Takım Takım Olursa...
Pazarın gündüz maçı geçen sezonun üç kupalı şampiyonu, UEFA Avrupa Ligi’nde yola devam edecek Galatasaray’ın idi. Rakip ise dipten kurtulma çabasında olan Kayserispor idi. Peki, maç nasıl mı geçti? O dipten kurtulma savaşı veren takım futbol oynadı. Savunmaya çabuk geçti, orta alandan hızla ilerledi, rakip ceza alanı üzerine kadar geldi ama işte orada isabetsiz pas, seçim yanlışları ve vuruş zafiyetleri yüzünden skor tabelasını zenginleştiremeyerek beraberliğe takıldı. İnanın Kayserispor bu maçta Galatasaray’a net 5 gol atabilirdi. Muslera’nın kurtardıklarının da payı vardı tabii ki skorun beraberlikte takılmasında. Taa sezon başından beri söyleyip yazıyorum; Galatasaray en iyi beşinci olur, Şampiyonlar Ligi’nde de asla gruptan çıkamaz diye... Baktım da şimdi benim dört ay önce yazıp söylediklerimi tekrarlıyorlar. Peki, ben üç kupalı bir takımın bu hale gelebileceğini nasıl mı bildim? Fala bakmadım tabii ki... Geçen sezon Beşiktaş’ın hocası ve sahasının olmayışı, aynen Fenerbahçe’nin de forvetsiz ve hocasız oluşları sebebiyle geldi o kupalar. Yani ikram idi. Yeni gelenlere bir bakın! Rodriguez, Carol ve Denayer... Podolski de onların arasında oynayacağını unuttu. Şimdi ise Mustafa Denizli var. Hani kuş konduracak ya... Düşme korkusu yaşan takım pas yapıyor, üç kupalı ise ne pas yapabiliyor, ne boşa çıkıp top alabiliyor. Tarık diye kafa kağıdı 4, 5 milyon avro bir oyuncu var, ayakta duramıyor ama oynar oluyor, Sabri ise kenarda... Bilal oynamıyor o Rodriguez denen üçüncü sınıf ilk on birde... Yasin mi? Üç ayda bir topa vurur bizim medya yazar ve şakır... Ön liberosuzluktan Chedjou orada... Galatasaray’ın attığı gole bir bakın bakalım. Bilal nereye maç metre bırakmış topu. Anlaşılan o ki Denizli’nin bu son kapısı olacaktır. Çünkü Galatasaray için Avrupa yolu bile tıkanık gibi görünmektedir. Kayserispor’u ve Tolunay’ı kutlarım. Top oynadılar ama ancak bir kere sevindiler. Düşerlerse vallahi yazık olur. Aslında kaleci Muslera ile bu maçta evde oturan Sneijder’e de yazık oluyor. Sizce bu takımda oynamaya devam etmeleri fazlaca işkence olmaz mı?
Sonra İstanbul’a döndük. Konyaspor kapanıyor, açılıyor ve Beşiktaş ceza sahasına kadar getirdiği kombine akınlardan bir tekinde dahi şut atmıyor. Ne yani Aykut hoca oyuncuların topla kaleyi mi gireceklerdi? Benim notlarımda ilk şut, o da duran toptan taaa 68. dakikada... Yani film bittikten sonra... Sonra mı? Hiç Beşiktaş’la oynarken Konya’da ne kadar forvet varsa aynı on bire girer mi? Uğur cılız kalmaz mı Atiba, Oğuzhan, Sosa üçgeni içinde? Beşiktaş, rakibin dakika dakika oyundan düşüşünden sonra kanat golleri atmaya başlıyor. Bir ilk yirmi dakika kök söktüren Konyaspor rakip ceza alanına taşıdığı her topu sakız gibi çiğneyip şut atmayınca, orta atmayınca artık sallamaya başlayacaktır. Önce Oğuzhan kanat icra ediyor. sonra Olcay-Gomez gösterisinin sonunda bir ustalık plasesi... Gökhan Töre alıp yürüyüp çakıyor. Ve de yine müthiş bir pas trafiğinden en son Kerim tabelayı değiştiriyor. Beşiktaş takımı karşısında atamayıp, bir de bloklar arasını giderek açmaya kalkarsanız sonunuz fark olur.
Haaa gelelim maçın flaşlarına. Tabii ki Beşiktaş’ın şapka çıkartılacak gollerinin dışındakilere... Maçın hemen başlarında Beşiktaş kalesinin çatalında patlayan topu şutu kolay kolay akıldan çıkar mı? Quaresma’nın kement yedikten sonra yaptıkları acaba ne gibi bir tepki görecektir? Diğer çıkanlar girenleri kucaklarken tabii ki... Maçın bir de 15. dakikası vardı. Kimsenin umurunda değildir ama ben çok önemsedim. Beşiktaşlı Beck’e bir Konyalı müthiş biçimde çarpıp yere yıktı. Alman yerden kalkıp oyuna devam etti. İşte iş disiplini, işte sporculuk tavrı... Kimse kusura bakmasın, bizden biri olsaydı beş dakika yerde kıvranırdı.
Pazardan taşanlar bunlar. Beşiktaş devreyi lider bitirdi. Bu takımın basında yazıldığı, söylenildiği gibi ciddi takviyelere hiç mi hiç ihtiyacı yoktur. Bu formülleri verenler acaba takımın içindeki sıcaklığın fesatlığa dönüşmesini mi istiyorlar? Galatasaray ise en az dört-beş, hem de kalitede takviye görmezse, önümüzdeki sezon Avrupa’yı rüyasında bile göremez. Bu haliyle tek tutunacağı dal Denizli hocanın kimsede olmayan şansıdır. Yalan mı? Kayseri golü yiyinceye kadar maç kaç kaç olurdu sizce?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.