El Bab'da neler oluyor?
Yazının başlığındaki, "El Bab'da neler oluyor?" sorusunun cevabını aslında sayın Cumhurbaşkanı verdi. Koalisyon güçlerinin IŞİD'i desteklediğini, hepsinin tescilli olarak, bütün resimle, fotoğraflarıyla, video kayıtlarıyla elimizde belgeleri olduğunu söyledi. Bu sözler sadece IŞİD'ın değil, bütün terör örgütlerinin bu imkanı, bu cüreti nereden bulduğunu, nasıl kalleşlikle karşı karşıya kaldığımızı belgeliyor. Asıl sorunun terör örgütleri değil, onların ağababaları olduğunu bir defa daha net şekilde ortaya koyuyor.
ALENİ DÜŞMANLIK
El Bab'ı temizlemek, IŞİD'i püskürtmek ve kıpırdayamaz hale getirmek, FETÖ'nün kökünü kurutmak işte bu yüzden bu kadar sıkıntılı ve ağır bedeller gerektiriyor. Bu durum aynı zamanda IŞİD'in nereden çıktığının, PKK'nın en az 5 defa bitirilme noktasına getirilmesine rağmen, hala neden ve nasıl direndiğinin de izahını oluşturmaktadır. Bu kanlı örgütler özel olarak üretiliyor, piyasaya sürülüyor ve kullanılıyor. Bizim yıllar önce yaptığımız, "IŞİD, BOP'un b planıdır" tespitini hala anlamayan veya itirazı olan varsa, Cumhurbaşkanının sözlerini bir defe daha okusun. Daha önce bu kalleşliği arkadan dolanarak, güya çaktırmadan, maşa kullanarak yapıyorlardı. Şimdi, sıkıştılar ve artık aleni biçimde hayata geçiriyorlar. Kanlı terör örgütü PKK uzantısı PYD'nin açık şekilde desteklenmesinden sonra, vahşetin sembolü haline gelen IŞİD'in de yardım aldığı belgelenmiş durumdadır. Biri diğerinin alternatifi değil, tamamlayıcısı. PKK'nın bıraktığı yerden IŞİD, onların uzanamadığı yerde FETÖ'yü kullanıyorlar.
HER TÜRLÜ REZİLLİK VAR
Fırat Kalkanı operasyonunun 127 gündür zor ve ağır bedelleri olan şartlarda yürütülmesinin, 39 şehit verilmesinin ve El Bab'ın bu kadar direnebilmesinin altında işte bu kalleşlik yatıyor. Türk ordusu orada IŞİD çapulcularıyla çatışmıyor. Onların sahipleriyle mücadele veriyor. Bu öyle bir mücadele ki, her türlü kahpelik, her türlü ihanet, her türlü rezillik var. Rakka operasyonunu iptal ederek IŞİD'i El Bab'da, PKK uzantısı PYD'yi Menbiç'te daha organize, daha kalabalık, daha teçhiz edilmiş şekilde karşımıza çıkardılar. El Bab'da kullanılan silahların, döşenen mayınların, patlayan bombaların tamamı fabrika üretimi. Yani bir devletin kontrolünde üretiliyor ve her birinin nereye gittiği, nerede kullanıldığı takip ediliyor. Ve daha da acı olanı bu durum sadece Suriye bataklığı için geçerli değil. İstanbul Beşiktaş'ta, Kayseri'de PKK'nın patladığı bombaların çıkış adresi de aynı yeri gösteriyor.
