Orhan Karataş

Orhan Karataş

İvedilikle yapılması gerekenler

İvedilikle yapılması gerekenler

Beşiktaş'taki alçak saldırıdan sonra bütün devlet yetkilileri ve siyasi parti temsilcileri teröre teslim olunmayacağını, hiç kimsenin Türk milletini yıldıramayacağını, Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkmaya gücünün yetmeyeceğini söylediler. Bu kahpeliği yapanların yanlarına bırakılmayacağını ve hesabının sorulacağını ilan ettiler. Kaçıncı defa aynı şeyleri dinliyor, aynı sözleri duyuyoruz. Elbette terörle mücadele etmek, bu kahpelerin inlerine girmek her hükümetin görevidir. Ancak, bunun etkili biçimde yapılması, caydırıcı olması ve sonuç alınması için ivedilikle harekete geçmek gerekiyor.

                           

BU DURUMA NASIL GELDİK?

          Ne yapmamız gerektiğini anlayabilmek için, bu duruma nasıl geldiğimizi, nerede hata yapıldığını bütün önyargılardan kurtularak değerlendirmek şarttır. Unutulmasın ki, bu ülke 2002 yılında AKP'ye sıfır terörle teslim edilmişti. Bugün ortalığı kan gölüne çeviren hainler susmuş, sinmiş ve vazgeçme noktasına gelmişlerdi. Ülkenin her yerinde huzur vardı. Bunu sağlamak kolay olmamıştı. Devlet uzun süre uğraşmış, ne yapması gerektiğini defalarca tecrübe etmiş, etkili bir mücadele yürütmüş ve bugün İmralı'daki bebek katilini Kenya'dan paketleyip getirmişti. Sonra AKP geldi. Gelirken söyledikleri olacakların da habercisiydi. Bu kalleşlerle pazarlık ederek, istediklerini vererek işi çözeceklerini zannettiler. Çözüm süreci ile ülkenin direncini çözdükleri gibi, 30 yıllık birikimlerini, kurumlarını ve kadrolarını da yok ettiler. Terör örgütü her aldığını, "elde var bir" saydı ve daha fazlasını koparabilmek için kan döktü. O kadar ki, bu hainler istiyor diye, polis, asker, güvenlik birimleri geri çekildi, kışlalarından çıkamaz hale getirildi ve meydan bu alçaklara bırakıldı.Rahat hareket etmeleri için terörle mücadele kanunu başta olmak üzere, birçok kanunu değiştirdiler.Kelimenin tam anlamıyla taşları toplayıp itleri saldılar. Bunu şimdi söylüyor ve yazıyor değiliz. Bütün bunlar olurken yanlış yapıldığını, ülkenin felakete sürüklendiğini, terörün daha da azdırılacağını ve bedel ödeyeceğimizi sayısız defalar yazdığıma önce Allah, sonra da bu köşeyi takip eden bütün can okuyucularım şahittirler.

                   

PKK İLE FETÖ GİBİ MÜCADELE EDİLMELİ

          Zararın neresinden dönülürse kardır. Ülkeyi idare edenler, çok pahalı biçimde de olsa yanlış yaptıklarını görmüşlerdir, ama olan millete, analara, yetim yavrulara olmuştur. Hiç olmazsa bundan sonra adam gibi mücadele etmek gerekiyor. Bunun için Türkiye'nin her türlü imkanı mevcuttur. Kadroları, birikimleri, teçhizatı, aklı fazlasıyla vardır. Önemli olan siyasi iradedir ve bunun kararlılıkla ortaya konulmasıdır. Gayet basit, şimdiye kadar ne yapıldıysa tam tersini yapmak gerekiyor. Daha dünkü yazımızda topyekün bir mücadele gerektiğini yazdık. Bunun örneği FETÖ ile mücadeledir. 15 Temmuz sonrası bu terör örgütüyle istisnasız her alanda kararlı ve etkili bir mücadele yapılmıştır ve bu devam ettirilmektedir. Olağanüstü Hal uygulaması imkanlarından da faydalanılarak ihtiyaç duyulduğu anda kanun hükmünde kararname çıkarılmakta, nerede bir eksik varsa kapatılmakta ve sonuç alınmaktadır. Aynı şeyi, aynı şekilde PKK ile mücadele için de geçerli olmalıdır.

