Bize köylerimizde, diplomasız büyüklerimiz VATAN, MİLLET, DİN ve DEVLET kavramlarını kutsal ve ilahi kavramlar olarak öğrettiler. Bu değerlerin her biri için ölürsek şehit olacağımız öğretildi.

Babaannelerimizin duasıdır..

“Allâh  (CC) bizleri; Davasız ve Sevdasız bırakmasın. Milletimiz kıyamete kadar imanı ve Muharipliği ile dinimizin hizmetkârı olsun. Ümmet-i Muhammed tevhid ile muvaffak olsun. Allâh yâr ve yardımcımız olsun İnşâAllâh.

DİNİMİZ diyelim, Rehberimiz daima Kur'ân olsun.

MİLLETİMİZ diyelim. Birlik olsun ilk gayemiz.. Kızılelma hedefimiz olsun, fetih öncesi Ayasofya,  sonrası Vatikan yani 2. Roma  misali. Turan olsun ikinci hedefimiz, sonra da İttihad-ı İslâm olsun.

İ'lay-ı Kelimetullah sevdası yaksın yüreğimizi. .. Türk’ü, Kürd’ü, Çerkez’i, Arab’ı, Acem’i, Sünni’si, Alevi’si. .. Cümle kardeş olsun “ إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ” emrince.. (Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. Hucurat/10)

VATAN diyelim, diyelim ki sevgisi imandandır. Anadır Vatan, namustur.

DEVLETİMİZ diyelim. Ki Devlet, "Ebed-müddet" olsun. "Ya Devlet başa,  ya kuzgun leşe. .."

"Dinim, Devletim, Vatanım, Milletim.." diyerek kanını, canını feda edenler ne şereflidirler.”

İşte bu Ata Duası devlet aklının tam da kendisi aslında.

DEVLET AKLI.. O beğenmediğimiz DEVLET ANA’nın aklı! Ana gibi çalışırdı o akıl. Koruyan, kollayan. Ancak daima birlik ve beraberliği önceleyen bir akıl. Bitti mi? Hayır! Tüm mensuplarına Devletin Başına bile “İtimat, kontrole mani değildir.” düsturu ile muamele eden, kamu menfaatini her türlü menfaatin üzerinde tutan. Devlet malına “Tüyü bitmemiş yetim malı ve hakkı olarak bakan bir akıl. Okullarında bunu öğreten, camisinde bunu öğreten. Devamlı her manada büyüme yönünde kanaat ifade eden bir akıl. Vatan toprağını, Millet Malı ve Namusu gören, bilen bir akıl. Bu aklın en temel kaygılarından diğeri de BEKA’dır. Yani Hayatta kalma ve hayat alanını büyütme ve geliştirme. Hele de Büyük Milletimizi ayakta tutan mefkurelerden biridir büyüme..

Devlet için Milli Güvenlik ve Beka en öncelikli amaçtır. Devletin birinci kaygısıdır.

Çağdaş Büyük Batı Ülkelerine bakın. Hepsinde devlet ve kamu menfaati önceliklidir. Devletin mevcut duruşu ve gelecek mülahazası da geçmişten gelen çizgisi ve yöntemleri ile devam eder. Orada siyasi partilerin de STK’nın da hedefleri devletin milli güvenliği ile paraleldir. Devlet aklına aykırı ne siyaset olur ne de sivil hareket. Özellikle de yurtdışındaki tüm ilişkileri ve eylemleri istihbarat örgütlerinin kontrolündedir. Alman Yeşiller Partisi’nin Milletvekili de İngiliz STK temsilcisi de ABD’li akademisyen de ülkelerinin menfaatleri için gelip Diyarbakır’da sözde barış için güvercin uçururlar. Devletlerinin izni ve bilgisi olmadan helâya hacet yapmaya gidemezler.

Şimdi gelelim Devlet Bahçeli’ye..

Türk İslam Ülküsü çizgisindeki siyasi hareketin lideri. Yani MHP’nin..

7 Haziran Seçimleri sürecinde yüklendiği misyon ve sorumluluğu herkes çok iyi düşünsün. 15 Temmuz tarihini ilk kez veren, ilk kez “Yurtta sulh” diyen Meral Akşener sadece MHP’ne karşı bir kumpas mı? Yoksa Türkiye Siyasetine mi?

Akşener Devlet BAHÇELİ’nin karşısına çıktığında AKPARTİ’lilere yalvarırcasına bu tehdidi anlattım ve “Siz Ülkücü destekli bir Milli Görüş partisisiniz. Bakın MHP’de Akşener’i destekleyen muhalifler, (Biz devlette artık Çöpçü bile olamıyoruz. AKPARTİ bize her şeyi kapattı.) diyorlardı.” Kısmen de haklıydılar. AKPARTİ maalesef bu tehdidi kendisine karşı görmemişti o zamanlar..