YANLIŞLAR ZEMİN HAZIRLADI
Açık şekilde Türkiye üzerinde oyun oynanıyor. Hem içerden, hem dışardan kuşatma amansız hale getirilmiştir. Beka sorunu yaşıyor, yeni bir kuruluş savaşı vermek zorunda kalıyoruz. Elbette bu duruma durup dururken düşmedik. "Sıfır sorun" denilerek bu ülkenin değerleri, öncelikleri, iddiaları, dokunulmazları, kırmızıçizgileri teker teker yok edilirken, aslında bugünkü hazin durumun da zemini hazırlandı. Buralardan yürüdü, buralardan buldukları imkanlarla kuşatmayı tamamladılar ve bugün de düğmeye bastılar. Bir defa daha ayrıntıya girmek istemiyorum, ama içimiz yanıyor. Sayın Bahçeli'nin söylediği gibi bugün İstanbul'da bomba patlıyorsa, bu Bosna'nın dramından, Üsküp'ün gözyaşından, Akmescit'in hüznünden, Türkmenli'nin yıkımındandır. Ankara hedef alınıyorsa, Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nun bırakılıp kaçılmasından dolayıdır. Keşke zamanında daha dikkatli olunsa, özel hesaplar, güdük maksatlar uğruna bu vatan her türlü tehdit ve tehlikeye açık hale düşürülmeseydi.
ÖLÜM-KALIM MESELESİ
El Bab bizim için bir ölüm-kalım meselesi haline gelmiştir. Bizim gibi, Türkiye ve Türk milleti ile meselesi olan bütün kahpeler de bunun farkındadırlar. Bu yüzden, Türk askerinin geri dönmesi veya oluşturulan bataklığa saplanması için çok yönlü bir plan uygulamaya sokulmuştur. Güya bizimle koalisyon oluşturduğunu söyleyen ABD başta olmak üzere 13 ülke bir anda ortadan kaybolmuşlardır. Bırakın ortak hareket etmeyi, bir de engel oluyor, zorluk çıkarıyorlar. Bununla da kalmadıklarını IŞİD'e destek verdiklerini Cumhurbaşkanımız söyledi. İŞİD işte bu imkanlarla direnebiliyor. Aldığı silahları kullanıyor, bombaları patlatıyor, mayınları döşüyor. ABD'nin geri çekilmesi ve verdiği teminatla Rakka'dan, Musul'dan daha fazla terörist getiriyor. Buna bir de El Bab'da kalan sivillerin yardımı ve desteği ekleniyor.Şehir bugün her sokağı, her evi, hatta her taşı tuzaklanmış bir haldedir. Bütün askeri uzmanlar çok dikkatli olmamız gerektiğini söylüyorlar. ÖSO veya orada bizimle hareket eden gruplar eğer gerçekten de bir işe yarayacaksa, Rusya ile imzalanan mutabakat bir sonuç doğuracaksa, işte fırsat. ABD'nin kalleşliklerini boşa çıkaracak yeni imkanları zorlamak durumundayız. Biz Suriye'ye işgal için gitmedik. Terör örgütlerini yok etmek ve kendi güvenliğimizi sağlamak derdindeyiz. El Bab'ı temizledikten sonra alıp sınırlarımız içine getirecek halimiz yok. O halde orası kime kalacaksa, bedele de ortak olmak zorundadır. Bu denklemi doğru kurmak, işletmek ve sonuç almak şart olmuştur.
BAHÇELİ'NİN UYARISI
Her ne olursa olsun El Bab operasyonunu başarıyla tamamlamak, kırmızıçizgilerimize sahip çıkmak ve gereğini yapmak zorundayız. Bunu yapamazsak bedeli çok ağır olur. Nitekim Sayın Devlet Bahçeli daha birkaç gün önce bu konuda çok önemli uyarılarda bulunmuş ve aynen şunları söylemiştir: El Bab operasyonundan alnımız akıyla çıkmalıyız. Önemle ve özellikle ifade etmeliyim ki, El Bab'tan elimiz boş dönersek, Diyarbakır'ı riske atarız, Ankara'yı tehlikeye sokarız. Tarih bize diyor ki, Yemen'i verdiğimiz gün Kudüs'ü kaybettik, Halep'ten çekildik. Budapeşte'yi bıraktığımız gün Sofya'dan olduk, az kalsın Edirne'den oluyorduk. Terör örgütlerinin yalnızca ülkemizde değil, doğup palazlandığı yerlerde imhasını şart ve kaçınılmaz görüyoruz. Türkiye terörü kaynağında yok ederken, terörizme destek veren ülkelerle çok yoğun bir diplomasi ve siyasi mücadeleye girmeyi de ihmal etmemelidir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.