Halil Mert

Halil Mert

MİLLETİ AŞAĞILAMA, DEVLETE İHANET

MİLLETİ AŞAĞILAMA, DEVLETE İHANET

Kâinatta her şey itidal üzeredir. Denge demek doğru değil. Çünkü biri var her şeyi her an kontrol altında tutan. Rabbimiz (CC).

“Size orta yolu emrettim.” diyor kitabında. Her türlü aşırılık ve tam tersi pespayelik hoş görülmemiş.

Ümmet son üç asır inişte milletimizle birlikte.

Milletimizin “İ’lay-ı Kelimetullah” deyip sancak yaptığı Allah’ın emrini dünyaya nizam yapma davası, kahramanlık ve imanımızla büyürken, maalesef “ham yobaz, kaba softa”lar vesilesi ile varlığımız, iman zaafiyetimizle inişe geçiyor, bunu fırsat bilen ezeli düşmanlarımız eliyle de vahşice parçalara ayrılıyoruz.

Hamdolsun ki, hep bir damar var yeniden kök salan. Hayra çağıran o damar. Cansuyunu yeniden sürüyor fidanlara ve yeniden dal veriyor koca çınar.

Ormanımıza dalmışlar kesiyorlar yakıyorlar, yok ediyorlar. Ümmetin öncüsü ve lokomotifi Milletimizi bir yandan kuşatırken diğer yandan da içimizden parçalıyorlar.

DAEŞ.. Birinci sınıf bir Batı Haçlı Operasyonu. Tabii başı hep İngiltere çeker. Ama ülkemde hükümet mağduru olmasına rağmen, ülkemizin komşuları ile arasına DAEŞ hançer gibi sokulurken bile Türkiye DAEŞ terör örgütünü desteklemekle suçlandı. Yetmedi. Suruç, Ankara ve en sonunda Sultanahmet’te canlı bomba eylemleri.. Hala birileri bizi suçlama derdinde.

Devam..

Güneydoğumuzda açılım sürecinde bölücü ve Allah tanımaz terör her yeri cephaneliğe çevirmiş. Okulları, hastaneleri yakıyor, insanlarımızı katlediyor. Ama birileri hala “Devlet cinayet işliyor.” diyor.

Peki, kim bu birileri?

Örnek 1100 akademisyen.. “Devlet güneydoğuda cinayet işlemesin.” diye imza topluyorlar. HDP tam destek. CHP’de de Sezgin Tanrıkulu’mu kiminkulu’mu bilemediğimiz biri de partisi adına destek mesajı veriyor.

Ülkem aleyhine oluşacak her kötülüğü fırsat bilen Paralel Yapı aleyhimizde olan herkesle işbirliği yapma derdinde.

Şimdi.. Yıllarca, Eski Türkiye’ye kızıp Devlet Ana’yı çekiştirdik. Oysa suçlu devlet değil, sistemi bozuk koyanlar ve bu bozuk sistemden menfaat temin eden işbirlikçi çevrelerdi.

Okumuşlarımızın tamamına yakını milletimize hep tepeden baktı. Oysa, okumuşlarımızdan, okuyamamışlarımız gibi ne yürekli şehid anası çıkar ne de kahraman babalar.. İstisnalar hariç.

Oysa aşağıladığımız Milletimizin; yaşatmadığımız, düşmanı olduğumuz, başta İmanı olmak üzere, tüm değerleri ki bunlara gelenekler ve örf dâhil, toplumu bir arada tutuyordu. Biz ne yaptık? İyi solcu mu olmak istiyorsun? Devlete küfret, inançlarımıza düşman ol. İyi İslamcı? Milletin geleneksel değerlerini aşağıla.. İyi Milliyetçi mi? Milli değerleri yaşama, ırkçılığı ve düşmanlığı hortlat.

Şimdi bakıyorum, bizi bir araya getirecek tüm değerleri elimizle “Hz. Ömer’in peyniri” misali, tüketip israf ediyoruz.

Asıl konumuz cahilliklerimiz değil. Asıl konumuz işbirlikçilerin aleni ihanetleri.

Şimdi halkımın vicdanına ve savcılara soruyorum. “1100 sözde akademisyen, yayınladıkları bildiri ile Devleti yıkmaya, düzeni bozmaya, halkı isyana ve kargaşaya teşebbüs etmiyorlar mı? Milletimizin değerlerini rencide edip sulandırmıyorlar mı?” yaptıkları şey, Milleti aşağılama ve Devlete ihanet değil mi?

