CHP, CEMEVİ’NDE SİYASET, IRAK MECLİSİ
KIŞLA-CAMİ-MEKTEP…
Hep siyaset üstü kalmalarını arzu ettik..
Siyasette farklı düşünüşler, çözüm tarzları, irade beyanları vardı. Ancak bunlar Kışla’da asla olmamalıydı, camide asla olmamalıydı, mektepte asla olmamalıydı.
Peki, KIŞLA, CAMİ ve MEKTEP mensuplarının farklı siyasi mülahazaları olmaz mıydı? Elbette olurdu. Ancak buralar ayrışılan alanlar değil, birleşilen alanlar olmalıydı. VATAN denen, MİLLET denen, DİN denen, DEVLET denen, Milli Menfaatlerin ve Milli Güvenliğin sahiplenildiği alanlar olmalıydı.
Çanakkale’de, İstiklal Harbi’nde, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda, en son olarak 15 Temmuz İşgal Girişimine karşı nasıl ve hangi duygularla tekyürek olunduysa öyle tekyürek olunmalıydı.
KIŞLA-CAMİ-MEKTEP.. Cephe Hattı, Muharebe Meydanı gibi mübarekti. Hem zaman, hem de zemin olarak… Darbe gecesi kışlalarda darbeci hainlere karşı verilen mücadele, camilerde günlerce sabahlara kadar okunan ezan ve salalar, halkın birlikte verdiği direniş ve şehidlerimiz buna şahitlik etmedi mi?
Ayrışma ve fitne noktaları dış güçlerin tezgâhları ile oluşup büyütülmedi mi? TRT-1’de “Sevda Kuşun Kanadında” isimli bir dizi devam ediyor. Yakın siyasi süreci işleyen. Ailece izlenmesinde yarar görüyorum. Gençliğin nasıl bölündüğünü, verilen mücadeleleri, içimizdeki hainleri işleyen. İzleyiniz… İhanetin de, fedakarca direnişinde içimizde nasıl hayat bulduğunu görünüz.
CHP diyor ki ısrarla, “Camiye siyaset sokmayalım.” Çok doğru. Peki, ya Cemevlerine! Cemevlerinde siyaset yok mu?
Halkımızda hamdolsun kaba siyasi mülahazalar yok. Hep saygılı ve Ortak Değerlere kıymet veriyor. YENİKAPI RUHU diyoruz ya.. İşte Milletimizin görgü ve duruşunun göstergesi adeta. Darbeye karşı duruş aynı şekilde.
CHP’liler ellerini vicdanlarına koyup söylesinler, Cemevlerinde solun tüm siyasi fraksiyonları cirit atmıyorlar mı? Son dönemde buna HDPKK da dâhil. Asıl CEMEVLERİ siyasetten kurtarılmalı. Camide imam herhangi bir siyasi partinin propagandasını yapamaz. Ya Dede?.. “Dedeyiz.” diyenlerin çoğu CHP’li olduklarını heryerde söylerler, buna Cemevleri de dâhil. Sünni kesime bakın sağcı da var solcu da. Ya Alevi Toplum!.. Alevi doğduysan otomatik olarak solcusun.. Cevabı da var bunun muhataplarında. Neymiş efendim, Aleviler sömürüye karşıymış, İmam Ali, Hacı Bektaş vd. İlerici ve devrimci insanlarmış. İlerici, aydın, demokrat oldukları doğru. Hem de günümüz anlamında da. İstişare diyen herkes gerçek manada demokrattır. Devrimciliklerine gelince.. Kasıt sosyal yenilik ve toplumsal dönüşüm ise, tüm İslami Liderler gerçek Devrimci Hz. Muhammed SAV’in takipçileridir. Bu yönü ile her biri O Gül’ün izinden giden yol arkadaşları, Dava Arkadaşlarıdır. İslam, kimsenin ne malıdır ne de menfaati için kullanacağı değerler manzumesi.. Biz dinimizi menfaatleri için kullanan herkesi lanetliyor ve dışlıyoruz.
Bizim için Allah adı anılan her yer değerlidir, siyaset üstüdür.
Dinimiz, hiçbir siyasi zümrenin, tarikat, cemaat ve mezhebin ne malıdır ne de tekelindedir.
