Yazacak çok birikti!
Efendim; bendeniz bir üç günlüğüne görevle karışık, bir dost ziyaretini bizim ülkenin güney illeri Adana ve Mersin’de gerçekleştirdim. Yandım mı? Tabii ki... Ama görev de dostla kucaklaşma da değer yani...
Döndük geldik, resmen âşığı olduğumuz İstanbul’a, hatta onun ilçesi Kadıköy’üme... Bu arada neler olmadı ki bizim sporda? Fenerbahçe, Volkan Şen’le anlaşıp oyuncunun alacaklarını silip bonservisini verdi. Yani büyük umutlarla yapılmış sözleşme yırtılıp atıldı. Volkan Şen, Bursaspor’un şampiyonluğunda belki de bir numaralı ağırlığı olan oyuncu idi. Sonra hızlı bir şekilde düştü ve toparlanır sandığımız Trabzon’da da dibe çakıldı. Fenerbahçe’de yeniden patlar sandık, olmadı... Her iki yağı ile de her iki kanatta kolay adam geçen, süratli bir oyuncu neden bu halde, bilinmez...
***
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Anadolu Ajansı’nın karşısına geçti. Yani yalan dolan olma ihtimali yoktu. Açık ve net konuştu. Sinan Güler, Ergin Ataman ağırlıklı çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Her şeyden önce “Kulüp gelir kuralında çok sadığız” dedi. Tabii ki Sneijder meselesi de önemliydi. Anladığım kadarı ile Tudor denen üçlü savunma takıntılı hoca istemiyordu Hollandalıyı... PekiTudor kimdi? Hiç, henüz sıradan bile olmayan bir hoca idi. Peki, Sneijder kimdi? Malum... Haaa bir oyuncu için koca takım feda edilemezdi. Ancak ne var ki hoca dediğin de elindeki kıymeti değerlendirendir. Bak; Lucescu-Sergen Yalçın, Fatih Terim-Hagi, Şenol Güneş-Quaresma... Sneijder bunlardan daha mı asidir acaba? Pardon bitmedi. Tudor bu hocalardan daha mı kariyer sahibidir?
***
Spor Bakanımız Çağatay Kılıç, bir sohbet toplantısında şöyle konuştu: “Kimse çıkıp ülke adına bir başarıda biz bunu tek başımıza yaptık diyemez...” Laf kime çarptı? Tabii ki Aziz Yıldırım’ın Euroleague şampiyonluğunu yorumlarken kullandığı cümlelere... Bakan haklı mı? Hem de nasıl? Siz malum zevat; acaba yılda kaç para vergi ödüyorsunuz kazandıklarınızdan? Ayrıca gerçekten de ödüyor musunuz hakkıyla? Ayrıca burada çok önemli bir başka durum daha var. Onu da gelecek yazılarımda ortaya koyacağım...
***
Bizim dost Attila Gökçe, geçenlerdeki bir yazısında, genç ve üzerinde ciddi emeğimiz olan Atilla Türker’e yapılan saldırıya değinerek, “Atilla’nın arkasında TSYD var” diye yazmış. Sevgili Gökçe; acaba onun senin sözünü ettiğin mesleki kuruluş, bir Avrupa Kupası öncesi akredite olmuş olmalarına rağmen stada alınmayan beş adet meslektaşı için ne yaptı ki? Ben söyleyeyim mi? Gitti, onları içeri almayanın ayağına neredeyse özür diledi... Sen bu dernekte başkanlık yaptın, ben de 12 yıl yöneticilik. Biz böyle mi yapardık Attila?
***
Trabzonspor nihayet sabrın sonu selamet dercesine Kucka’ya imzayı attırdı. Sırada başkaları da var... Bu Kucka fazlaca öne dönük bir orta alan oyuncusu... Belli ki Ekici’nin yerine adam aranmış uzun süre... Peki, seçim doğru mu? Ne kadar takım olarak kötü de olsa, Milan’dan söz ediyoruz. Tabii ki önemli olan diğer oyuncularla bir bütünü oluşturmak. İşte size bir sabır süreci daha. Öyle değil mi Sayın Başkan?
***
Pepe Beşiktaş’ta... On sene Real Madrid’de forma giymiş olmak. inanınız Portekiz Milli Takımı ile Avrupa şampiyonu olmaktan daha önemlidir. Çünkü bu İspanyol kulübü dünyanın bir numarasıdır. Ve futbol hayatında, sayılarında şaşırılacak kadar kupa kazanabilmek. Peki yaşı mı? 34 bitip 35’e girilmiş dört ay önce... Dörtlü savunmanın göbeğinde idare eder. Ancak aşırı agresif oluşu zarar verdirtir mi? O işte de Şenol Güneş gibi bir öğretmen Beşiktaş’ın en büyük şansıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.