BEŞİKTAŞ, yarı finale giden yolda, bence, en zorlu rakiple bu akşam Fransa’nın Lyon kentinde karşılaşacak. Ve bu maç öncesi büyük bir talihsizlik mi desek, yoksa o futbolcunun aymazlığı mı desek, ciddi bir eksikle sahaya çıkacak.

 

Açalım, ne olur ona bakalım... Şenol Güneş’in hem Quaresma, hem de Aboubakar eksikleri nedeniyle önde bir kenarda Babel’i, diğer kenarda da Adriano’ya yer vereceği yazıldı, söylendi. Akla yatkın. O zaman savunma dörtlüsünde bir değişiklik olacak sanırım. O da şöyle; Tosiç sol kenara, onun yerine ya Atınç, ya da Mitroviç... Ortada Atiba, Oğuzhan ve Talisca isimleri yine sanırım ki, sahada olacaklar.  

 

Peki, Lyon nedir? Genelde atletik ve süratli, çabuk oyunculardan kurulu bir takım... Özellikle rakibi dikine, yani derinliğine açılmış iken yakalarlarsa çok çabuk inip golü yapıyorlar. Bu nedenle Beşiktaş’ın oyunu yana yayması gerekir. Yani daha doğrusu rakibini öyle oynamaya yöneltmesi şarttır. Böylece Lyon takımının oyuncuların canları sıkılır, pek de başvurmadıkları işlere dönebilirler... Ancak ne var ki yukarıdaki muhtemel Beşiktaş takımı buna uygun görünmez. Ben olsam Cenk’i oynatmam, Talisca’yı orta alanda gizli uç adamı olarak görevlendirir, Atiba’nın yanına Oğuzhan’dan başkaca Necip ve Tolgay’ı koyarım... Geri dörtlünün önünde böylece dörtlü bir orta alan ve önde de sık sık alan değişterek oynayan Babel’le Talisca’yı görevlendiririm. İstanbul’daki Olimpiyakos maçının Aboubakar atıldıktan sonraki oyununu hatırlar mısınız Beşiktaş’ın?

 

Peki, ya Aboubakar? İşte bu gezerek oynayan, çabuk, süratli oyuncu olsaydı, önde tek başına sık sık deplasman yapıp rakibin yerleşim planlarını zedeler, böylece de Beşiktaş orta alanda oraya kaçıracağı veya Babel’in içe kat edişleriyle pozisyon bulabilirdi. Şenol hoca ne düşündü, nasıl bir takım sahaya sürer, oyun planı ne olur, bunu ekran karşısına geçince göreceğiz. Lyon’da ben bir maç izlemiştim. O günlerin iyi kadrosu Lyon bizim Trabzonspor’u konuk etmişti. Biz onları orada Ünal ve Hami’nin müthiş oyunlarıyla yere sermiştik. Darısı Beşiktaş’ın başına diyelim...