BİR gün önce yazacaktım, bakayım benim anlı şanlı medyam ne merkezde diye bir gün daha bekleyeyim dedim.

 

Evet, Fenerbahçe’nin aylık dergisinde Aziz Yıldırım’ın bir yazısı çıktı. Önce bu tip yazıların el yazısı ile yani inkâr edilemeyecek biçimde olduğunun altını çizeyim. Aziz Bey diyor ki, en çarpıcı olarak, “Bu Yargıtay’ın kararsızlığı üzerimizde Demokles’in kılıcı gibi sallanıp duruyor. Biz de bundan böyle bu kurumun kararını yok sayarak işimize devam etme kararı aldık. Kendi içimizde tüzük ve kuralların istediği gibi çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” Bu ne demek? Ben ve arkadaşlarım için Türk yasaları önemli değildir. Biz onları dikkate almadan kendi tüzüğümüz, kendi geleneklerimiz, kendi alışkanlıklarımız ışığında yürüyüp gideceğiz. Tabii ki yazıda açık ve net olarak da olağanüstü kongre falan olmayacağı da beyan ediliyor. Ediliyor çünkü Ali Koç’un çok iddialı bir liste ile Mayıs’ta yapılması beklenen olağanüstü kongreye hazırlandığı haberleri yoğunluk kazanmaya başlamıştı. Hoş öyle bir kongre bile olsa Ali Koç Bey yarı yarıya fark yer. Neyse... Şimdi artık karşımızda Yargıtay’a bile gider yapabilen bir kişiler ekibi var. Bundan sonrasını artık siz düşünün... Beni bu konular yüzünden eleştiren bazı okurlarım da sanırım artık pes etmişlerdir.

 

***

 

Devam edelim ara yazıya... Ekranlarda benim de midemin bulanarak baktığım, izlemiyorum yani, sadece ne oluyor, kimler ne hale geliyor diye baktığım evlilik programlarının kaldırılması gündemde imiş. Bence RTÜK kurulduğundan bu yana en hayırlı işi yapar. Yok yok bu demokrasiyi zedelemek değil tam tersine ülke insanımızın, hele hele kadınlarımızın haysiyetini korumak anlamı taşır. Tabi iki bazı erkeklerin de... Zaten bu ülkenin ahlak yapısındaki arıza, hadi çöküntü demeyelim şimdilik, özel ekranların bu tip programlarıyla başlamış ve süratle de kötüye gitmektedir. Hayırlısı ile şu evlilik programlarına bir son verilse... Bakınız Müge Anlı’nın sunduğu kayıpların bulunması programlarına bir diyeceğimiz oluyor mu? Tam tersine, hayır işleniyor oralarda...

 

***

 

Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek’e 45 gün hak mahrumiyeti cezası verilmiş. Vay be! Şimdi Dursun Bey, resmi yazışmalara imza atamayacak ve de maçları VİP tribününden izleyemeyecek. Ne ceza ama değil mi? İnsan bir daha ağzını açar mı? Saklanacak yerler aramaz mı? Yahu ey Federasyon; yeni bir talimat hazırla! Ülkenin hukuk profesörleri ve kanun yapıcıları ile de temas kurup şu işleri ürkütücü, caydırıcı, korkutucu hale getir! Aksi halde komik oluyorsunuz. Hoş, 6222 çıktı da ne oldu diyeceksiniz? Bakın orada da haksız değilsiniz hani!

 

***

 

Çarşıda, pazarda, otobüste, vapurda hep soruyorlar; “Kemal Bey, Beşiktaş işi bitirdi mi?” diye... Ben de kendilerine şöyle cevap vermeye çalışıyorum; şayet bu sezonu da iyi bitirirse, yani şampiyon olursa, yönetim de kafa değiştirmez bulduğu doğru yoldan yürümeye devam ederse, bu şampiyonluk işi Galatasaray’ın dört yıllık rekorunu kırıp en az beşte biter... Bilmem siz ne dersiniz? Beck-Gökhan Gönül-Marcelo, Tosiç, Atınç, Mitroviç, Rudolfo-Adriano, Tosiç-Atıba, Gökhan İnler, Tolgay, Oğuzhan, Necip-Quaresma, Cenk, Aboubakar, Babel... Dahası var; Ömer, Veli, Aras... Babel’e alternatif cezası bitince Tosiç sol arkaya, Adriano sol öne... Nasıl bir kadro sizce? Ve de kenarda, tabii ki teknik hataları olmuyor değil, öğretmen olan bir teknik adam...     

 

***

 

Bizim İlhami sordu “Kayserispor-Fenerbahçe maçı ile ilgili birşey yazmayacak mısın abi” diye. Ben de kendisine aynen şöyle cevabı verdim. Fenerbahçe’ye karşı 2 lig maçında toplam 7 gol atmış bir takım ukalalık yapıp yedekleriyle sahaya çıkmış ise ve buna karşılık Fenerbahçe’de full kadrosu ile oynamış ise fazla birşey yazmak gerekmez ki .