Bu 1.100 adam ihanete imza atarken, karşısında en az 33.000 adamın çıkıp doğrulara, birlik ve beraberlik çağrısına imza atması gerekmez mi? Bu ülkenin iyi adamları nerede? Bu iyi adamları kim koordine eder ve yönlendirir?

Ülkemde radikal sol yok olmaya doğru giderken maalesef bölücülükle işbirliği yapıp ihanetini büyütmeye devam ediyor. Eskiden iç olaylar olunca Rahmetli Türkeş, ERMENİ vurgusu yapardı, içimizdeki Ermeniler’e bağlardı olayları, Rahmetli Erbakan ise, karışıklığın sebebinin dış güçler olduğunu ifade ederken, Siyonizm’e vurgu yapardı. Çok haklılar. Peki, bu maşaları kim ya da kimler tutuyor? Daha da önemlisi, toplumda unvan sahibi olan, devlet ve milletin imkânları ile beslenen bu çeteleri kim ayıklayacak? Kim hesap soracak?

Düşünün bu hain ayaktakımı şehid edilen binlerce insanı görmüyor. Katledilen bebekleri, kadınları görmüyor. Dertleri barış filan da değil. Eski Türkiye’de bu zihniyet hâkimdi. Aslında bu zihniyet meselesi de değil. Bu yapının arkasındaki dış gücün, emperyal yapının geldiği nokta. Eskiden devlet de onların elindeydi. Neden zihniyet meselesi değil peki? 1100 imzaya baktığınızda görüntü, sol, sosyalist, masonik, gayrimüslim görünümlü. Peki ya destekçileri? Paralel Medya tam destek. “Zihniyetleri aynı gibi değil!” değil mi? Cumhuriyet, Sözcü ve Zaman’ın benzer yaklaşım ve duruşlarını sadece AKPARTİ ve R. Tayyip ERDOĞAN karşıtlığı ile açıklamayın. Artık hep dış güçleri ve güdümündeki iç ihaneti arayın.

Devlet yapılanlara karşı gereğini yapmalıdır. Çatışma bölgelerinde yaralı asker ve polislerimizin götürüldüğü hastanelerde PKK’lı doktorlar ve sağlık personelince hakarete uğrayan yaralı ve şehid yakınları olduğunu duyuyoruz. Doğrudur. Devleti yönetenler, o şehid ve gazilerin, vergisini veren garip halkımızın ezilmesine aşağılanmasına seyirci kalamaz. 1100 kişi adalete çıkartılmalıdır. Kamu hastanelerini, belediyelerini ve kurumlarını Paralel Devletin, PKK’nın çiftliği haline getirenlere hesap sorulmalıdır. Devlet ve Millet her manada işgal ve tahakkümden kurtarılmalıdır.

Olayların geldiği bu noktada, güneydoğuda halkımızın nasıl yalnız bırakıldığını, PKK’nın bölgeye nasıl çöreklendiğini, HDP’nin nasıl oy aldığını net gördük. Son hain yok edilene kadar mücadele edilmelidir. Biz bunu söyleyince çevremizdeki sözde İslamcı görünümlü ve kisveli, gerçekte ise Kürtçü ve Bölücü bir kısım insan bizi “Kürt düşmanlığı!” ile itham ediyor. Kürt’ün düşmanları, Kürt’e, Şehid Yasin Börü’ye PKK zumlunu reva görenlerdir. Hala HDP ile hareket edenlerdir. Kürt’ün HDP ve PKK ile asimile edildiğini görmemek, imanından kopartılmaya çalışıldığını görmemek cehalet, ahmaklık hatta kasıtlı ise ihanettir. Şırnak’ta PKK imamını gördük.

Ey Milletim, Türk, Kürt, Sünni, Alevi…

Birliğine uzanan eli kırmazsan sığındığın son kale Anadolu da Suriye gibi, Irak, Afganistan gibi harab edilecek. Ümmetin ümidi olan bu toprağın çocukları duyarsız ve sorumsuz davranırsa İslam Dünyası’na da ihanet edecek.

Unutma, sana istikbalde yön verecek olan ecdadın ağır mirası, Müslüman olmanın getirdiği mes’uliyet, İttihad-ı İslam emr-i ilahisidir. Senin ve istikbalinin düşmanları sana İmanın ve mazinin haşmetinden dolayı düşman. Zulmü ve küfrü yenmen için fitne batağından çık. Irkçılık belasından kurtul. İmanının icabınca davran. İhanete yasal zeminde hesap sor. Şu anda dirilme mücadelesi veren ülkemize ve milletimize sahip çıkmak, diriliş mücadelemizin aktif fertleri olmak zorundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi