Suriye, Selefilik, Katar.. Arap Baharı
Oyun çok açık..
Vaktiyle, daha 100 yıl önce İngiltere, Büyük bir Arap Kahramanı Şeyh, Komutan Sultan Lawrence! ve diğer ajanları aracılığı ile 600-700 yıl koruduğumuz, himaye ettiğimiz, memleket yaptığımız, hadimi olduğumuz toprakları, başta Kutsal Topraklar Hicaz ve Kudüs olmak üzere Arapların ekserinin de Kraliçe ile hareket etmesi sonucu kaybettik.
İttihad-ı İslam farzından dolayı tarihi gerçekleri yansıtmamaya çalıştık. Yani, Şerif Hüseyin ve Suud Ailesi başta olmak üzere, Harp Okulumuzdan ve üniversitelerimizden mezun Arap Asıllı subayların ihanetini.. Sadece ihanet eden onlar mı?
İngilizlerin kurdurduğu birçok dernek vs. var o dönemde…
Baktığınızda azınlık Ermeni, Rum ve Yahudilerin dernekleri var. Ermeni ve Rum dernekleri ayrıca silahlı terör olayları yapıyorlar ki, Ermenileri doğuda Rusya, güneyde Fransa doğrudan destekliyor. Rum derneklerini de Yunanistan. Düşünün Trabzon’a Yunanistan’dan subay ve silahlar geliyor.
Osmanlı son döneminde malum İttihat ve Terakki var. Karşısındaki gurup Hürriyet ve İtilâf Fırkası’ndalar. Kurucu Başkan Damat Ferit.. Bir tane ayrılıkçı olmayan siyasi parti var. Onunda kurucu başkanı Damat Ferit.
Diğerleri mi?
İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Wilson Prensipleri Cemiyeti, Kürt Teali Cemiyeti vs. Hepsinde İngiliz parmağı var.
Manzara şöyle. Lozan’da azınlık olarak tanımladığımız gayrimüslimler zaten bize kılıcı çekmişler toprak derdindeler.
Münevverlerin bir kısmı İngilizci, diğerleri Amerikancı, Kürt dernekleri bölücü… Baktığınızda tamamına yakınının arkasında İngiltere başta olmak üzere ABD, Fransa ve Rusya var. Anadolu bu hareketlerle işgale hazırlanırken Kuzey Afrika topraklarımız düşmüş, Arap yarımadası düşmüş, İran kısmen işgal edilmiş ve etkisiz bırakılmış, Balkanlar işgal edilmiş, Kafkasya tamamen düşmüştü.
Akabinde Anadolu işgale uğradı.
Osmanlı Hanedanlığına, Devlet-i Aliye’ye ve halifeliğe son verildi. Yeni bir devlet kuruldu. Eski Türk başta olmak üzere eski her türlü değerle kavgalı yeni bir Türk yaratılmaya kara verildi.
100 yıl içinde neler oldu peki?
Devlet-i Aliye’nin 1000 yıldır yaşatıp, üç kıtada etkin olduğu değerlere arkamızı döndük. Aslında bu kopuş Osmanlı’nın son döneminde başlamıştı. Merhum N. Fazıl’ın “Ham yobaz, kaba softa” tabiri boşuna değil.. Tüm bu ihanet ve taarruzlara karşı Hükümet-i Türkiye’yi toparlamaya çalışanların kavgası başladı. Hilafet-i İslamiye’nin lüzumuna inananların birlik mücadelesiydi bu. Sonunda bu güne geldik.
Yükselişteyiz.
Ancak durumumuz kolay değil.
Önce Irak bitirildi. Sonra Libya.. Mısır’da İhvan’ı eritiyorlar.
Biz ne yaptık? Ne yapmalıydık? Libya’da tarafsız kalan Rusya gibi davranabilirdik. Suriye’de rejim kolumuza girmişken kimin gazına geldik? Bilmiyorum ama akan kanda dolaylı da olsa payımız var.
Suudiler her türlü Selefi akımların arkasında. Öyle bir fitne yaydılar ki sonunda El-Kaide, DAEŞ vb. doğdu. İslami Terör diye bir şey varsa İngiliz projesinin Suudi sermaye ve din adamları ile sahaya yayılmasının sonucudur. Mısır da kısmen etkin bu konuda.
Dinimizi sulandırma anlamında ılımlı, diyalogcu sözde İslami duruşlar da Türkiye ve Pakistan menşeli olarak dünyaya servis ediliyor. FETÖ tamam da 100 yıldır bu topraklarda bunun öncesi yok mu? Elbette var. Özellikle Türkiye ve Pakistan’da halk bir yanda rejim diğer yanda batının etki ajanları aracılığı ile bu sulandırılmış İslami gurupların, cemaat, tarikat yapılarının kucağına itiliyor. Şükürler olsun ki bunların ağırlığı artık % 3 bile yok. Ancak geçmişin Nurlu Demirel’i gibi bir sosyal proje ve tehdidin olduğunu unutmayalım.
Gelinen noktada, biz toparladıkça emperyal güçler geçmişte olduğu gibi üzerimize geliyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın tespiti; “Birinci Dünya Savaşı devam ediyor.”
Şimdi Katar’da sıra. Niçin Katar? Katar Osmanlı’yı arkadan vurmayan kabilelerden oluşuyor. Katar, Türkiye ile birlikte hareket ediyor. Katar, Türkiye’de yatırım yapıyor. Katar, işgalci batının güdümünden bizimle omuz omuza çıkmak istiyor. Katar, İhvan Hareketi’ne düşmanca bakmıyor.
