Doğrular, eğriler dizisi!
Lig maçlarımız, hatta milli oyunlarımız olmayınca biz de iki-üç gün yan gelip yatalım dedik, yazı açısından... Yoksa spor olaylarını takip etmekteki hızımız, şevkimiz asla bitmedi. Maç olarak sadece Beşiktaş›ın Lyon macerası ve Fenerbahçe Kadın Basketbol takımının ki, ben bu satırları yazdığımda henüz final oynanmamıştı, heyecanı vardı gündemde...
Buradan bakınca bizim radar da neleri gördü, neleri hatırladı bir bakalım isterseniz...
Beşiktaş -Lyon maçında gerek tribünlerde, gerekse de sahada olan olaylardan bizim temsilcimizin suçlu bulunması için Fransızlar adeta seferberlik ilan ettiler. Bu onların âdetidir zaten... Ancak ne var ki dünyanın bir numaralı spor gazetesi olan Fransız L›Eqiupe öyle yorumlarda bulundu ki, sormayın gitsin. Hatta ASpor›dan beni arayıp eski hukukumla oralardan yorum istendiğinde hemen Selçuk Manav›ı aradım. Selçuk benim bu ünlü gazetedeki muhabirliğimi devrettiğim kardeşim... Hemen bağlantı sağlayıp oradan bir yazarın görüşleri ekrana getirildi. Fransız gazeteci diyordu ki, bu işte bir suçla varsa o da Lyon kulübüdür. Neyse, iş UEFA masasına kadar gitti. İki taraf da suçlanıyor. Ama Fransızların suçu bizden çok fazla ve çok ağır... Şimdi bizim UEFA yönetim kurulundaki, yeni temsilcimiz diyelim, Servet kardeşimiz nasıl bir mesai verecek ona bakalım... Olmadı, yetmedi bütün zamanların bir numaralı temsilcimiz Şenes Erzik›ten bile yardım istenirdi. Bakalım nasıl bir sonuç çıkacak. Ancak seyircisi sahaya girmiş bir kulübün UEFA kurallarına göre bir numaralı suçlu olması mutlaktır.
***
Sonra aklıma eski bir olay geldi. Hani Alex Brezilya’dan Fenerbahçe’nin Aykut Kocaman’a yeniden görev vermeyi düşünmesini eleştirişi vardı ya... Hah işte oradan aklıma geldi. Mustafa Denizli, Fenerbahçe teknik direktörü iken bir gazete gündemde Daum’un olduğunu yazmıştı. Aziz Yıldırım da hemen resmi evrakla bu gazeteye gönderdiği yazıda ki, ıslak imzasıyla bendedir, aynen şu ifadeyi kullanmıştı: “Kokain içmekle suçlanan birini kulübümüze laik görmeniz sizin ayıbınızdır...” Sonra mı? Beş ay sonra Daum Fenerbahçe teknik direktörü olmuştu. Hani, “Aykut ben varken buraya dönemez” denmişti ya...
***
Galatasaray’da gelen haberlere göre, çok kapsamlı bir operasyon planlanıyormuş. Yedi-sekiz oyuncu ile yollar ayrılacak, yerlerine de genç-usta karışımı bir transfer girişimi hayata geçirilecekmiş. Vah ki vah! Diyelim ki, bu ekonomik sıkıntıda bunu yaptınız... Peki, takımın başında yine bu Tudor mu kalacak? Yani çarşıdan malzemeyi alacaksınız ama yemeği yanlış pişirecek, ya da yemeğin altını yakacak adam olacak mutfakta... Galatasaray’ın bugünkü yönetimi bu futbol işinden hiç mi hiç anlamıyor. Hem de yönetimde rahmetli Metin Oktay’ın takım arkadaşı, Kadıköy Belediye eski başkanı, diş doktoru benim de dostum Cengin Özyalçın varken... Acaba 500 küsur yıllık tarih mi yıkılıyor?
***
Ben bu satırları yazarken henüz Kadınlar Basketbol finali oynanmamıştı. Fenerbahçeli kraliçeler kazanır veya kaybeder, keşke kazansalar tabii ki, ama bu üçüncü final-four oluyor oynadıkları... Hep söyler, hep yazarım; bizim liglerde şampiyonluk güzeldir de, Avrupa’daki çok daha güzeldir... Hele hele Ayşe Cora, Pelin Bilgiç ve kaptan Birsen Vardarlı gibi daha çok Türk ismi olabilse takımlarımızda...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.