15 Temmuz Darbe Gecesi’ni düşünün. TV’de ilk beyan Devlet BAHÇELİ’den geldi. Sonrasındaki duruşu yine Müslüman Türk Milleti’nin Anadolu’daki 1000 yıllık devletinin bekası ve güvenliği için ne gerekiyorsa onu yapmaktı.

Anayasadaki düzenlemede ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde elini yiğitçe taşın altına koydu, koymaya da devam ediyor. Bunu görmeyenler sadece fiziki körler değil, aklı da, yüreği de kör ve sevdalarını kaybetmiş gönüllerdir. Kimse kusura bakmasın, MHP’deki muhalifleri kast etmiyorum yalnızca. AKPARTİ’de olup, partizanca bakıp Devlet Bey’in değerini ifade edemeyenleri de kast ediyorum.

Muhterem Devlet Bey.

Oy kaybetmeyeceksiniz. Birileri MHP ve Ülkücü hareketi kaybedecekler..

Size ve okuyucularımıza bir olayı nakledeceğim. Bir arkadaş gurubu konuşuyor. Tamamı Kürt. Bir kaçı AKPARTİ’li, diğerleri HDP Seçmeni. Tamamına yakını da İslamcılıklarına toz kondurmuyorlar. Biri aynen şunu ifade etti. “15 Temmuz’dan bu yana düşünüyorum. Ben neyim? Anadolu’da yaşayan Müslüman bir Kürt. Siyasette HDP ve MHP kaldı. Kime oy veririm. Arkadaşlar HDP, devletle kavgalı, Kürt’ün gelenekleri ile kavgalı sürekli aşağılıyor. İslam ile kavgalı. Türk ile kavgalı. Peki, yıllarca ırkçı dediğimiz MHP nasıl? İslam ile bir sorunu yok. Devleti seviyor, Kürt’ü Türk’ten ayırmıyor. 12 Eylül Öncesi Ülkücü şehitlerin en az yarısı Kürt. 28 Şubat Süreci’ndeki kanca bıyıklı Özel harekâtçıların çok hataları oldu. Kabul. Ama o zaman ki ihanete bulaşmış kadrolar öyle istemiyor muydu? Şimdikiler namazlı, saygılı, şefkatli.. Devlet Kürtçe’yi de serbest bıraktı. Eskiden Türk’üm diyen arkadaşlara “ırkçı” diyordunuz. Şimdi sizin farkınız nerede?). Devlet Bey’in bu vefası ve Milletimiz için aldığı sorumluluğun karşılığı olmalı, ben bu seçimlerde oyumu MHP’ne vereceğim.” dedi. Çok şaşırdım, ancak böyle düşünen çok insan görüyorum.

Devlet Bey, Devlet Aklı ile hareket etmektedir. Rusya El-Bab’da Karargâhımızı vurunca nasıl bir tepki gösterdi. Geleneksel devlet aklı değil mi? Çünkü Eski DEVLET AKLI çok şeyi bilmezdi ama “Yılanla çuvala girilmez.” der keser atardı. Yani başta İngiliz gevuru olmak üzere hiçbir emperyalistin gazı ve yönlendirmesi ile iş yapmazdı. Bölgemizde tavrını geleneksel duruşuna uygun alırdı. Devlet BAHÇELİ’de tavrını böyle alıyor.

Hedefte Ülkücüler var. FETÖ mensupları da maalesef darbe daha başarısız olur olmaz, “Biz Türk Milliyetçiyiz, Ülkücüyüz.” demeye başladılar, bazıları İslami sakal bıraktı, bazıları top sakal.” Bu hainlerin girmediği kılık yok. Ne olur oyuna gelmeyelim. Namussuzlar, sicilini temizleyip PKK Militanını Harp Okulu’na sokmuşlar.

Aziz Milletim, Ülkücü duruşa Milletimizin ihtiyacı vardır. Devleti, Milleti önceleyen bu duruş yıllardır hükümet ediyormuş gibi devlet meselelerinde elini hep taşın altına koymuştur. Devlet BAHÇELİ’nin bu tutumu bize Rahmetli Alparslan TÜRKEŞ’i ve Merhum N. ERBAKAN Hocamın duruşlarını hatırlatmaktadır.

Devlet Bey’im..

Verdiğin emeği, aldığın risk ve sorumlulukları gören Millet Evlatları çoktur. Asıl gören de Allah (CC)’tır. Biz varlığınıza da, Ülkücü hareket’in İslam Davası’nın içindeki yerine ve Kutlu Geleceğine de duacıyız. Biliniz. Devlet Aklı’nı ihya edip, VATAN, MİLLET, DİN ve DEVLET diyerek devam eden yürüyüşünüzde yalnız değilsiniz. Her şey kaba siyaset değil, şahsi ikbal ve menfaat değil. Bu ulvi duyguları bize yaşattığınız ve hatırlattığınız için size müteşekkiriz.