Halil Mert

Halil Mert

HAÇLI’NIN KÖPEKLERİ VE DARBE GİRİŞİMLERİ

HAÇLI’NIN KÖPEKLERİ VE DARBE GİRİŞİMLERİ

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Vatikan, kiliseler, en genel adıyla Haçlı son 300 yıldır emperyalist, zalim, sömürgeci güçlerle birlikte başlattıkları dünyayı Hristiyanlaştırma girişimleri sonucunda “19. YÜZYIL BİTMEDEN TÜM DÜNYANIN HIRİSTİYANLAŞTIRILMASI” çabalarının sonuçsuz kalması üzerine, katı ve saldırgan emperyal ve katliamcı yöntemlerinin yerine Hıristiyan olmayanlarla ilişkilerinde“DİNLER ARASI DİYALOG” ve “DİNİ TOLERANS, HOŞGÖRÜ” Projesini uygulamaya sokmuşlardır.

Başta II. Vatikan Konsili olmak üzere Papalık ve Protestan kiliseler tarafından yayımlanan bildirgelerde diyaloğun misyonerliğin yerini alan değil, ona yardımcı olan bir araç olduğu, eğer misyonerliğe hizmet etmiyorsa Hıristiyanlar tarafından terk edilmesi gerektiği vurgulu bir şekilde ifade edilmektedir.

Papa II. Jean Paul 1991 yılında ilân ettiği “Redemptoris Missio” (Kurtarıcı Misyon) isimli genelgesinde şöyle diyordu:“Dinlerarası Diyalog, Kilise'nin bütün insanları Kilise'ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Bu misyon aslında Mesih’i ve İncil’i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir. Tanrı, Mesih vasıtasıyla bütün insanları kendine çağırmakta, vahyinin ve sevgisinin mükemmelliğini onlarla paylaşmak istemektedir..” Bu açıklamalar yapılırken, kurtuluşun Mesih'ten geldiği ve diyalogun evangelizasyon (misyon)’dan ayrılmadığı gerçeği gözardı edilmemiştir." (Jean Paul II. Redemptoris Missio Roma: 1991)

Papa II. Jean Paul 2000 yılına girerken yayınladığı mesajda da şöyle diyordu: “Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya'yı Hıristiyanlaştıralım.” Asya’yı Hıristiyanlaştırma projesinin asıl hedefi Müslümanlar’dır. Öncelikli hedef ülkeler ise; Türkiye, Mısır ve Pakistan’dır.

Fetö 1988 yılında, Papa’ya yazdığı mektupta ne diyordu peki?

“Papa 6. Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazi yardımlarımızı sunmak için size geldik. (Birçok programlar teklif ediyor. Allah’a hamd olsun bunlar gerçekleşmedi. Mektupta devamla…) Önerilen programlar aşırı büyük işler gibi algılanabilir; ama bunlar erişilmez değildir. Dünyada iki tip insan vardır. Bazıları kendilerini topluma adapte etmeye çalışır. Diğer bazıları ise topluma uymaktansa toplumu kendi değerlerine adapte etmek ister. Toplum bütün ilerlemeleri bu ikinci tip insanlara borçludur. Onları yarattığı için Rabb'e şükürler olsun. M. Fethullah Gülen / Rabb'in aciz kulu / 9Şubat1998”

Her şey ne kadar açık değil mi?

Tabii bu adamın Dinlerarası Diyalog gayretleri ve Haçlı Seviciliği S. Nursi Hz.’nin de Papa’ya yazdığı mektupla birlikte değerlendirildi. Bu mektup konusunda ihtilaf vardır. İttifak edilen “Zülfikar” isimli eserin gönderildiği şeklindedir. Bu meyanda, risalelerden biri olan Sikke-i Tasdik-i Gaybi’de geçen; “O zâtın üçüncü vazifesi, Hilâfet-i İslâmiyeyi İttihad-ı İslâm’a bina ederek,İsevî ruhanîleriyle ittifak edip Dîn-i İslâma hizmet etmektir. Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakârlarla tatbik edilebilir.” Burada kıyametten önce gelecek Hz. Mehdi’nin kast edildiği söyleniyor, FETÖ de Mehdilik iddiasında değil miydi? Dünyanın birçok ülkesine Fedakârlar göndermedi mi? Türkiye’nin en büyük cemaatlerinden biri olan Nurcular başta olmak üzere, hükümet üyeleri, diğer birçok STK ve İslami kesim diyalog aldatmaca ve ihanetine destek veriyor ya da göz yumuyordu.

17-25 Aralık Darbe, 15 Temmuz İşgal girişimi sonucu derin bir uykudan uyandık. Ancak, aldatanlar, münafık ve hainler ihanetlerinden vaz mı geçecekler? Asla!...

