Kan ve oy
Saltanatını kan üzerine kuran birçok diktatör geçti dünyadan. Hiç birine bu dünya yar olmadı. Tiranlar’, Firavunlar, Nemrutlar da sonunda ölmekten kurtulamıyor. Herkes şu veya bu şekilde akıttığı kanın, çektirdiği acıların, aldığı ahların bedelini ödüyor.
Bunları niçin yazıyorum.
Cuma günü Aktütün’de 17 askerimiz şehit edildi. Hepimizin yüreğine ateş düştü. Şehit cenazelerinde Babalarının tabutuna ağlayan çocukların hıçkırıkları gelip bizim boğazımızda düğümlendi.
O gencecik çocuklara ağlamak için onların anası, babası, çocuğu olmak gerekmiyor. Birazcık insan olmak yeter.
Ama gelin görün ki, bu içli, acılı manzaradan bile rant çıkarmaya çalışanlar oldu. Bırakınız ağlamayı, hislenmeyi, acımayı, bu kan okyanusundan bize ne düşer diye ellerini ovuşturanlar çıktı.
DTP’den bahsediyorum. Hala bazı ahmaklar demokrasi, insan hakları, özgürlük cart-curt diyerek bu terör yardakçılarına eyvallah etmeyi büyük siyaset sanıyor. Hangi din, hangi düzen, hangi vicdan kandan saltanat devşirmeye çalışanlara göz yumar?
DTP milletvekili Bulduk’a karakol baskınını PKK’nın DTP’yi kapattırmak için yaptırmış olup olmayacağını soruyor. Yarı mütebessim bir çehre ile ağzında eveleyip geveleyip oyumuz artar gibi bir şeyler söylüyor. Allah kan dökenin belasını versin diyemiyor. Kanla gelen şanın şerefin, zaferin ağzına tüküreyim diyemiyor. İlk aklına gelen partisinin oyunun azalıp eksileceği oluyor.
Terör biraz tavsadı mı birileri hemen DTP’nin güvercinleri, yumuşakları diyerek Ahmet Türk ve ekibini yağlamaya başlıyor. Ama o güvercin bugüne kadar bir defa bile bu ülkenin kanını içen PKK’yı lanetlemedi. Bırakınız lanetlemeyi, bir defa olsun bile yüzünü buruşturmadı. Güvercin olmak buysa, şahin veya hain olmak nedir acaba?
Yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde kimse PKK’nın bu stratejiyi tek başına yürüttüğünü zannetmesin. DTP’nin güneydoğu’da halka vereceği hiçbir şey yok. Ekonomik bir politikası yok, sosyal bir politikası yok. Ne verecek halka?
Bu kan biraz da bunun için dökülüyor. Politika yoksa kan verelim stratejisi. Kan döküp, oy kazanalım, kimse bizden başka bir şey beklemesin taktiği.
Kana, suça, günaha, ihanete karışan bir heyetten insanlar ne bekler? Ortam gerildikçe, kan var, baskı var, dayatma var onun için bir şey yapamıyoruz, elimiz kolumuz bağlı diyecekler. Bu sadece PKK’nın işi değil, bunu bilelim. Bu menfur hadiseyi kınamayan, daha sorulur sorulmaz, olayı oyla irtibatlandırarak derununu gözler önüne serenler de bu işin içinde.
Bir bilim adamı olarak, olaylara mümkün olduğunca hissiyatın dışında bakmaya çalışırım. Ama bilesiniz ki, hissiyat, biraz da imandan fışkırır. O gözü yaşlı çocuklar içimizdeki bazılarına bir şey söyleyemiyorsa bırakın ben söyleyeyim. Bu kandan medet umanlar bırakınız insan olmayı, belhüm adal, yani hayvandan da aşağıdırlar.
Dostlar, bugün Dr. Selçuk Özdağ değilim. İnsan Selçuk Özdağ’ım.
Kusura bakmayın…