O neydi öyle?
KARADAĞ ne ki? Karadağ, eski Yugoslavya’nın bir parçasıdır. Yani futbolda bir ekolün parçası da diyebiliriz. Tabii ki o bölünmelerden sonraki hayat tarzı, hiç tartışmasız, su bile içilerken izin istenilen komünistliğe benzemez. Yani sosyal hayat genişler, sporcu için de bazı kayıplara neden olur. Hele hele o rejimden sonra...
İşte bu yüzdendir ki, Karadağ takımı topun arkasına geçmede topluca hareket etti, pas aralarını iyi kapattı, tatlı-sert hamlelerle bizimkilerin çok az baş vurdu adam geçmelere de izin vermedi, kademeleri çok zamanında oluşturdu, çıkarken de özellikle öndeki son adamını duvar olarak kullanmayı seçti. Bu tarz bir oyun bizi rahatsız etti. Rakip çok da birinci derecedeki oyuncularından sakat da vermesine rağmen temeldeki çalışmasının ürününü ancak 94. dakikada bizim stoperin golü ile kaybetti.
Şimdi bize dönelim. Sondan veya baştan da başlasak kimsenin yazıp söylemediklerini sizlere sunacağım. Bir soru ile başlayalım ve galibiyetin ne kadar bir rastlantı sonucu geldiğini gösterelim. Neydi Fatih hocam o san 14 dakikadaki kurulumumuz? Nuri ile Arda üzerine kurulmuş bir orta saha... Yani ne tandemin koruyucusu var, ne de öne doğru çabuk hamle özelliğimiz... Sakın ola ki Alper’i de bana bu bölgenin oyuncusu olarak gösterme!
Devam edelim... Tandem bu defa Ahmet ile Mehmet Topal’la kurulmuştu. Anlaşılan o ki, Serdar da bittiğine göre, şampiyonada bizim tandemin içinde mutlaka Topal olacak. O halde orta alandaki karşılama ve yayılma organizasyonunu hep sakat yapacağız. Ozan asla ve asla ön libero oynayamaz. Ozan ancak önü derinleşmiş sahada dikine top taşır. Oğuzhan’ın daha çok öne top taşıma özgürlüğü ile sahaya sürmek gerekir. Hakan Çalhanoğlu sanki kenardan içeri sızmada driplinglerini rakibi tek yakaladığı için daha rahat yapmakta ve etkili olmakta... Ama bu halde de Arda orta alana düşüyor ki, işimiz zorlaşın bunu da söyleyeyim.
Burak mı? Çok şükür maçı sakatlığı nüksetmeden bitirdi. Ama anlaşılan o ki, Çin’de de ofsayt problemini çözememişler. Yok mu Allah aşkına bu ofsayt derdinden nasıl kaçacağını öğretecek kimse?
Kaleci Volkan maç maç takıma büyük moral veriyor. Helal olsun! Çünkü o kadar zordur ki, bir kaleci için, yerine hep ay-yıldızlı formaya ihanet etmiş kişilerin aday gösterilmesi...
Bence maçın adamı Caner idi... Aforoz edildikten sonra bir aydan fazla süre maç oynamayan, belki de idman da yapmayan bir futbolcu 72 dakika da olsa bu performansı gösterdiğinden dolayı alnından öpülmelidir.
Şimdi asıl yere geliyorum... Bu milli takımın orta alanını ki, sezonun en iyi bloğu, Atiba, Oğuzhan ve Sosa’dan kurabilir miyiz? Hayır! Peki bu milli takımın tandemini ki, sanki en iyileri olarak ortaya çıkan, Alves-Kjaer veya, Tosiç-Marcelo, Denayer- Chedjou’dan kurabilir miyiz? Dua edelim de bu Emre Mor değişmeden böyle oynamaya devam etsin! O halde yaşasın 14 yabancılı Türkiye Süper Ligi! Bakınız bir kaç milyoncuk bile olmayan Karadağ bize oyunu nasıl kapattı? Acaba aynı coğrafyanın takımı olan Hırvatlar da böyle mi oynayacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.