Ertuğrul gider, Denizli gelir, demiştik!.. Aynısı çıktı..
Beklediğimiz gerçekleşti.. Beşiktaş Yönetim Kurulu, teknik direktörlük meselesini Mustafa Denizli’yi işbaşına getirerek çözdü.. Bir başka ifadeyle Mustafa Denizli, Siyah-Beyazlı kulübün 48. hocası oldu..
Tabii oldu da, iyi mi oldu, yoksa eskiyi mumla mı arayacak, onu zaman gösterecek!..
Beşiktaş kulübü yöneticilerinin Ertuğrul Sağlam’ın yerine Mustafa Denizli’yi getireceklerini biliyorduk..
Nereden biliyorduk?..
Tek kelimeyle tecrübelerimizden ve de aldığımız sağlam haber kaynaklarından!.. Evet, Mustafa Denizli’nin Beşiktaş’a teknik patron olacağını yüzde yüz tahmin ettik..
Peki, ya Lucescu hikâyeleri?..
0 hedef saptırmaydı..
Lucescu’nun Shaktar Donetsk gibi Avrupa’nın önde gelen ve üstüne üstlük Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura çıkması muhtemel bir takımı bırakıp Beşiktaş’a gelmesi zaten mümkün değildi..
Evet, Lucescu’nun böyle bir maceraya girmesi için de “aklını peynir ekmekle yemesi” lazımdı..
Nitekim, düşündüğümüz gibi oldu ve Lucescu gelmedi..
Bir de iki gün önce bir şeyler yazmıştım..
8 Ekim Çarşamba tarihli yazımdan bahsediyorum..
İsterseniz hatırlayalım..
Yazımda, siz değerli okuyucularıma önemli bir tespitimi aktarmıştım.. Futbol sahalarında işsiz kalıp bir müddettir TV kanallarında yorumculuk yapan Mustafa Denizli’ye “illa da bir görev bulalım” diye “Ertuğrul’u yeme hamleleri” yapanlardan ve bu işin de en kısa sürede gerçekleşeceğinden bahsetmiştim..
Ertuğrul Sağlam’ı istifaya zorlayanların hedefi aslında Mustafa Denizli’yi işbaşına getirmekti ve de aynısı oldu..
Ancak, bu değiş-tokuşa izin veren Başkan Yıldırım Demirören, bana göre, şu anda zor durumda kaldı.. Eğer, Demirören, Süleyman Demirel gibi “Dün dündür, bugün bugündür” derse, mesele yok!.. Yarabbi şükür, der, geçer gider.. Fakat önüne de yakın geçmişte sarf ettiği sözleri getirip koyanlar olur.. Tıpkı şu an bizim yaptığımız gibi..
Bakın, Bay Demirören Beşiktaş’ın çiçeği burnunda teknik direktörü Mustafa Denizli için neler demiş,;
Tarih 7 Aralık 2007.. Yani; aşağı yukarı 11 ay önce...
Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, Lig TV’deki “2 ye 1” programında canlı yayın konuğu..
Programın yapımcıları soruyor, Demirören açık ve net cevap veriyor;
“Ben başkan olduğum sürece iki kişi Beşiktaş kulübünden içeri giremez!.. Biri Mustafa Denizli, diğeri Samet Aybaba!..”
Hadi buyrun buradan yakın!.. Bunlar 20 sene önce söylenen sözler değil.. Üzerinden bir sene bile geçmemiş..
0 zaman, biz de sırası gelmişken Bay Başkan’a soralım;
“Peki, ne oldu da o gün kulüpten içeri sokmak istemediğiniz Denizli’yi şimdi içeri sokuyorsunuz!..
İşin içine, kıramadığınız lobiler, ya da önemli kişiler mi girdi?..
Denizli, bir yıl önce aynı Denizli değil miydi?..
Yoksa o Denizli, İran’da mı kaldı?..
Şu anki Denizli, bir yıl önce ifadelerinize konu olan Denizli’nin dublörü filan olmasın sakın?..”
Bay Demirören, Mustafa Denizli’nin imza töreninde, gazeteciler sıkıştırınca; “Ben o günün şartlarında öyle demiştim ama sonra Mustafa Hocaya telefon açıp niye öyle söylediğimi anlattım” gibi son derece pişkin bir şekilde, “zevahiri kurtarma” yarışına giriyor.. Ancak, komik oluyor..
Beriki zaten mutlu.. Ağzı kulaklarına varıyor!.. “Ben zaten eskiden beri büyük Beşiktaşlıydım” diyor!.. Ardından da davete balıklama atlayıp kendisine uzatılan Beşiktaş teknik direktörlük sözleşmesini imzalıyor..
Bize de, planlı programlı bir şekilde gerçekleştirilen bu evliliğin Beşiktaş camiası için “hayırlı olmasını” dilemek düşüyor..