Coni'nin itleri
Beşiktaş ve ardından Kayseri'deki kahpelik sözün çoktan bittiğini, biran önce ciddi, kararlı, etkili ve kesin sonuca yönelik bir şeyler yapmak gerektiğini bir defa göstermiştir. Çok yönlü, amansız ve açık bir saldırı altındayız. Beşiktaş ve Kayseri, ihanetin boyutlarını ortaya koyan çok önemli ipuçları vermiştir. Türkiye üzerinde oynanan oyunda yeni bir aşamaya geçilmiştir. BOP'un sahipleri artık kendilerini gizleme gereği dahi duymuyorlar ve sonuç almak istiyorlar. PKK uzantısı PYD'ye her türlü yardımı yapan, silahı veren, eğiten ve arkasında duranlar, Beşiktaş ve Kayseri'deki bombayı da patlatanlardır. Bu kadar nettir. Nitekim, akıl ve izah sahibi herkes bu olayların dağdaki katillerin çapını çok aştığını görüyor ve söylüyor.
İSTİHBARAT YARDIMI VAR
Çok belli ki, bir devlet istihbaratı desteği almışlar. Beşiktaş'ta maçın başlama saatinden bitimine, seyircinin dağılmasından güvenlik sağlayan polislerimizin toplanması ve tahliyesine kadar her şey için ince bir istihbarat sağlanmış. Aynı şeyin Kayseri için de geçerli olduğunu görüyoruz. Hiç kimse bunların sıradan şeyler olduğunu, her hangi birin birkaç günlük takiple bu bilgileri edinebileceğini söylemeye kalkışmasın. Zira, bugün çok ileri teknolojik imkanlara sahibiz ve o bölgeleri dakika dakika tahkik etmek ve olup biteni anlamak mümkündür. Şimdiye kadar biz izleme ve keşif yapıldığına dair her hangi bir şey duymadık. Bu durum ancak istihbarat birimlerinin sahip olabileceği, insansız hava aracı ve uydu görüntüleri gibi daha ileri bir teknoloji kullanıldığını göstermektedir. Diğer taraftan, özellikle Beşiktaş'ta terör örgütünün kendi imkanlarıyla yapamayacağı veya elde edemeyeceği bir bomba tipinin kullanıldığı anlaşılmıştır. Kayseri için de benzer bir bombadan söz edilmektedir.
KUŞATMA ÇOK GİRİFT
Henüz açıklanmamıştır, ama bu bombaların menşeine ulaşılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Başka hiçbir iz veya işaret olmasa dahi, PYD'ye her türlü yardımı yapıp silah verenler ortadadır. PYD'ye yapılan yardım PKK'ya yapılan yardımın ta kendisidir. O yardımlar silah olarak, bomba olarak İstanbul'a, Kayseri'ye ulaşmaktadır. Kaldı ki, etrafımızdaki kuşatma çok daha girifttir.Rusya'dan İsrail'e, Yunanistan'dan İran'a, Irak'dan Mısır'a kadar güvenebileceğimiz, "şu yapmaz" diyebileceğimiz hiçbir komşumuz yoktur. Sağolsun hükümetimiz, 14 yıl içinde sıfır sorun diyerek, düşman etmediği bırakın komşumuzu neredeyse dünyada hiçbir devlet bırakmadı.
BİZDE DEĞİŞTİRECEĞİZ
Bir takım aklı evveller hala aklımızla dalga geçen yorumlarla, her şeyin doğru yapıldığını anlatıp, bölge şartlarının değiştiğinden bahsederek bütün yanlışların üzerini örtmeye çabalasa da, niye bu duruma geldiğimizi bir kenara bırakıyoruz. Kan kusup kızılcık şerbeti içtiğimizi söylüyoruz. Evet, bölge ve hatta dünyanın şartları çok değişmiştir. İhanet örgütlenmeleri çok ileri imkanlar bulmuş ve azmışlardır. Ancak, bu durum olup-biteni kabullenmemizi, ihaneti sindirmemizi gerektirmiyor. Şartlar değişiyorsa, biz de değişeceğiz. Şartlara göre çözüm üretecek, taktik geliştirecek, politika uygulayacak ve uygulamaya geçeceğiz. Köpeklerin sahibinin Coni veya Hans olması neyi değiştirir?
