Erdoğan’ı tasfiye operasyonu-II
Boşuna zahmet edip önceki yazıya bakmayın. Bu bir devam yazısı değil. Söylemek istediğim, AK Parti’ye açılan kapatma davasıyla ortaya çıkan, ancak başarılı olamayan ‘Erdoğan’ı tasfiye’ operasyonunun, tekrar devreye girdiği.
Bakalım bu kez nasıl bir hamle yapılıyor.
* * *
Kabul edelim ki AK Parti’nin ‘kapatılmama’ kararını doğru dürüst tartışamadık. Ne gündem buna izin verdi, ne de bizler buna yeterince kafa yorduk.
Açılan davanın Tayyip Erdoğan’ı tasfiye etmeyi amaçladığını, doğrudan AK Parti’yi hedef almadığını başından itibaren savundum. Hala da aynı düşüncedeyim.
Erdoğan’ı sahnenin dışına itmek isteyenlerin, basit bir ülke içi güç merkezinden ibaret olmadığı, bu hamlenin uluslararası düzeyde karşılığı olduğu da çok açıktı.
Ancak süreçte Erdoğan’ın karşı hamleleri sonuç verdi; en azından kendisine yönelik tasfiyeyi durdurdu.
* * *
Bugün olup bitene bakınca şunu söylemek mümkün.
Türkiye’nin yeni döneminde Erdoğan’ı istemeyenler, kapatma davasıyla bulamadıkları zemini, farklı araçlarla yeniden oluşturma gayretindeler.
Yani; Erdoğan’ı tasfiye etme operasyonunun sahipleri yeniden harekete geçtiler.
Gözlerinizi kapatın ve çizilmek istenen Erdoğan portresini kafanızda canlandırmaya çalışın.
Öfkeli ve gereğinden fazla tepki veriyor...
Kontrolünü kaybediyor...
Medyayla kavgalı...
Eleştiriye tahammülü yok...
Özgürlükçü tezlerinden giderek uzaklaşıyor...
Devletle ya da birtakım güç odaklarıyla uzlaşarak teslim oldu...
Bu listeyi daha da uzatabiliriz.
Ama zihinlere ‘kazınmaya’ çalışılan portre bu.
Dikkat...
Bütün tartışmalar, çatışmalar ve gerginlik, Erdoğan ve yakın çevresi üzerinden yürütülüyor.
Tıpkı kapatma davasında olduğu gibi.
* * *
Gerek ekonomik krizi taşıyabilme kapasitesi, gerekse bölge merkezli yabancı sermayeyi ülkeye çekme yeteneği ile AK Parti’den vazgeçemeyenler, bir şekilde bunu Erdoğan’sız yapmayı yeniden deniyorlar.
Kapatma davası sürecinde ürkütücü bir sessizliğe bürünen, zaman zaman da anlamsız bir ‘hakem’ rolü üstlenmeye çalışan TOBB başta olmak üzere orta ölçekli sermaye temsilcilerinin tavrını hatırlayalım.
Sanki birileri onları ‘Bu işler Tayyip Erdoğan olmadan da yürür, önemli olan ekonomik istikrarın devamıdır’ diye ikna etmişti.
Onlar da kıyısından köşesinden birkaç tepki göstererek kavganın dışında kalmayı, ortaya çıkacak sonuca göre pozisyon almayı hedeflemişti.
O hesaplar tutmadı. Başka bir deyişle Erdoğan, beklenmedik hamlelerle hesapları bozdu.
* * *
Bugün olup bitenin başka bir yönü daha var.
Tasfiyecilerin önemli hedeflerinden birisi, Erdoğan’ı ‘yerel’ dengelere sıkıştırıp, uluslararası hamleleri başkaları eliyle sürdürmekti.
Bu, zaman içinde onun gücünü iyiden iyiye azaltacak, uluslararası karşılığı olmayan bir lideri sahneden çıkarmak daha kolay olacaktı.
ABD Başkanlık seçimlerine fazla bir zaman kalmadı.
Türkiye’de kimin hangi aday üzerine hesap ya da hamle yaptığına dikkatle bakın.
Tabloyu daha net göreceksiniz.
Peki bu tabloda tasfiye operasyonunun başarılı olması mümkün mü?
Bunun cevabını almak için çok fazla bekleyeceğimizi sanmıyorum.
Not: Hepinizin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bir önceki yazıda ‘Tek Türkiye’ dizisine getirdiğim eleştiriyi, akıllara ziyan bir tepki ve öfkeyle karşılayanlara, beni bölücülükle, PKK’lı olmakla, cemaate düşmanlıkla (!) ve onların hizmetlerini yok saymakla suçlayanlara, bu bereketli günlerde olup biteni bir kez daha düşünmelerini tavsiye ediyorum.
Bölgeyi tanımadığım ve oturduğum yerden palavra attığımı söyleyenlere ise sadece ‘insaf’ diyorum.