Para yok, can verelim
Aktütün Karakolu'na yapılan saldırı yüreğimize ateş düşürdü. İki gündür gazeteler ve haber bültenleri gözü yaşlı ana, eş ve çocuk haberleriyle acının büyüklüğünü vermeye çalışıyor.
Her ölüm erkendir ve acısı yakıcıdır. Ama genç fidanlar ve 15'i bir arada olunca dayanmak hepten zorlaşıyor. Boş konuşmalar, sloganlar, beylik laflar acıyı katlıyor, yürek yangınını büyütüyor. İhmal ve iş bilmezlik ihtimalleri ise acıyı öfkeye dönüştürüyor. Aynı delikten beşinci defa ısırılmak, aynı karakolda 44. şehidi vermek, bir rivayete göre 38. baskını yaşamak ağırımıza gidiyor. Hemşehrim, Erzurumlu şehit Cahit Yıldırım'ın yaşlı babası Nurettin Amca bile sorguluyor: "Dilim varmıyor ama bu karakol kaçıncı kez basıldı, niye tedbir alınmıyor? Biraz ihmal mi var?" Anadolu insanının ne kadar yüreği geniş, evladını kaybetmiş, onu sorgularken bile kırk dereden su getiriyor.
Hepsi bir tarafa, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız'ın karakolun yeriyle ilgili eleştirileri cevaplarken sarf ettiği, "Sadece ora değil, 5 karakolun yerinin değişmesi gerekiyor. Mali sıkıntılardan dolayı zamana yaymak zorunda kaldık." cümleleri canımızı yaktı. Bu millet, yıllarca cephelerden cephelere sürülmüş haldeyken İstiklal Harbi'ni yaptı. Tekâlifi Milliye çerçevesinde ayağından çıkardığı çorapla, sırtından sıyırdığı fanilayla bir ordu donattı. 30 yıldır devam eden terörle mücadeleye yüzlerce milyar dolar harcayan devlet, bir karakolu taşımaktan aciz hale mi düştü? Yeniden bir Tekâlifi Milliye çıkaran millet, evlatlarını koruyacak karakolları kendisi yapsın. Org. Iğsız bir ay öncesine kadar o bölgeden sorumlu ordu komutanıydı. Dağlıca baskınından sonraki icraatlarıyla eleştiri konusu olan Org. Iğsız'ın medyayı bilgilendirmesi, sorulara cevap vermesi çok güzel, ama 'para yoktu, taşıyamadık' anlamındaki sözleri yaraya tuz bastı. Iğsız, soruları geçiştirmek için böyle konuştuysa büyük gaf, inanarak söylüyorsa ve durum gerçekten öyleyse facia. Nerelere, ne paralar harcanıyor? Eski genelkurmay başkanına dünyanın en pahalı zırhlı arabasını alabilen bir ülke, fidanlarını koruyacak binaları yapmaya muktedir değil mi? Planlama, savunma, istihbarat, istihkâm, her açıdan olay incelenmeli, kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar yapılmalı. Genelkurmay Başkanlığı daha derli toplu bir sunumla halkın önüne çıkmalı, başta bu konu olmak üzere zihinlerdeki bütün istifhamları cevaplamalı.
Farkında mısınız, para bugünlerde ne kadar çok ve absürt şekillerde gündeme geliyor. Çankaya Üniversitesi, Doç. Dr. Osman Can'ı kapının önüne koyarken tasarruf yaptıklarını ileri sürdü. Anayasa Mahkemesi'nde zor davaların raportörü olan Can, parti kapatma ve başörtüsü gibi konularda yazdığı özgürlükçü raporlarıyla tanınıyor. Çankaya Üniversitesi yeni dönemde sözleşmesini yenilemeyerek kendisine ders verdirmeme kararı aldı. Bu icraattan elde edecekleri tasarruf sizce ne kadardır? Sıkı durun tam 320 YTL. Yazıyla üç yüz yirmi YTL, eski hesap 320 milyon lira. Asgari ücretin bile neredeyse yarısı. Üniversitedeki bir müstahdemin aldığının üçte biri kadar
Osman Can aç kalmaz, ama Aktütün'ün ateşi yüreklerde yanmaya devam eder. Babasını tanıma fırsatı bile bulamayan Mert'e annesi, büyüdüğünde olayı nasıl anlatacak? 'Ülkemizin parası yoktu, baban canını verdi' mi diyecek?