Çelikdoğan’a büyük vefasızlık!
Hayatını bu ülkeye adamıştı. Erbakan Hoca’nın yanından bir an olsun ayrılmadı. Rahmetli Erbakan Hoca’nın Başbakanlığı döneminde başdanışmanlık görevini yürüttü.
Erbakan Hoca, bütün teknik ve teknoloji işlerini ona danışıyordu.
Sadece danışmanı değil aynı zamanda dava arkadaşıydı.
Yerli motor, yerli uçak, yerli tank, yerli otomobili birlikte tasarladılar. Anadolu’nun dört bir yanına ağır sanayinin temelini birlikte attılar.
Erbakan Hoca’nın talimatıyla SATEM’i kurdu. D-8’in beyin takımındandı.
Hedefleri büyüktü. Hocasıyla aynı idealleri paylaşıyordu. Bu aziz millet bir gün mutlaka hak ettiği yere gelecekti.
Erbakan Hoca’nın “Gümüş Motor” projesinde de, “Devrim” otomobilinde de, TÜMOSAN’ında da, uçak prototipinde de hep o vardı. Onun kitabında para, pul, şöhret, makam ve mansıbın yeri yoktu.
Dünyalık bir beklenti içerisinde değildi.
Tek derdi davasıydı.
“Bizim yollarımızda 20 milyon otomobil var ama bu otomobiller bizim değil. Ülke kaynakları yabancılara akıyor. Biz Ortadoğu’nun en büyük organize sanayii olan OSTİM’de otomobilin bütün parçalarını üretiyoruz. Bizzat benim evlatlarım motor üretimi yapıyor. Ürettiğimiz motorları ihraç ediyoruz. Başka yan sanayii ürünlerimizi de ihraç ediyoruz. Şanzıman, diferansiyel, kaporta, lastik her şey yapılıyor bu ülkede. Fakat bir türlü organize olup da bu parçaları birleştirip kendi otomobilimizin montajını yapmıyoruz. Bu iş için devlet organizasyonu şart. Kaç kere ilgili bakanlıktan randevu talep ettik. Sağda, solda ‘baba yiğit’ arıyorlar. Oysa ki o baba yiğit yanı başlarında, OSTİM’de duruyor. Aracılar koymama rağmen bir türlü randevu alamadım. Erbakan Hocam, hem Başbakan Yardımcısı iken, hem de Başbakan iken bu fakiri hiçbir zaman yanından ayırmadı. Onun yeri başkaydı. Bu ülke kıymetini bilemedi.”
Erbakan Hoca ile başlattıkları milli hamleyi anlatırken de şöyle diyordu: “Ağır sanayi hamlesine Kore, Japonya, Almanya ne zaman başladıysa biz de o zaman başlamıştık. Eğer önümüzü kesmeselerdi, biz bugün Almanya ve Japonya’nın daha ilerisinde olurduk. Çünkü bizim potansiyelimiz her açıdan sözünü ettiğim ülkelerden daha üstündür.”
Olmadı, olamadı.
“Eğer yerli otomobili görmeden gidersem, gözlerim açık kalır” diyen Sedat Çelikdoğan, önceki gün Hakkın rahmetine kavuştu.
Tıpkı Erbakan Hoca gibi onun da kıymetini bilemedik.
Gazetelerde tek satır haber yoktu Çelikdoğan’ın ölümüne dair.
Bir tek Milli Gazete, iç sayfalarında iki kibrit kutusu büyüklüğünde yer ayırmıştı Çelikdoğan için…
Yazık!
Ruhun şad, mekanın cennet olsun kalbi memleket için çarpan yiğit insan.
Orada seni bekleyen dostların ve kıymetini bilen bir Hocan var!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.