TÜRK MİLLETİ TEK VÜCUT
Şimdiye kadar yapılanlar doğru olsaydı, bu hale düşmez, bu kadar kuşatılmaz, bu kadar ağır bedeller ödemezdik. Demek ki, bir şeyler yanlış yapılıyor. Neyin yanlış olduğunu tespit etmek, doğruyu bulmak ve uygulamak elbette bir uzmanlık işidir. Türkiye bu konuda en deneyimli, en birikimli ülkedir. Önemli olan bunu değerlendirebilmektir ki, bu konuda da büyük hatalar yapıldığını söylemek zorundayız. Artık hata yapma lüksümüz yok. Geçtiğimiz hafta içinde yapılan toplantıda CHP ve MHP terörle mücadele konusunda her türlü yardım ve desteğe hazır olduklarını söylemişlerdir. Türk milleti tek vücut, tek sestir. Şehidine, vatanına, bayrağına sahip çıkmakta gözyaşartan bir kararlılık ortaya konulmaktadır. Siyasi olarak, toplumsal olarak, hiçbir eksiğimiz yok. Teknik imkanlarda, terörle mücadele birimlerinin eğitiminde ve yeterliliğinde, kadroların tamamlanmasında bir sıkıntı olduğunu zannetmiyorum. Gerisi siyasi iradenin işidir. Eğer ihtiyaç varsa yeni düzenlemeler anında yapılır.
GÜÇLÜ ORDU
İşin bir de moral motivasyon boyutu var ki, işte burada durup yutkunmak zorunda kalıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerek Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde, gerek 15 Temmuz kalleşliğinde yaşadıkları malumdur. Yapılan düzenlemelerle emir-komuta zincirinin önemli ölçüde sekteye uğradığı, hiyerarşik yapının bozulduğu da ayrı bir gerçektir. Bunların bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. Aynı şekilde terörle mücadele eden kahramanlarımız uzun süre sahipsiz bırakılmış, kışlalarından, birliklerinden çıkarılmamışlardır. Eğer güçlü, iddialı ve etkin bir ülke olacaksanız, hainlere, kahpelere set çekip caydırıcılık sağlayacaksanız, bölünmez bütünlüğü her şeyin önünde tutacaksanız, bunun birinci şartı, güçlü, eğitimli, moralli ve hazır bir orduya sahip olmaktır. Sonra da bu gücü, doğru ve yerinde kullanabilmektir.
KARARLILIK ŞART
Durarak, laf üreterek, kahpelerin saldırmasını bekleyerek, bu ihanetin üstesinden gelemeyiz. Her nerede olurlarsa olsunlar, bize maliyetini hiç düşünmeden bu kalleşleri bulmak ve imha etmek zorundayız. Kimin ne dediği, ne istediği, ne yaptığı bizi ilgilendirmez. İlgilendirdiği kısım da ancak bizim menfaatlerimizle sınırlı olabilir. Bir defa daha hatırlatalım: Artık harekete geçmenin zamanı çoktan gelmiştir, hatta çok geç kaldık. ABD'nin PKK uzantısı PYD'yi besleyip azdırmasına seyirci kaldıkça, Beşiktaş'daki bomba patlayacaktır. Rusya'nın Esad'la işbirliği ve her türlü desteği devam ettikçe Halep'ten feryatlar yükselecektir. İran'ın mezhep siyasetine uzaktan bakarak, katledilen yavruların derdine çare olamayız. MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli yapılması gerekeni çok ne ifade etmiştir: Gerek vatan topraklarında, gerekse de sınır ötesinde, terörün ürediği kaynakları tamamen kurutmak amacıyla olağanüstü bir irade ve kararlılık sergilenmelidir. Karşımıza kim çıkarsa çıksın tesirsiz hale getirmek şarttır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.