Akaryakıt demokratları
Hareketli günler yaşıyoruz. Bir bakıyorsunuz ki Aydın Doğan medyası, bir ilçe belediyesinin meclisindeki tartışmaları gündeme taşıyor. Önce şu haberi okuyoruz:
‘AKP’li Belediye Meclis Üyesi Şafi Teymur’un AKP’li Belediye Başkanı Tansu Kaya hakkındaki suçlamalarıyla gündeme gelen İzmir’in Aliağa İlçesi’nde sular durulmuyor.’
Elbette yolsuzluğun büyüğü küçüğü olmaz. Sonuçta medyanın sorumluluğu bunu dile getirip kamuoyunu aydınlatmaktır diyebilirsiniz.
Ama diyemiyorsunuz. Çünkü hemen ardından Kanal 7 bombayı patlatıyor.
Şimdi o haberi okuyalım:
‘Aydın Doğan’a ait Petrol Ofisi’nin Aliağa’daki tesislerinden kötü kokular yükseliyor. Doğan’ın yurtdışından ithal ettiği akaryakıtı getirdiği Petrol Ofisi iskelesinin de tam 8 yıldır kaçak olduğu ortaya çıktı.
Limanlar bölgesindeki kaçak iskele, konum açısından bölgenin en önemli yerinde.
İskelenin bulunduğu alanda deniz derinliği 50 metreyi aşıyor. Böylece yüksek tonajlı petrol yüklü gemiler bile çok rahatlıkla bu iskeleye yanaşıp yükünü boşaltabiliyor.’
Belediyenin gayretlerine rağmen Aydın Doğan uzun bir süre ruhsat için harekete geçmiyor. Sonra da Aliağa Belediye Meclisi’ndeki tartışmaları gündeme taşıyor.
* * *
İnsan bunları görünce yapılan her haberin ardında başka bir hedef aramaya başlıyor.
Sadece biz değiliz bu durumda olan.
Önceki gün bu konulara hayli meraklı bir dostum aradı beni.
‘Ne kadar da marifetlisiniz. İyi ki bir golfçü paşa buldunuz. Vur Allah vur.’
‘Mesele ciddi. İşin ucunda terör var, bunca insanın canı yanıyor. Elbette eleştirilecek. Sonuçta Hava Kuvvetleri Komutanı...’
Sözümü kesiyor.
‘Geç bunları. Sence büyük medya grubu niye Hava Kuvvetleri Komutanı’nı bu kadar eleştiriyor?’
‘Kamuoyunun bu kadar hassas olduğu dönemde başka ne yapabilir ki. Eli mahkum.’
‘Bak dinle. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne şu anda Askeri İkmal ve NATO Tesisleri İşletme Başkanlığı akaryakıt veriyor. Bu şirket Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde ayrı bir yasal birim olarak alımları TÜPRAŞ’tan yapıyor, TSK’ya veriyor.’
‘Ne var bunda?’
‘Ama bu şirket özelleştirmeden önce Petrol Ofisi’ne bağlıydı. Ama şimdi durum çok farklı.’
‘Peki diyelim ki POAŞ, TSK’ya istediği gibi yakıt veremiyor, bundan rahatsız. O zaman niye sadece Hava Kuvvetleri Komutanı’nı hedef alsın ki?’
‘Onun bir özel nedeni daha var. Doğan grubunda uzun yıllar üst üzeyde görev yapan bir gazeteci yazdı aslında. Ama kimse pek dikkat etmedi.’
* * *
Bu konuya devam edeceğim. Çünkü işin bir de F35 savaş uçaklarıyla ilgili bir bölümü var.
Ancak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un açıklamaları üzerine yaptığı değerlendirmeden bazı alıntılar yapmak yerinde olur:
‘Elbette basın hürdür, eleştirme hakkı da vardır. Buna mukabil kendilerine yapılan eleştirilere de cevap hakkı vardır. Verilen cevabın üslubundan ve sertliğinden şikayet edenler önce dönüp bir de kendilerine baksınlar.
Eleştirmek başka bir şeydir, ölçüsüz kampanya yürütmek başka bir şeydir. Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve onun komutlarına karşı kampanya yürütmenin bedelinin, faturasının, nasıl bir moral değer ortaya çıkaracağının hesabı acaba hiç yapılıyor mu? Acaba komutanlarımıza karşı yapılan kampanyanın cephedeki er, erbaş ve komuta kademesinin üzerinde meydana getirdiği tesir düşünülüyor mu?’
Bu uyarıları herkes, ama herkes dikkate almak zorunda. Hesapları bozulanlar dahil herkes.