Kemal Belgin

Kemal Belgin

F. Bahçe ile G. Saray’a İlk analiz...

F. Bahçe ile G. Saray’a İlk analiz...

Hazırlık maçları daha önce de oynandı ama bendeniz daha fazla ciddiye aldığım iki maçı bir ona bir ötekine dönerek izlemeye çalıştım. Bunlardan biri Young Boys-Galatasaray diğeri ise Sparta Prag-Fenerbahçe maçları idi.

İsviçre takımı ile Galatasaray’ın maçı karşılıklı gollerle 1-1 bitti. Beni hazırlık oyunlarında sonuç pek ilgilendirmez. Benim için önemli olan bu tip oyunların yarınlara taşıdığı mesajlardır. Galatasaray’da en çok dikkat çeken bana göre Hamit’in yeni görevi olan ön liberodaki notudur. Hamit, benim ölçülerime göre, şu anda Türk futbolcuları arasındaki bir numaralı isimdir. Klası, kariyeri bunu hak eder. Bayern München ve Real Madrid’de oynamak kaç babayiğidin işi olabilir ki Hamit, şayet böyle devam ederse ki, tamamen iyileşmiş gibi de görünmektedir. Hem Galatasaray’ın, hem de bu sezonun en iyi transferi olur. Baktım Hamit kesicilik görevini geçirdiği ameliyatlara rağmen çok da sert yapabiliyor. Pas dağıtımı, tek top zaten ona çok yakışıyor. Hep arıyor en uygun olan arkadaşını... Şayet böyle devam edebilirse Galatasaray’ın ön liberoya adam araması kadar abes bir iş olamaz. Bir de Bruma var… Bu genç oyuncu bir sezonluk İspanya günlerinden bazı kazançlar elde etmiş. Ancak daha eksikleri var tabii ki... Savunma Sabri, Linnes, Chedjou, Semih, Hakan Balta, Carol, sakatlanan Koray’dan ancak ikinci yarıda yararlanılabilir, çakma Salih’ten ne olur, Olcan’dan kurulabiliyor. Çok mu kötü Önlerinde Hamit gibi bir usta olursa ben de oynarım yani... Ortada henüz Selçuk yok. Sneijder de Hamit’le daha iyi iş kurar... Donk yedek... Önde Podolski gelecek. Yasin aynı. Sinan bu akşam yoktu. Ama en sona adam gibi bir santrfor gerekli mi gerekli...

Sonra Fenerbahçe maçına geçtim. Üçlü savunma vardı. İki adamı yabancı, bir adamı Türk. Bir kenarda yeni Hollandalı Wiel, diğer tarafta Hasan Ali... Atııf dönerek oynamaya çalışıyordu. Sousa aynıydı. Ama bu takımda işlemeyen bir şeyler vardı. Belliydi ki takımın hemen hemen bütün oyuncuları bu üçlü savunma temelli oyuna yabancıydılar. Rakip yedeklerini kenara çekip de, ustalarını oyuna sokunca dengeler Fenerbahçe aleyhine gelişti. Sonra dörtlüye dönüldü ve bir süre için nefes alındı. Ben en çok Salih’e baktım. Acaba Roma’daki günlerinden bizim buralara neler taşımıştı. Tekniği vardı. Oyun görüşü de... En büyük eksiği fiziksel zafiyeti idi. Onda bir gelişme gördüm. Ama nasıl Dikine sadece... Salih’in buradan giderken cılız olan adale yapısını güçlendirememiş. Belki de Atııf gibi topla oynamayı adeta bir oyun haline getirmiş bir oyuncu yüzünden özelliklerini kullanamadı. Fernandao ne aldı ki ne verebilsin... Ozan Tufan devamlı oynaması halinde ciddi gelişmeler gösterecek gibiydi. Ama Topal gelince, nereye oturur bilemem Bu takıma özellikle de Volkan Şen şart gibi... Önde rakibi yıpratıcı hareketler çok azdı. Maç berabere bitti. Ardında üçlü macerası mı, yoksa dörtlü doğrusu mu bıraktı bilemem... Monaco maçına da sadece bir hafta var... Bu arada kaleci Ertuğrul kimseyi aratmayacak gibi göründü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi