Halil Mert

Halil Mert

Nebevi Metod: Psikolojik Harp/Harekât

Nebevi Metod: Psikolojik Harp/Harekât

Muhterem Büyüğüm.

         Malumları toplumda her manada ciddi bir erozyon, ahlaksızlık, sosyal yozlaşma ve değer kaybı söz konusudur.

         Medya’nın yaptığı tahribat ortadadır.

         15 Temmuz İhanet Kalkışması’ndan özellikle kamu kurumlarının yeterli dersi almadığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanımız tabiri caiz ise, mücadeleyi birkaç iyi adam ile yürütmeye çalışıyor. Böyle söyleyince birileri “KRİPTO FETÖCÜ” olabileceğimizi iddia edip çirkinleşiyorlar. Çünkü ellerinde menfaatlerinden başka hiçbir şeyleri yok. Tabii bir de statüleri… Her şey eskisi gibi mi gitsin? Birilerinin geçmişte olduğu gibi Devletin ve Milletin çivisini çıkartmalarını seyir mi edelim? Yine birileri siyaseti, güzel dinimizi ya da toplumun değer verdiği kurum ve kişileri kullanmaya devam mı etsin?

         Bu gün FETÖ kurumlarını devralan müesseselere bakın. Ne ağır bir mes’uliyet değil mi? Peki, burada dahi şu siyaset, bu cemaat vs. diye kadrolaşmaya gitmek büyük bir vebal değil midir? Söylemeyelim mi? Binaları devralanlar, boşalan alanı Milletimiz ve Devletimiz adına doldurup yeni bir ruh ve ivmeyle bu toprakların çağdaş alperenleri, akıncıları, mücahid ve velileri gibi davranmaya çalışıyorlar mı? Bunların faaliyetlerini, görevlendirmelerini denetleyen birileri var mı?

         “FETÖ nasıl başardı?

         Devlet neden kurumsal irtibatları oluşturamıyor? Neden ORTAK AKIL oluşmaz? Neden DEVLET AKLI ve HAFIZASI hala yok?” denildiğinde sorumlu sadece hepimizin çok sevdiği fedakâr ve yürekli bir insan olan Cumhurbaşkanımız mıdır?

         Yerel yöneticiler, parti görevlileri halkın birebir temas ettiği insanlardır. Bunların durumlarını kim düzeltecek? Genel Merkezden sahaya durum tespiti için gelen milletvekili parti teşkilatları ile birlikte sahada araştırma yaparsa doğruları ona kim söyler? Sahadan gerçek sorunlar ve sonuçlar genel merkeze, yani Cumhurbaşkanımıza gider mi? Gitmez!.. Kim peki aldatılan bu durumda? Günah…

         Söyleyeni eleştirmek çok kolay. Çözüm söyle!.. Yok…

         Cemaat vd. yapılarda herkes başındaki sağ ya da vefat etmiş Cemaat veya tarikat Liderini Peygamberler gibi günahsız, hatta hatasız yani peygamberlerden daha büyük görüyor. Bunu söyleyince kötü oluyorsak kim düzeltecek?

         Bakın şimdi FETÖ eksenli birileri Almanya’da kilisede cami yaptılar. Kadının biri örtünmeden imamlık da yapıyor. FETÖ’yü bu günlere maalesef Müslüman Milletimizin sunduğu imkânlar, destekler ve istismarlar getirmiştir. Size göre her şeyin suçlusu Haçlılar… İyi de “Biz ne yaptık?” diyen olmaz ise nasıl düzeleceğiz?

         Bakıldığında en üst seviyeden, en alttaki fertlere kadar ORTAK AMAÇ, İDEAL, HEDEF oluşturulması gerekmez mi? Buna iktidar, muhalefet, tüm kamu, özel kişilikler dâhildir. Millet ve Devletin geri dönülmez kabulleri vardır. Bu kabuller, toplumun değerlerinin rafine edilip yoğunlaştırılmış özetidir. Topluma dayatılan beşeri ve köksüz hele de Millet değerleriyle kavgalı ideolojiler zulmün taa kendisidir. Sonuçları itibari ile de yozlaşma, değer kaybı ve köksüzlüğün kaynağı olur. Doğrusu; Milletin değerleri, imanı ve kabullerini gelecek nesillere geliştirerek, modern bilimin gerekleri ve üretim gücünü artıracak şekilde vermek ve yaşatmaktır.

      Türkiye Cumhuriyeti, eğitim kurumları ile nasıl bir fert hedefliyor? Nasıl bir aile yapısı hedefliyor? Nasıl bir toplum, nasıl bir devlet örgütü hedefliyor?

      Devlet yapılanırken, LİYAKAT, EHLİYET ve SADAKAT farz… Peki, herkes bunu söylüyor da bu Mazlum Millete acıyarak en iyilerin istihdamına kim destek oluyor?

         Ülkemizde, siyaset, cemaat, STK vb. fert eğitiminin bir yerinde olan kurumlar kime adam yetiştiriyor? Kendilerine mi, topluma faydalı kişiler mi? Hâsılı her türlü unsuriyet, fırka, cemaat, tarikat, siyasi gurup, zümre “Yetiştirdiğimiz ya da kendimize kazandığımız kişiler cemiyete ne kadar faydalı?” diye sorguluyorlar mı? Buradaki değerlendirmelerim şu ya da bunu töhmet altında bırakmak değildir. Herkes ve zümreler kendi durumlarını sorgulamalıdırlar.