FETÖ, darbe sonrası yeni bir sohbetinde diyor ki; “Haçlılar size zarar vermez ki. Medeniyetinize, camilerinize, dininize dokunmazlar ki.” Kısaca diyor ki; “Türkiye’de mevcut hükümet edenler, devlet, dininiz yüzünden size işkence yapıyor, kamudan atıyor. Haçlılar öyle yapmaz.” Nitekim Ergenekon’dan yargılananlar yurtdışından Türkiye’ye gelirken FETÖ Mensupları Haçlı Dünyasının merkez ülkeleri İngiltere, ABD ve Almanya’ya kaçmadılar mı? oralarda Türkiye’den çaldıklarıyla lüks bir hayat yaşamıyorlar mı?

İnsanlık ve İslam Tarihi, Haçlı’ların yaptığı katliamlarla dolu değil mi? Amerika kıtasında, Asya’da, Afrika’da 1300 yıldır yaptıkları cinayetleri hatırlayın. Cezayir’i, Bosna’yı, Azerbaycan’ı, Irak, Suriye, Libya, Mısır ve Pakistan… hala kan akmıyor mu? Katliamları devam etmiyor mu? Bu hoca kılıklı namussuz aklımızla alay ediyor. Maksat ne? Diyalogla Hıristiyanlaşmamız.. Allah korusun….

Peki, 15 Temmuz’da her şey bitti mi?

Hayır!...

Bir Emekli Albay “Kürt Aşiretlerine İngilizler para verdi.” dedi. Aşiret liderlerinin bir kısmı bunu reddetti. Muhafazakar kanallarda Korucu Başları konuyla ilgili açıklamalar yaptılar. “Aşiretler böyle bir şeye alet olmaz, ihanet etmez.” dediler. Biz de kimseyi töhmet altında bırakacak değiliz, ama HDP bölgede kimden bu kadar çok oy aldı? Baskı ile aldıysa, aşiretler neredeydi? hala PKK’ya bölgeden katılanlar kimler? Hiçbir manada uyumayalım.

Haçlı emperyal gücü ülkemizde devlete FETÖ ile bu kadar nüfuz etmişken, çevremizi ateşle çevirmişken, yeni kalkışma ve kışkırtmalara girişmez mi? Kesinlikle girişir. Bunu söylemek kaos çığırtkanlığı değildir. Zamanında birileri FETÖ’nün hainliklerini söylerken izliyorduk sadece. Hatta hain gözüyle bakıyorduk söyleyenlerin bir kısmına.

Zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı görmek zorundayız. Ülkedeki her türlü yapılanmalara karşı dikkatli olmak zorundayız. Dernekler, siyasi yapılar, STK’ı, cemaat ve tarikatler.. İtimat kontrole mani değildir. Toplum ve devlet prensibi bu olmalıdır.

40 yıldır ülkemizin başına bela edilen Marksist, dinsiz PKK, TİKKO, DHKPC vb. terör örgütleri de haçlı İttifakının ileri karakolları değil midir? Suriye’de yapılandırılan DEAŞ, YPG vb. sözde biri dinci, diğeri dinsiz terör örgütleri.. Öldürdükleri sadece Müslümanlar.. En son PKK-FETÖ İttifakına bakın. Ülkemizin, Ümmetin emperyalist Haçlı tarafından getirildiği noktaya bakın.

Peki, suçlu sadece düşmanlarımız mı? uyuyan, aldanan, yanıltılan, birbirine düşmanlık için bahaneler arayan, bazen fitne üreten, geçmişin siyasi ihtilaflarını, mezhep ayrışmalarını kaşıyarak menfaat devşirenler de acaba bu düşmanlığı pekiştirerek ihanet etmiyorlar mı?

Ülkemizdeki ayrışma, Laik-Dindar, Solcu-Sağcı vb. eksenli olmamalıdır. Ülkemizde ayrışma, Yerli ve Milli Unsurlarla, İşbirlikçi hainler arasındadır. Dolayısı ile Yerli ve Milli unsurlar birlik olmak zorundadır.

Devlet-i Aliye’nin son 300 yılı, günümüze kadar gelen süreç çok iyi incelenmelidir. Hatalar olmasa ne Devlet-i Aliye yıkılırdı, ne de Türkiye’de bu kadar iç karışıklık ve kavga çıkardı. İttihad-ı İslam ve İ’lay-ı Kelimetullah, Millet menfaatlerine bağlılık, devletin ebed-müddet olması hedeflerimiz olmalıdır.

Özet; Haçlılar İslam’a ve İnsanlığa büyük zarar vermişler, vermeye de devam etmektedirler. “Haçlılarla diyalog ve sosyal manada haçlılarla birlikte hareket edilmeli!” diyenler hain, sapkın ve işbirlikçilerdir.

Darbe ve benzerleri anlamında tehditler devam etmektedir. Ne FETÖ, ne de adını ÜST AKIL diye geçiştirdiğimiz İngiltere, ABD, Almanya vd. geri adım atmış değiller. Bilakis kavga sertleşmektedir. Kamuoyu bu manada uyanık tutulmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Mert Arşivi