ABD Başkanı S. Arabistan’a geldi. Orada Mısır’la birlikte bağlılıklarını arz ettiler. S. Arabistan yüklü silah anlaşmaları yaptı. ABD, S. Arabistan krallığını çok büyük bedellerle koruyor. S. Arabistan, Mısır’da Sisi’yi desteklerken, Katar İhvan’ı ve Mursi’yi destekledi. Selefiliğin kurumsallaştığı Vahhabilik Katar’a giremiyor.
İran. Duruşunu netleştirmeli. Ortadoğu’da menfaat oluşturma pahasına ateşlere benzinler döküyor. Tüm bu faaliyetleri Türkiye’nin aleyhinedir. Katar Krizine İran asla dâhil olmamalıdır. Bu Katar’ı İslam ve Arap Dünyası’nda yalnızlaştırır.
Türkiye, Katar’ı yalnız bırakmamalıdır. İdeolojik ayrışmalar ve öncelikler yerine Ülke ve Milletimizin gelecek hesaplarını ve Güçlü Türkiye hedeflerini önceleyici bir siyaset belirlemelidir. Henüz bölge halklarında hala ideolojik ve İslami bilinç tam olarak oluşmamıştır. Daha da önemlisi ülkemizin uzun soluklu mücadeleler için yeterli ekonomik ve askeri rezervleri yoktur.
Ülkemiz dere geçmeye çalışmaktadır. Bu süreçte hükümet halkın desteğini kaybetmeyecek politikalar belirlemelidir. Ülkemizde muhalefet maalesef hayâ ölçüsünü kaybetmiş durumdadır. Düşünün muhalefetin lideri şehid cenazesine giderken, muhalif milletvekilleri terörist cenazesine ya da taziyesine katılabilmektedir. Bu durum sosyal manada büyük bir tehdit aslında. Türkiye’de muhalif hareketler ihanetle iç içedir. Bu durum ülkem için korkunç bir şey. Muhalefette, ülke menfaati, devletin bekası gibi kaygılar olmazsa bunlar dış düşmanın potansiyel iç askerleri değil midir?
Bu arada AB ve Almanya ile ilişkiler keskinleşmeye devam etmektedir. Pirinçlik’ten çekilecekler.
Ülkemiz bu kavganın orta yerinde dik durmaya çalışırken MHP ve Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz Darbe ve İhanet kalkışmasından bu yana Milletimizin ve devletimizin ali menfaatleri için gösterdikleri dik duruş her türlü takdirin üzerindedir. Cumhurbaşkanımız ve hükümet bir iç politik duruş olarak MHP ve Ülkücü Hareketin bu duruşunu görmeli, dikkate almalı ve değerlendirmelidir. Unutulmamalıdır ki AKPARTİ’nin özü, Ülkücü destekli bir Milli Görüş partisi olmasıdır.
Türkiye, bölgesinde tarihi sorumluluk, vakar ve ağırlığı ile hareket etmelidir.
Bölgede çıkacak her türlü çatışma şu an itibari ile Türkiye’nin aleyhine sonuçlanmaktadır. Irak, Suriye ve Libya hatta Mısır olaylarının sonucu ortadadır. Bölge insanı içinde sonuç kan ve gözyaşı olmuştur.
Katar iç politik kargaşa ve kaos riskine karşı Türkiye tarafından desteklenmeli, Katar’daki askeri üsse askerlerin yanında polisin özel harekat timlerinden de unsurlar gönderilmeli, Katar asker ve polisi Türkler tarafından eğitilmeli ve desteklenmelidir. Katar da düşerse çıkacak olaylar körfezin her yanını sarar.
Bölgede stratejik büyüklüğü Türkiye, Mısır, S. Arabistan ve İran birlikte hareket etmekle sağlar. Yoksa emperyalizm acımasızca Osmanlı’yı parçaladığı gibi bölgeyi bir kez daha parçalayacaktır. Özellikle S. Arabistan ve İran politikalarını gözden geçirmelidir. Halk uyanmaktadır. Uyanan bölge halkı bu tutumlarıyla ne kralı dinler ne de ayetullahı.. Ümmet yersiz iç kavga ve çekişme istememektedir. DAEŞ yorulacak, Haşdi Şabi de.. Türkiye gerek tarihi süreç, gerek coğrafya, gerek demografik yapısı ve sayısal çokluğu ile bölgenin en etkin ülkesidir. Bunu en çok S. Arabistan kralı değerlendirmelidir.
Ortadoğu’da herkes ABD’ne Büyük Şeytan diyor. İngiltere kraliçesinin fitnenin başı olduğunu biliyor. Ancak krallar ve diktatörler saltanatlarını halkına değil bu asalak düşmana dayamışlar. Türkiye oyunları bozacak güce ulaşmak için var gücüyle çalışmalı, güçlenmelidir. Büyük ve uzun soluklu mücadelelere girmek için gerekli ekonomik ve askeri rezerv ve üretimi oluşturmalıdır.
Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize?
Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam,
Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam,
Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize?
Fikr-i kavmiyyeti şeytan mı sokan zihninize?
Birbirinden müteferrik bu kadar akvamı,
Aynı milliyetin altında tutan İslam’ı,
Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir.
Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir...
Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez..
Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez!
Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;
Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.
Siz bu davada iken yoksa iyazen-billah,
Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah.
Diye dursun atalar: 'Kal'a içinden alınır.'
Yok ki hiç bir kişiden... Millet-i merhume sağır!
Bir değil mahvedilen devlet-i islamiyye...
Girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.
Bırakın eski hükümetleri meydandakiler
Yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer.
İşte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti!
İşte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi.
30 Muharrem 1331
27 Kanunuevvel 1328
1913
Mehmet Akif Ersoy
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.