... Ve Fenerbahçe!
SEZONA çok ciddi bir teknik adam bunalımı ile giren Fenerbahçe, bugün şayet liderden sadece 5, ezeli rakiplerinden biriyle 2, diğeriyle 4 puan gerideyse, bence ilk bakışta bir başarıdır bu... Rakamlar bunu söyler yukarıdaki bunalımı dikkate alırsak.
Evet, Pereira, ki bir gün buradan veya ekrandan övdüğümü hatırlayan yoktur, lig bitimine az bir zaman hiç de öyle büyük takım hocası olmadığını kanıtlayıp benim görüşlerimin altına imza attı. Öylesine ki, bu Portekizli çağımızın hiç bir teknolojik gelişmesine aldırmadığını, oyuncularını kendi kafasında belirlediği metotlarda çalıştırdığını da itiraf etti açıkça... Ama bir acı gerçek vardı ortada...
Şimdi önce ona gelelim... Fenerbahçe o sezon 80 milyon EURO’luk bir transfer yapmıştı. Yani bizim parayla 250 milyon liradan az değil... Ve bu pahalı transferi yapanlar o takımın başına böylesine çağın gelişmelerini inkâr eden bir adamı oturtmuştu. Şimdi kabahatli olan Pereira mıydı, yoksa yöneticiler mi? Kim bu adamı Fenerbahçe’ye resmen kakalamıştı. İşte bunlar araştırılmadan ve hesap sorulmadan hiç bir şey düzelmez bu kulüpte...
Neyse, sezon başı Şampiyon Ligi dışında kalışla başlamıştı. Yani tahminen bir 40-50 milyon EURO daha uçmuştu havaya... Ve bazı sudan bahanelerle Portekizli yollandı. Yalnız davası hala FIFA’da... Yerine de emekli olmuş, Hollanda federasyonunda gözlemci kadrosuyla üç-beş EURO’ya talip olan Dirk Advocaat getiriliyordu. Ama her şeye rağmen yardımcıları da iyi olan Hollandalı son yılların gelişmelerini inkâr etmedi. Takım toparlandı, eldeki malzemeyi orta alanda fazla top gevelemeden ki, zaten bunu yapacak oyuncusu da yoktu, uzun toplarda öndeki, ülkenin en iyi elemanlarına programlandı.
Ancak gene de fahiş hatalarda vardı. Fernandao harcanıyor, yerini emekli, arızalı sağlam Van Persie alıyordu. Sow de geri getirilmişti. Ne tuhaftır ki Fenerbahçe bu defa kiraya salladıklarını geri getirmiş, yola da böyle çıkmıştı. Stoch, Emenike, Salih kimler yoktu ki... Lens ise iyi bir takviye idi ama kiralıktı. İngiltere’deki takımı onun sakatlığının durumu test etmek için yollamıştı Türkiye’ye...
Tabii ki Advocaat oyuncuları tanıyana kadar kayıplar büyük oldu. Ama ezeli rakiplerde durum çok farklı değildi. Geçen sezonun şampiyonu iki önemli ismini kaybettiği için oyun düzenini değiştirmek zorunda kalmış, bir diğeri ise amatör hocasıyla devam ediyordu. Başakşehirspor ise bir kaç maç sonra inişe geçerdi. Öyle oldu, biraz da olmadı. Fenerbahçe Hollandalı hocasının tecrübesi ile onca kayıptan sonra yola çıktı ve bence öndekileri yakaladı bile...
Evet, derken Fenerbahçe Ukrayna’dan 24 yaşındaki Karavev’i kiraladı. Yani Lens veya Volkan’ın alternatifi olarak sanki. Bu arada Fenerbahçe bu oyuncunun geldiği takımla iki Avrupa maçı oynadı. Acaba bu maçları seyredenlerin kafasında böyle bir oyuncu yer edindi mi? Neyse hayırlı olsun. Orta alanda oyun kuru, takım yöneticisi tip alınacak mı? Bence galiba hayır. Çünkü Advocaat eldekilerle bir düzen kurdu ve onu devam ettirir. Bence bu kadar tecrübeli hoca devre arasında büyük değişiklik yapmaz. Zaten en fazla yarı tatili yapan takım da Fenerbahçe... Yani tatilden döndükten sonra 6 Ocak’ta idmanlara başlanacak ve sadece 8 gün sonra maça çıkılacak. Antalya’da iki hazırlık maçı alınmış. Orada bakılacak son duruma...
Tabii bir de eldeki bazı arızalıların gönderilmeleri meselesi var. Bu da bir dert. Haa zaten onları oynatmadan yola devam edildi. Bir yeni ile düşünülebilir ikinci yarı...
Sonuç mu? Tahmin tabii ki, ben Fenerbahçe’nin kafadan oynayacağı üç-dört maçı ölçü olarak alıyorum. Deplasmanda Beşiktaş ve Galatasaray’la oynayacak olması hiç önemli değil... Şayet bu dört maç alınırsa ki, Fernandao da dirildi, yola devam edilir. Hem de belki de en iddialı olan olarak...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.