
Diyoruz ki; “Biz balık hafızalıyız. Türk Milleti Balık hafızalı..” Neden balık hafızalı olalım ki? Halk birçok şeyi biliyor ve gündemi devletin ve Milli Birlikten yana insanların belirlemesini istiyorlarsa o zaman makam sahipleri ve karar mercileri, medya kuruluşları neyi bekliyor?
Elçi cinayeti PKK ve yandaşlarınca planlı olarak işlendi.
Neden hedefti Elçi? Öncelikle Birlik ve Barıştan yanaydı. Terör eylemlerine karşıydı. Bunu da ifade ediyordu. Ama daha önemli bir sonucu var bu cinayetin.. Malum devlet yeni süreçle ilgili olarak “Yeni dönemde bölgede bizim çözüm için muhatabımız PKK değil, tüm siyasi guruplar, kanaat önderleri ve STK temsilcileri olacak.” dedi. Cinayete buradan bakın lütfen.
PKK Tahir Elçi’yi öldürerek bir taşla kaç kuş vurdu değerlendirelim. Birincisi, bölgede bilinçli bir muhalifini öldürttü. İkincisi; muhtemel çözüm muhataplarına mesaj verdi. “Benim emrim dışında hareket ederseniz sonunuz Tahir Elçi gibi olur. Polislerin arasında bile olsanız mermiyi yersiniz.” Üçüncüsü; cenazede yaptığı gövde gösterisi ile de toplumu yanıltmaya devam etti. Devlet ve polise karşı oluşturmaya çalıştığı “Katil Devlet!” mesajını bir kez daha verdi. Dünya kamuoyuna tabutun üzerine serdiği paçavrası ile de “Bölgedeki resmi STK ve kuruluşlar, baro vb. dahi bizimle birlikteler.” mesajını verdi. Yakında Batı medyasında görürsünüz PKK ve HDP yanlısı yayınlarda Elçi’nin cenazesinden de görüntüler.
Gelelim düşen Rus Uçağına..
Malum 2012 yılında silahsız bir Türk Uçağı, Akdeniz’de Suriye Hava Sınırı dışında düşürüldü. O zaman kamuoyu da şunu duymuştu. Uçağımız Suriye’de konuşlanmış Rus Hava Savunma Birliklerince düşürüldü. Peki, tepkimiz yeterli oldu mu? Bence olmadı. Tek katkı angajman kuralları sertleştirildi. Ruslar ne yapıyor? Kedi misali değil mi? Atmadıkları iftira söylemedikleri yalan kalmadı. Gelinen noktada halkımız Cumhurbaşkanımıza ve Hükümetimize sonuna kadar sahip çıkmalıdır. Bu yönü ile muhalefet partilerinin sessizliğini manidar buluyorum. Ne zaman Milli meselelerde yürekler toplu atacak? Hani batıcıydınız. Bakın Batı ülkelerine.. Toplu hareket etmiyorlar mı? Hani Atatürkçü’ydünüz? Hani “Yurtta barış, Dünyada barış!” diyordunuz. Neredesiniz şimdi?
Ülkem Suriye’deki Katliamı, Ermeniler’in Karabağ, Sırp ve Hırvatlar’ın Bosna katliamı ile birlikte sunmalıdır. Her iki katliamda da Ruslar’ın doğrudan katliama katılması, Batı’nın Müslüman Katliamlarına çanak tutması dünya kamuoyunda ve İslam Dünyasında iyi işlenmelidir.
Enerji ve Doğalgaz anlamında alternatifsiz değiliz. Ürünlerimizi dış pazara sunma anlamında çaresiz değiliz.
Rusya’nın saldırganlığını, batının riyakârlığını ve ikiyüzlü tavrını İslam Ülkelerine ve halkımıza etkin olarak sunmaya devam edersen ciddi bir blok oluşturabiliriz. Hele de yeni gümrük, ticaret, savunma, enerji vb. anlaşmalarla bu gayretleri taçlandırabilirsek Rusya’yı topraklarına hapsederiz. Bu arada İran çıbanını bir kez daha hatırlatıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.