Sosyal medyaya bakıyoruz. Herkes müftü, şeyh, dede, fakih vs. Allah’ın emirleri kitabımız Kur’an-ı kerim’de çok açık. Siz neresindesiniz ona bakın. Herkes şeyhini, yolunu, çoğu din dışı edep ve uygulamalarını din diye anlatıyor. Bunlara artık hiçbir kesimde müsaade edilmemelidir. Diyanet, İslami denen tüm kitapları incelemelidir.
Gelelim Irak’a..
Irak’ı İngiliz-ABD eksenli emperyalist güçle yeniden yapılandırıldı ve kesinlikle medeniyetimizden uzaklaştırılmaya devam ediyor. İran’ın askeri ve siyasi faaliyetlerini de ekleyin üzerine.. Irak 1300 yıldır Selçuklu-Osmanlı çizgisinin yönetimi ve hükümranlığında kalmış bir toprak. 100 yıl önce Devlet-i Aliye parçalanmış, Türkiye dâhil birçok devlet çıkmış ortaya…
Bu devletlerin yöneticileri ister Sünni, ister Şii, ister Baasçı, ister demokrat.. Eğer geleneksel çizginin ve Medeniyetimizin birliğinden yana değilse bilin ki hainler ya da dış güçlerin kontrolündeler.
Şu anda Irak’ta askeri olan ülkelere bakın. ABD, İngiltere ve Avrupa Ülkeleri 1. Dünya Savaşı’ndan bu yana işgalciler.. Biz ise gerek Irak, gerek Suriye’de devletlerin birliğini ve 1000 yıldır süren demografik durumun korunmasını istiyoruz. Şii, Sünni, Türk, Kürt, Arap.. Herkes 1000 yıllık yurdunda özgür ve komşuluk hukuku ile yaşamaya devam etsin.
Türkiye bölgesine karşı emperyal duygular beslemez. Zaten büyük bir devletin mağdur evlatlarıyız. Biz Medeniyet Coğrafyamızın birlik ve beraberliğinden yanayız.
Mevcut Irak Hükümeti ve meclisi, müstemleke (sömürge) meclisidir. Aldığı kararları ne kendileri ne de Irak halkı önemsememektedir. Verdikleri karar tarihe aşağılık ve ihanet belgesi olarak girecektir. ABD de utanmadan ve kendi askeri gücüne bakmadan “Irak ülkesinde yabancı güç istemiyor.” diyebilmektedir. “Kim yabancı?” sorusu bile gereksiz aslında.. Türkiye 2007’den itibaren “Ben de varım.” demiştir ve gereğini yapmaktadır. Kolay lokma olmadığını göstermiştir. Düşünün Irak Hükümeti askerimize karşı, IŞİD de askerlerimize saldırıyor. Yani emperyalizmin terör örgütleri ile kurdurdukları hain hükümetler senkronize hareket ederek, bölgede akan kanın durması için mücadele eden Türkiye’ye karşı ortaklaşa hareket ediyorlar.
Bölgedeki ihanet ve hainler sadece ülkemizde değil, bölge ülkelerinde de anlatılmalıdır. Irak’ta yayın yapan medya unsurları aracılığı ile anlatılmalıdır. Teslim olmayacağız, yurtlarımızı parçalatmayacağız.
Irak, Suriye başta olmak üzere; Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya, Anadolu, Kuzey Afrika şehidlerimizin kanları ile sulanmıştır. Bize bu topraklarda işgalci deyip de kendileri işgalcilerin emri ile hükümet olanlar sonunu düşünmelidir. Tarih bir gün hesabını müsebbiplerine soracaktır.
Irak, Suriye, Libya, Mısır ve Pakistan’da yaşananlar tüm İslam ülkeleri için ciddi dersler içermektedir. Yaşananlar öncelikle ilgili ülkelerin halklarına sonra tüm İslam Dünyası’na anlatılmalıdır. İslam Ülkelerinde siyasi partiler ve STK oluşturulmalı ve bu oluşumlar danışmanlarla desteklenmelidir. Askeri faaliyetler sivil faaliyetlerle desteklenmezse verilen tüm emek akamete uğrar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.