         Çanakkale’de ETTEN DUVAR ören çarıklı ecdadın yerine bizim eğitimlileri koysak acaba halimiz nice olur? İlgililer tüm bunların hesabını yarın Mahkeme-i Kübra’da “Tüyü bitmemiş yetimlere” ve Allah (CC)’a vermeye hazırlansınlar. Burada sadece tepe kadroları sorumlu olarak görmeyin.

         Günün en az yirmi saatini çalışarak geçiren Cumhurbaşkanımız’ın gayretlerini sadece oy devşirip menfaatleri için kullanan adamlardan daha zalim kim olabilir?

         Dağlarda dolaşan İçişleri Bakanı ve diğer güvenlik kuvvetlerinin verdiği mücadeleye bakıp ders almaksızın polis alımlarında becerikli ve liyakatli adamları almak yerine kendi gurubunun insanlarını tercih edenden zalim kim olabilir?

         Tüm ümmeti tehdit eden Selefi akımlar ve terör tehdidi bir yanda, Diyalogcu ve sözde ılımlı sapkınlıklar diğer yanda. Evlatlarımızı yetiştirirken MEB, Diyanet, TSK ne kadar koordineli? Yani KIŞLA-CAMİ-MEKTEP… Hepsinin senkronize edilemeyen gayretlerini sürekli hale getirilemediğinden sadece medya manipülasyonları ile mahvetmiyor mu birileri?

         ORTAK AMAÇ ve BİLİNÇ için neler yapılmalı?

         Toplum dönüştürülmeli.

         Nasıl!..

         Dayatmadan, zorlamadan, Peygamberlerin Nebevi Metodları ile… Buna günümüzde ne diyoruz? Psikolojik Harp/Harekat..

         Türkiye neresinde?

         Amacı, Milletimizin duygu ve hedef birliğini sağlamak için yapılacak çalışmaları ve koordinasyonu sağlamak olan bir kuruluşa sizce de ihtiyaç yok mu?

         Maalesef Psikolojik Harp/Harekât, Medeniyet değerlerimizin ihya ve inkişafı, Terörle mücadele, Diaspora, Sivil savunma, Liderlik ve Kriz Yönetimi vb. Stratejik konuları akademik ve sosyal disiplinle çalışan ne bir üniversite ne de enstitü yoktur.

         Takdir edersiniz ki bu tarz çalışmalar uzun soluklu ve ORTAK AKIL ile ortaya konur. Çalışmalar itimat edilecek akademisyen, asker ve emniyet personeli arkadaşlar ile STK temsilcisi kişilerle koordine ederek yapılmalıdır.

         Devlet ve Milletimize faydalı olmak isteyen her bir yurttaş konum, statü ve makamına bakmaksızın Psikolojik Harp/Harekât kapsamında çalışmalıdır. Bu alanda yapılacak her türlü çalışma, ülkemizde büyük bir açığı kapatmaya matuf olacaktır.

         En büyük tahribat, Medya etkin bir şekilde kullanılarak Psikolojik Harp yöntemleri ile yapılmıyor mu? Ama birileri de bize bu alandan hep uzak durmamızı algı operasyonları ile kötü olduğu mesajlarını vermiyorlar mı?

         Muhterem Büyüğüm.

         Öleceğiz. Şahidinin de kendisi olan bir hâkim yargılayacak bizi Mahkeme-i Kübra’da. Her birimiz hesabını buna göre yapsın.

         Biz hayra motor olup, omuz vereceğiz. Kötüye ve şerre de firen olacağız engel olacağız.

         Kör ise gözleri ve niyeti bozuksa,

         Uğraşma O adamla, havale et Allah’a..

         Sen doğrunun peşinden git,

         Tut kaldır Hakkı!..

         Ne diyor Gazali Merhum?

         “Tartışma aptalla, ben hiç yenemedim”

         Adam kör ise;

         Ne kuyruk fildir ne de kulak!..

         Hakk’ı adil adamlar kaldırır ancak…

 

         Hâsılı “Psikolojik Harp/Harekât” sünnettir. En güzel uygulamalarını da Peygamberler yapmıştır. Bu önemli uygulama bize “yok derin devlet, yok katil devlet” vs. sözleri ile kötü gösterildi. Biz bunu Gülümüz (SAV)’i örnek alarak, Allah’ın ahkâmına uygun olarak ve ecdadın uygulamalarını geliştirerek becereceğiz. Takılmayacağız, durmayacağız, birilerinin menfaatperestliğine alet olmayacağız.

         Biz toplumumuzun direkleri olan Dinimizi, Devletimizi, Milletimizi, Vatanımızı kimseye yedirmeyeceğiz. Bu değerlerden birini sözde ideal yapıp diğer değerlerimizi birilerinin aşağılayıp kafa karıştırmasına müsaade etmeyeceğiz.

         Allah’a emanet olun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Halil Mert Arşivi