Başarı budur işte!
ÖNCE Galatasaray’ı, futboldan sonra Avrupa’nın en büyük ikinci kupasını basketbolda da kazandığı için yürekten kutlayalım. Sonra da Atletico Madrid gibi kısıtlı bir bütçeyle ve de anı sanı futbol dünyasında manşetlere pek çıkmamış futbolcularla yürümekte olduğu başarı yolunu herkese örnek gösterilim.
Evet, Abdi İpekçi, Abdi İpekçi olalı böyle muhteşem bir seyirci topluluğu ve de böylesine yürekten oynayan ikinci bir basketbol takımı görmedi. Yürekten oluşu çok ilgi çekici bana göre... Çünkü Galatasaray takımının içinde kıyamet gibi yabancı var... Bunlara gidin Hasnun Galip’i bulun desem, üç-beş günde zor bulurlar... Bunlar Florya’ya acaba nasıl gideceklerini bilirler mi?
Devam edelim... Rakip Strasbourg’un başında Fransa basketboluna çok şey veren ve milli takımda müthiş işler yapan bir hoca vardı. Bizde de Ergin Ataman... Yani bizim basketbolun bir numaralı hocası. Hani şu birinin milli takıma layık görmediği, oradan ayrılması için baskılar yaptığı Ergin hoca... Ve de o baskı yapanın sandalına binip, Ergin hocayı kısa bir süre sonra o görevden indirecek federasyon başkanımız var. Neyse... Galatasaray basketbol takımı bu ülkeye büyükler kategorisi erkeklerde ilk Avrupa takım kupasını getirmiştir. Hem de ne maçla... Hatırlarsanız kadınlarda da, hem de bir numaralı kupada aynı başarı yaşanmıştı. Bir başka pencereden daha bakalım istersiniz. Futbolda asırlık maziye ters gelen işler yapan, iflas ettiğini bile dile getiren aynı kulüpte basketbol bu tarihi zaferlere imza atıyor. Acaba bu Ergin Ataman denen zatın katkısı büyük olmasın! Yahu adam Jack Dewis’i yarı yolda getirip, hem de uzun süre sakatlığı sebebiyle parkeden uzak kalmış olmasına rağmen, nasıl da katkı yapmasını sağladı. Ne hoca yani! Hani şu şahsi kaprisler yüzünden Milli Takım’dan uzaklaştırılmak istenen hoca... Siz ey federasyon Obradoviç’e bir teklif yapın, milli takım için... Niye mi? Eh, o efendi adam, Ergin ise agresif... Bizim adalet böyle şeffaf bantlı... Şimdi aynı Galatasaray, önümüzdeki sezon bir numaralı kupada mücadele edecek. Oysa kazandığı kupanın platformunda artık Türk takımı görmek pek mümkün olmayacak gibi... Baksanıza FİBA, katılan olursa sizi olimpiyat elemelerine almam diyor... Halimize bakın! FİBA başkanı kim? Bizim Turgay Demirel... Bizim federasyon başkanı kim? Harun Erdenay... Bizimki diyor ki. aman katılmayın... İşte bu kargaşada Galatasaray böyle bir kupayı kazandı. Şimdi anlamını daha iyi anladınız sanırım...
Yine futbola gidelim mi? İspanya ligi denince, hatta futbol dünyamız denince akla ilk gelenler hiç tartışmasız Barcelona ve Real Madrid’dir... Ve bu iki devin son beş yılını kahrederek geçirmelerine neden olan bir Atletico Madrid var. Başında da Diego Simione diye bir Arjantinli hoca... Bu hoca kulübün ekonomisini de düşünerek, her sezon sonu iki önemli yıldızını satıyor ve yerlerine isimlerini kulüp taraftarlarının bile bilmediklerini oynatıyor. İspanya liginde hep şampiyonluk favorilerinden biri oluyor, Şampiyonlar Ligi’nde de kupaya göz koyuyor. En son da Bayern München’i yarı finalde 1-0 yendi. Yeter mi? Onu rövanşta göreceğiz. Ama yukarıda saydığım koşullar içinde buralara gelmek ne demek biliyor musunuz? Babam da yıldızlar topluluklarını şampiyon yapar. Hatta yapamayan da çoktur. Önemli olan Atletico Madrid koşullarında başarılı olabilmektir. Nasıl Ergin Ataman bizim en büyük hocamız, Avrupa’nın da ilk üç içindeyse, Simione de şu anda dünyanın bir numaralı hocasıdır...
Diyeceğim o ki, başarıları bazı önemli kıstaslar üzerinden değerlendirmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.