                               

TÜRKİYE HEDEFTE       

          Zaman içinde şartlar elbette değişmiştir. Özellikle etrafımızdaki kuşatmaya, sınırlarımızın bataklığa dönüşmesine bağlı olarak bütün terör örgütleri bulunmaz fırsatlar yakalamışlardır. Bölücüler için dış destek aleni hale gelmiştir. ABD ve Avrupa bu konuda tam bir düşmanlık içindedir. Irak'da Barzani, Suriye'de PYD her türlü yardım ve desteği almakta ve bölücü kahpeler buralardan her türlü beslenmektedir. Türkiye üzerinde açık biçimde oyun oynanıyor. Ancak, bütün bunlar oluyor diye, oturup bekleyecek veya vazgeçecek değiliz. Onlarla da mücadele etmek mecburiyetindeyiz. Bu bir ölüm kalım meselesidir ve tehdit ve tehlike kimden gelirse gelsin, göğüslemek ve gereğini yanmak mecburiyetindeyiz.  

                          

YETKİ VE DENETİM

          Güvenlik birimlerimiz kahramanca mücadele ediyorlar. Ancak, özellikle çözülme sürecinde çok ihmal edildikleri, moral olarak büyük darbe yedikleri, canlarını ortaya koyan yiğitlerin daha sonra hesap vermek gibi bir garabetle karşılaşma endişesi yaşadıkları da bir gerçektir. Ayrıca yetkileri önemli ölçüde budanmış, işleri zorlaştırılmıştır. Dolayısı ile ivedi olarak terörle mücadele kanunu değiştirilmeli, güvenlik birimlerine yeni ve daha ileri yetkiler verilmelidir. Arama-tarama faaliyetlerini daha kolay ve yaygın yapabilmelerine imkan tanınmalıdır. Silah kullanma yetkisi yeniden gözden geçirilmeli ve devletin her durumda arkalarında olduğu hissettirilmelidir. Bunları söylerken elbette bir hukuksuzluk öneriyor değiliz. Yetkiye paralel olarak denetleme de çok sıkı ve etkili biçimde yapılmalıdır ki, istismarlar olmasın. Özgürlük, güvenlik ve hukuk dengesi doğru kurgulanmalı ve uygulanmalıdır.

                           

İKİ DİLLİ YAPI BİTİRİLMELİ

          Çözülme sürecinde terör örgütüne birçok taviz verildi. Bölge halkının ihtiyaçları ile terör örgütünün elde ettikleri farklı şeylerdir ve birbirine karıştırılmaktadır. Bunun sonucu olarak bölge illerinde iki dilli bir yapı ortaya çıkmış ve hainlerin işlerini kolaylaştıran bir ortam oluşmuştur.Paçavralar sallandırılmış, paralel bir düzen kurulmuştur. TBMM kürsüsünden bebek katilini övecek ve Kandil'li sürüngenleri kutsayacak kadar ileri gidilmiştir. Bu durum propaganda imkanını kolaylaştırmış, buna bağlı olarak dağa adam götürmek için hainlere fırsat doğrmuştur. İvedilikle bu yapı bozulmalı, istismar alanları kapatılmalı, devlet otoritesi tam olarak sağlanmalıdır. Paralel bir yapılanmaya hiçbir şekilde izin verilmemelidir. Bu tedbirleri almak bölge insanını da bölücü hainlerin baskısından kurtaracak ve büyük bir rahatlama sağlayacaktır.                      

          Elbette yapılması gerekenler bu kadarla sınırlı değil. Eğer olağanüstü bir gelişme olmazsa, yarınki yazımızda bu konuya devam edeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan Karataş Arşivi